FİNANS

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

TOBB Genel Kurulu başladı

Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı'ndan önemli açıklamalar var.

TOBB Genel Kurulu başladı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) 66. seçimsiz olağan genel kurulu TOBB ETÜ'de başladı.

Genel kurula, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'ün yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcıları Umut Oran, İzzet Çetin, Faik Öztrak, Gürsel Tekin, Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil, delegeler ve misafirler katılıyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplantıya en erken gelen kişilerden oldu. Kılıçdaroğlu, delegelerle selamlaştıktan sonra salondaki yerini aldı.

Bu sırada, TOBB'un çalışmalarına ilişkin bir multivizyon gösterisi yapıldı. Daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, beraberinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, Devlet Bakanı Çağlayan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu hep birlikte genel kurul salonuna girdiler.

Başbakan ve beraberindekiler, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere protokoldekilerle tek tek tokalaştılar.

Genel kurulda saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı okundu.

TOKALAŞTILAR AMA BİRBİRLERİNE BAKMADILAR
Başbakan ve beraberindekiler, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere protokoldekilerle tek tek tokalaştılar. İki liderin tokalaşırken birbirlerinin yüzlerine bakmaması dikkat çekti.

Başbakan Erdoğan burada bir konuşma yaptı.
İşte o konuşmalardan bazı notlar:

"TOBB'un Genel Kurulları Türkiye'nin muhasebesinin yapıldığı, sorunların masa üzerine yatırıldığı çok önemli toplantılardır. Son 6 ay da değişik vesileler ile biraraya geldik. Birçok platformla istişareler yaptık. Geçen yıl ne söz verdiysek yerine getirdik. Tİcaret Kanunu'nu yasalaştırarak 10 yılların beklentisini karşılamış olduk. Açık yüreklilik ile yaptık, birlikte başardık. Birbirimize danışarak yürüttük. Türkiye'yi beraber büyüttük. Partimizi kurarken amacımız ülkeyi aksak demokrasiden kurtarmaktı. Siyasetle ile yalan birbirinden ayrılmayan iki kavram haline gelmişti. Bu millet siyasette dürüstlüğe doğruluğa, yalan söylemeyen siyasetçilere ihtiyaç duyuyordu. Biz milletimize yüreklilikle şunu söyledik. 3 yıl bizden bir şey beklemeyin, "Enkaz kaldıracağız" dedik. 3 Kasım 2002 itibariyla siyaset yapmanın şekli değişti. Sınırsız popülizmden arındı. Bütün hedeflerin peşinden koştuk. Birçoğunu yakaladık ve yakalıyoruz. Seçime 27 gün kala bu platformu seçim malzemesi yapmaktan kaçınacağım. Hiçbir polemik yapma arayışında değilim. 2 yıl önce yerel seçimlerde kullanılan afişler önüme getirildi onları inceledim.

'TÜRKİYE NE ÇEKTİYSE BU ANLAYIŞTAN ÇEKTİ'
Elektrik, su doğalgaz bedava olacak. Her çocuğa her gün süt dağıtılacak. 5 bin gence, kadına iş verilecek denmiş. Ve bu vaatleri verilen kişi oralara seçilmiş. Bakanlarımı aradım sordum bu vaatler yapılmış diye. Elektrik bedava değil. Çocuklara süt verilmemiş. O kişi şimdi de 'ne yapayım elimde sihirli bir değnek yok' diyor. Bu ülke ne çektiyse "Dün dündür bugün bugündür" anlayışından çekmiştir. Sizler sanayınin içindensiniz. Kim ne veriyorsa biz 5 fazla veriyoruz diyenler nedeniyle siyaset çöktü. 2 anahtar veriyorum diyenlerden çekti. O anahtarların acaba kaçı vatandaşıma gitti. Sağlıklı bir yatırım ve istihdam zeminini ortadan kaldıranlar hep bu yaklaşımlar oldu. Artık fabrikalarımız çöplük değil. Birinci sınıf bilemediniz ikinci sınıf fabrikalar ülkemize giriyor. Proje siyaseti ile popülizm siyaseti arasında iş dünyasının çok net bir çizgi çizdiğini görüyorum. Seçime 27 gün kala ekonomimizde hiç bir aksaklık yok. Bakın bütçemiz Nisan ayında fazla verdi. Piyasanın seçim sonuçlarını şimdiden satın aldığını gösterdi. Bu yılın ilk dört ayında satılan otomobil sayısı 177 bin geçen yıl bu rakam 104 bin idi. Kimse gidip yoksulluğun istismarını yapmasın. Onun da 19 milyondan 12 milyona indiğini görelim.Beyaz eşya da buzdolabı ve çamaşır makine si satışları yılın ilk 3 ayında geçen yılın iki katına ulaşmış durumda.

