Finans sektöründen 7 baş ekonomistin beklentileri, yılın ikinci yarısı ve özellikle de son çeyreğin, sıkıntılı geçeceğini öngörüyor.
Türkiye'nin önde gelen 7 baş ekonomisti yılın son çeyreğine ilişkin beklentilerini paylaştı.
Baş ekonomistler, 2011'in son çeyreğinin sıkıntılı geçeceği görüşünde birleşiyorlar. Bunun en temel nedeni olarak ise ABD ve Avrupa ekonomik performansının kötü gideceği beklentilerinin güçlenmesini gösteriyorlar. Bu süreçte dünya piyasalarına olduğu gibi Türkiye para piyasalarını da en olumsuz etkileyecek senaryonun batı ekonomilerinin yaşayacağı olası bir resesyon ihtimali olduğunu ifade ediyor. Baş ekonomistler gelişmiş ülkelerin yaşadığı sorunlara kısa vadede kalıcı çözümler geleceği beklentilerinin de çok kuvvetli olmadığı ve dikkatli olunması gerektiğini anlatıyorlar. Türkiye açısından bakılırsa güçlü bankacılık sistemi ve hane halkı borçluluk oranlarının nispeten düşük olması gibi faktörlerin önemine değinen baş ekonomistler yine de uluslar arası piyasalardaki gelişmelerin 2012 büyüme performansını düşürücü yönde etki yapacağı tahmininde bulunuyor.
Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki faiz farklarının da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere olan para girişlerini artırabileceğine dikkat çekiliyor. Baş ekonomistler 'AAA' kredi notuna sahip ülkelerin bile sorgulanıyor olmasının güven ortamının tesis edilmesinin kolay olmayacağı yorumlarını da beraberinde getiriyor. Türkiye'nin yumuşak karnı olarak ise cari açık gösteriliyor.
Baş ekonomistler, önümüzdeki süreçte yatırımcılara altın ve altın fonlarını, döviz mevduatını ve kolay nakde çevrilebilecek TL enstrümanlarını önerdi. Hisse senedi piyasaları içinse şimdilik temkinli yorumlar yapılıyor. Ekonomistlerin DÜNYA'ya yaptığı değerlendirmeye göre dolarda beklentiler 1.65 ile 1.75 arasında değişirken faizde beklentiler yüzde 8 düzeyinde. Tüm baş ekonomistler küresel ekonomideki sorunların devam edeceği öngörüsü ile altını portföyün demirbaşı olarak görürken metalin 1980 Ocak ayında gördüğü 850 dolar seviyesinin bugünkü fiyatlarla 2.440 dolara; o dönemde 653 dolar olan aylık ortalama altın fiyatının ise bugün 1.876 dolara denk geldiğine dikkat çekiyorlar.
En büyük risk: Geç çözüm senaryosu
Akbank Başekonomisti Fatma Melek, global piyasalarda yönü ABD ve Avrupa'daki olayların gelişiminin belirleyeceğini anlatarak en büyük riskin ise, Merkez Bankası'nın çizmiş olduğu olumsuz senaryo: 'Piyasalarda geç çözüm senaryosu' olduğunu dile getirdi.
Melek, küresel ekonomik sorunlara geç ya da tatminkâr olmayan bir çözüm bulunması veya bulunamamasının risk iştahını daha da bozabileceğini ve ekonomik durgunluk riskinin artmasına neden olabileceğini ifade etti. Melek, "Halihazırdaki gidişat bundan sonraki çeyrekler için de bir gösterge olabilir. Mevsimsellikten arındırılmış sanayi üretim endeksi son 5 aydır geriliyor.
Kapasite kullanım oranları son altı aydır durağan ve geriliyor. Merkez Bankası, 3. ve 4. çeyrekte net dış talebin (ihracat eksi ithalat) katkısının çeyreksel olarak pozitif seyretmesini bekliyor. İç ve dış talep arasında bir dengelenme başladı.
TL'deki değer kaybı bu görünüme destek oluyor. Özellikle tüketici kredilerinde artış hızı yavaşladı. İç talepteki yavaşlama ağırlıklı olarak yatırım harcamalarından kaynaklanmış gibi görülüyor. Sermaye malı imalatı Ocak ayında yıllık yüzde35 artarken Haziran'da artış hızı yüzde15'e düştü. Tüketim malları imalatında yavaşlama daha ılımlı, daha yatay bir seyir söz konusu olabilir. Sanayi üretimi GSYiH ile yüksek oranda korelasyon gösteriyor" diye konuştu.
Mevduatta vade uzasın
Merkez Bankası'nın para politikası duruşunun faizde aşağı yönlü baskı yarattığını dile getiren Melek, mevduat faizleri ile piyasa faizleri arasındaki farkın açıldığını, bu sebeple yatırımcıların mevduatta vade uzatmalarının anlamlı göründüğünü kaydetti. Melek, beklentilerini şöyle özetledi:
"Faizde mevcuttaki seviyeler sürecek. Altının 1.800 doların üzerine çıkarak rekor seviyeleri test etmesinde başta güvenli liman algılanması ve likidite bolluğu etkili oldu.
Belirsizliğin yüksek olduğu önümüzdeki dönemde de altın ön planda kalmaya devam edecek. Ayrıca 2012'de global likidite bolluğunun sürecek olması altına destek olacak. Altın son 11 yıldır yükseliş trendinde. Bu süreçte yüzde10-yüzde25 düzeltmeler görülmüş. Önümüzdeki dönemde benzer düzeltmeler olası ancak güçlü seyrin devam etmesini bekliyoruz. Yükseliş nereye kadar sürebilir? 1980 Ocak ayında altın fiyatları 850 dolara kadar yükselmişti. Bu da bugünkü fiyatlarla 2.440 dolara denk geliyor. Daha az dalgalanma gösteren bir indikatör olan aylık fiyat ortalamasına bakıldığında ise 1980 Ocak ayındaki ortalama fiyat olan 653 dolar bugünün fiyatları ile 1876 dolara denk geliyor. Neredeyse bu seviyelere ulaşılmış durumda."
Sermaye gelişmekte olan ülkelere gelecek
2012 yılına ilişkin olarak da konuşan Melek, belirsizliklerin yüksek olduğunu kaydederek, "Ama görünen o ki; gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme görünümü ABD ve Avrupa'daki olayların nasıl gelişeceğine bağlı olacak" dedi ve ekledi: "2 yıl daha dünyanın en büyük ekonomisi ABD'de büyüme yavaş seyredecek. Euro bölgesindeki problemler global istikrara daha büyük bir tehdit gibi görünüyor. Bunun bize etkileri ise iki yönlü: Daha zayıf bir ihracat talebi ve risk alma iştahında olabilecek bozulmalarla sermaye girişlerinde ani bir duruş riski. İhracatta çeşitlendirme bu yıl belki hiç olmadığı kadar önemli. AB'de bir düşüş olasılığına karşı bizim Irak, Rusya, vb. gibi bölgemizdeki ülkelere olan ihracatımızı çok daha fazla artırmamız gerekiyor.
Sermaye hareketlerinde ani bir duruş riski mevcutsa da; böyle bir olasılığı 2012'de göreceğimiz bol global likiditeden dolayı zayıf görüyorum. Başlıca para birimlerinin faizleri çok düşük kalacak. Dolayısıyla, risk alma iştahında ciddi bir bozulma olmadığı takdirde, sermaye, daha olumlu büyüme görünümü ve faiz farklılıklarından dolayı gelişmekte olan ülkelere gelmeye devam edecek."