Büyük İskender bir rivayete göre Ortadoğu seferindebir grup ahaliyle karşılaşır. Ahalinin akrabalarının mezarları bakarki; yaşadıkları evlerin dış kapılarının ağzında çıkış yolu üzerinde bulunuyor. İskender sormuş, “sebebi nedir? Ahalinin başkanı der ki; “Biz bizden öncekileri hatırlayıp, ölümü unutmuyor, hiç bir kişiye haksızlık ve kötülük yapmıyoruz” Bu adetin kendilerini doğruluktan, adaletten ayırmadığını, tavsiye ve ibret olduğunu söylüyor.
Daha sonra, Ahalinin Başkanı bir tepsi içinde çürümüş insan kafatasını getirtir. İskender sorar yine; “Bu kim?” Ahalinin Başkanı der ki; “Bu ahalimizin geçmişteki başkanı idi. Halkına zulüm ederdi. Haksızlık yapardı. Ahalim bu çürümüş kafayı zaman zaman bana getirir, gösterir, o zalim başkanı bana hatırlatır, bende halka zulüm etmekten kaçınırım, bu çürük başı görünce halka haksızlık yapmaktan uzak dururum.”
Yüreği düşman, konuşurken dost görünen insanlar arttı. Toplumların mana değeri düştü. Kandırılan, sağa veya sola bilinçsizce, bilgisizce sevk edilen insan yığınları boşluğa, belirsizliğe, vurdum duymazlığa doğru seyri sefer edilmiş gibi. İnanıyorum ki, alim, irfan sahibi, sağlam düşünür, fikir insanı kıtlığı var. Etrafımız çöl sanki. Bencillik, düşmanlık, ötekileştirmek, karşıtlaştırmak çabaları kazanç kapısına dönüşmüş.
Çare; insan olmak. Çare okumak. Çare düşünmek. Çare az yemek, az uyumak, çok çalışmak. Nihayet de, gerçekleri menfaatsiz, çıkarsız görmek. İnsanlara saygılı olmak.
Ön yargılarla doldurulmuş toplumda yaşıyoruz. Çoğu insanın kafası boş algılarla dolu. Anlayış, algı, ilim, irfan yok denecek kadar az. Bağnaz insanlar bağırarak, gürültü çıkartarak bizleri rahatsız ediyor. Dar çevrede monolog konuşan modeli bozuk insanların zararlarını gidermemiz lazım. Yoksa bozuk karşıtlar oluşuyor. Vallahi çok geçmez, çok üzülürüz.
Liyakatsız, cahil, anlayışsız, tecrübesiz, tahsili yetersiz insanların toplumu yönlendirmesine göz yummak, cinsi bozuk insanları dinlemek, ekonomiyi düzeltmesini ümit etmek, manasız inançlarına inanmak, maddi ve manevi sermayeyi basiretsizlere teslim etmek kolay olmasa gerektir.
Büyük İskenderin karşılaştığı ahalinin geçmiş yaşama ibretlik bakışını düşünmek, tepsiyi unutmamak, çürümüş başkan kellesini hatırlamak, ders almak gerekiyor.