'ÇETELERE BOYUN EĞMEYECEĞİZ'
Bugün siyaset dışındaki unsurların siyasete müdahalesini çok yaşadık. Farklı yöntemlere Türk siyasetinin üzerine çöken amansız çetelerin bu siyaset mühendislerinin üzerine yılmadan gideceğiz. Çetelerin yön verdiği milli idare üzerine gölge ettiği bir Türkiye'ye asla dönülmeyecektir. İnanıyorum ki iş dünyası da bu konuya hassasiyet gösterecektir.
Çeteler ekmeğe, alın terine, fabrikadaki tezgaha musallat oldular. İş dünyası da bu çetelerden tek tek etkilendi. Çetelerin ülkemiz için son derece tehlikeli bir unsur olduğunu biliyorsunuz. Son haftalarda partimize yönelik çok ciddi eylemler var. Polise karşı alçakça saldırılar yapıldı, il ve ilçe başkanlıklarımıza saldırılar yapıldı. Birileri bizi organize bir şekilde sindirmeye çalışıyor. Bunlara boyun eğmeyeceğimizi bunlara açık açık ilan ediyoruz.

'DEMOKRASİ VE EKONOMİ ATBAŞI OLACAK'
İstikrardan rahatsızlık duyanlar 27 Mayıs'ta bir kez daha kaybedecek. Güven ortamı bir kez daha kazanacak. Mill birliktenr rahatsız olanlar kaybedecek ve hukuk kazanacak.
12 Haziran seçimlerinin hemen ertesinde sivil ve özgürlükçü anayasa için çalışmaları başlatacağız. Kimin söylecek sözü varsa onu alacağız. Demokrasi ve ekonomi atbaşı olacak. Biz bunları başardık. Bizim 2023 vizyonumuzun iş dünyası tarafından benimsendiğini görmek bizi memnun ediyor."

"BU HÜKÜMETİN BÜYÜME VE İSTİHDAM POLİTİKASI VAR MI?"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da bir konuşma yaptı:

"Türk Lirası çok değerli diye seviniyoruz, ABD doları düşürmeye çalışıyor. Biz sanayicimizi cezalandırıyoruz. Bu hükümetin Büyüme ve İstihdam politikası var mı?, biri çıkıp bana anlatsın. Biz para politikası ile ülkeyi yönetmeye çalışıyoruz. Buraya geldim size sitemim olacak. İş dünyası sağlıklı eleştiri yapmaktan ürküyor. Ürktüğü için hesap da soramıyor vergilerle alakalı. İş dünyası sağlıklı eleştiri getiremiyorsa o ülkede demokrasi de bir sorun vardır.

"ÖZGÜRLÜKÇÜ DEVLET İSTİYORUZ"
Her gittiğim ilde Odalarla gider konuşurum ve varsa soruları dinlerim düşüncelerimi anlatırım. Birinde bi oda başkanı bu görüşmeyi medyaya kapalı yapmak zorundayız, yoksa hükümeti eleştiriyoruz diye maliye gelip ceza kesiyor. Yani korkutan devlet değil, korkan mükellef değil, özgürlükçü devlet istiyoruz."

"10 BÜYÜK EKONOMİ İÇİNE GİREMEYİZ"
Kılıçdaroğlu şunları aktardı:
"Eğer bir ekonomi iyi yönelitirse 9 yılda 4 kez mali af çıkmaz. Kim vergisini ödemek istemez, herkes ödemek ister. Çiftçi kazanmazsa, tüccar kazanmazsa nasıl ödeyecek. Kazanamazsa ödeyemez. Bir iktidar Türk lirası yüksek diye övünüyorsa, o iktidar ekonomiden anlamıyordu. ABD’de kriz çıktı. 1.1 trilyon, ek olarak 600 milyar dolar para bastılar. Doların değerini düşürüp, mallarını çekici yaptılar. Biz de lira değerli diye seviniyoruz. Bunun derdiğini sanayiciler çekiyor. Sıcak paraya teslim olan ekonomi, sağlıklı değildir. Ekonomi, para politikası yok bu ülkenin. Her şirket bir işçi alırsa, istihdam çözülür dediler. Bunu söyleyenlerin ekonomiden, serbest piyasadan haberi yoktur. Ekonominin kuralı farklıdır. Herkesin kazandığı bir ekonomide herkes işçi alır. Başbakan dedi diye işçi aldınız mı?

Korkutan devlet değil, korkan mükellef değil. Özgür bir devlet oluyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Avrupa’nın en büyük otobüs üreticidir. Biz gittik o krizlerin yaşandığı dönemde otobüsleri Hollanda’dan Almanya’dan aldık. Siz gidip tanesi 1.2 milyon euro vereceksiniz ve kimse bunun hesabını sormayacak. Benim ülkemde de alın teri dökülüyor. 1.2 milyon euro ödüyorsunuz. Otobüs de otobüs olsa. Hollanda kendi şartlarına göre yapmış. Dünyanın en pahalı hurdalığını getirdiniz İstanbul’a, hesabı soruldu mu bunun? Afyon’dan Mersin’e mal taşımak, Çin’e taşımaktan daha pahalı. Yazık değil mi onlara? Bütün kamyoncular 10 numaralı benzin yakıyor.

Cari açık rekor kırdı. Türk ekonomisinin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. Ekonomi yönetimini uyarıyorum. Bu cari açık bu ülke için çok büyük tehlikedir. Yeni bir duvara toslama işareti veriyor. Çiftçinin durumu iyi diyorlar. Ben şaşırdım. Gidip soralım. Bu güzel cennet ülkemizde, cennet ülkemizde, eğer siz ithal kurbanlık getirirseniz, oturup düşünmeniz lazım. Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisi. 1987 Türkiye dünyanın 14. büyük ekonomisi. 1987’de 14, 2011’de 17. Neden böyle değerlendirilmiyor. Neden kimse bunu hatırlamıyor. Bu politikalarla biz 10 büyük ekonomi içine giremeyiz. Yüzde 4 büyümeyle hiç giremeyiz. Elinizi vicdanınıza koyun. Kaynağımız var. Onları kullanırsak bu ülkede ailesine kahvaltı alamayanlar intihar etmeyecek. Bu ekonomide, birileri kazanırken birileri aç yatıyorsa, biz bu tabloyu değiştiririz. Teşvik sistemi sanayiciyi cezalandırıyor. Değiştireceğiz. Kobilere, sıfır faizli kredi vereceğiz. Uçuk kaçık diyeceksiniz. Bir yıl ödediğiniz vergi ve sigorta primini bedava kulalnacak. Bu şekilde herkes vergisini ödeyecek, kayıt dışı azalacak. Maliyetler düşecek. Kobiler bankaların, tefecilerin elinden kurtaracağız."

Canlı Borsa


En Çok Aranan Haberler