FİNANS

ÇÖZÜM AB LİDERLERİNİN UZLAŞMASINA KİLİTLENDİ!

Kriz yaşayan dış piyasalarda muazzam bir bilgi kirliliği var. Almanya,Fransa dahil bir çok AB borsasının uzlaşma ve kurtarma paketi ile ilgili haberlerin çıkmasıyla yüz de 10'un üzerinde artışlar kaydettiğini görüyoruz.

Ama açıklamalar sadece kişisel düşüncelerden öteye gitmiyor gibi görünüyor. Kurtarma-yardım paketinin 2 Trilyon euro'ya çıkacağı haberinin üzerine, bu konudaki en önemli onay ülkesi olan Almanya'nın maliye bakanı, bu fikrin kesinlikle uygulanmayacağını açıkladı. Dün ABD'de çıkan basın haberine göre de, AB liderlerinin Yunanistan'ın ve sorunlu ülkelerin kurtarma paketinde uzlaşamayacakları yönünde düşünceler yer alıyordu.

Merkel'e bakarsanız, Yunanistan'ın kesinlikle kurtarılması gerektiği, euro'dan çıkmasının düşünülemiyeceğini söylüyor. Ama nedense uzlaşma bir türlü olamıyor. Kısacası bu konuda büyük bir karışıklık var. Dün uzlaşmanın ve kurtarma paketinin büyütülmesi konularında gelen olumsuz haberler sonrası, AB borsaları yükselmiş oldukları seviyelere göre kısmi realizeler yaşadılar. Ama bununla birlikte iki günlük artışları ise halen çok ciddi.

Bugün troyka Yunanistan'a görüşmeleri sürdürmek için yeniden gidiyor. Görüşmelerin akıbeti, piyasaların yönünü belirleyecek. Kişisel düşüncem bir uzlaşmanın çıkması yönünde. Peki uzlaşma neden bu kadar zor oluyor? Benim son strateji yazımda bahsettiğim, bir kaç gündür beklenti yazılarımda da yer alan, dün de AB tarafından gelen kısmi açıklamalarla duyulan borç silmesi düşünceleri uzlaşmayı kilitliyor olabilir!

BORÇ SİLİNMESİ OLUR MU?
Evet biliyorsunuz, bu sorunun çözümü ile ilgili yazdığım düşüncelerimden bir tanesi, borçların bir kısmını silmek zorunda kalabilecekleri yönündeydi. Dış haberlere bakılınca yüz de 50'ye varan bir borç silinmesi haberleri bile yer alıyor. Bu yönde bir gelişme varsa, bu silinecek kısım borç yükünün kimin üstünde kalacağı konusunda kilitlenmiş olabilirler. Sonuçta bu borçlar sadece devlet yardımları şeklinde olmayıp, çok sayıda özel sektör bankasının da alacağı olduğu kesindir.

Özel sektör bankalarının alacaklarının silinmesini hiçbir bankanın kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Bu nedenle, bu yönde üzerinde çalışılan, bankalar üzerindeki alacakların yazılarımda da bahsettiğim gibi bir AB istikrar fonuna aktarılması ve borç silmesi yapılacaksa, bunun bu fonun ya da bazı AB ülkelerinin hazinelerinin üzerinde zarar olarak kalması düşünceleri olabilir.

Özellikle bir çok yorumcu, borç silmesi gerçekleşirse, bir çok bankanın bir anda silinen alacakları nedeniyle ciddi bilanço zararları yazabileceğini, bunun da bankalarla bir çok AB ülkesinde yeni bir finansal kriz yaratabileceğini söylüyorlar. Evet bu düşünce aynı bu şekilde gelişirse, akıbeti de öyle olur. Fakat ben olası bir borç silmesi olabileceğini ama bunun bankalara değil, kurtarma fonu gibi, riski devletlere ait bir fonun üzerinde kalacağını düşündüğümü yazmıştım.

Hatta ben biraz daha iddialı bir düşüncemi de yazmıştım! AB istikrar fonu tarafından bankalardaki sorunlu ülke tahvillerinin belli kısımları alınıp bankalara AB ortak tahvili ya da nakit verilebilir. Bu üzerlerinde şüpheli alacak baskısı olan bankaların bir anda rahatlamasını getirir. Bununla birlikte, bir kısım borçlar da bankalara daha uzun vadeli AB kağıtları verilerek kapatılmaya çalışılabilir. Kısacası AB İstikrar Fonu gibi AB kurumlarının devreye girmesi bu krizin kısa vadede yatışmasına, yapısal tedbirlerin de aynı anda alınması ile de, atlatılmasına imkan sağlayabilir düşüncesindeyim.

Bu krizin en azından şimdilik bastırılacağını düşünüyorum. Yoksa hazırlıksız Avrupa bu işten çok büyük yara alır.

Bugün vadeli piyasalardaki eksilere bakıp da, erken bir korkuya kapılmaya gerek yok! İki günlük hızlı yükselişin, ters açıklamlarla düzeltmeleri yaşanıyor. Henüz kötüye dönüş belirtisi olarak algılamıyorum. Ama eğer kurtarma konusunda uzlaşma olmazsa, en azından kısa vadede tüm piyasalar çok ciddi satışlarla karşılacak, bizim gibi piyasalar daha sonra olumlu yönde ayrışacaktır. Ama ben yine de çözüm konusunda olumlu düşünüyorum.

TCMB Döviz Satmakla Doğru Yapıyor mu?

Son günlerin bizi ilgilendiren bir diğer konusu da bu. Hemen söyliyeyim ki, ben yapılanı doğru buluyorum. Nasıl ki, aşırı düşmüş kur düzeylerinde alım ihaleleri ile kendini gösterdi ve piyasalara gelen aşırı dövizi çekti ise, aynı şekilde bana göre de yeterli seviyelere gelmiş bir kur düzeyinde, gelen döviz taleplerini satışla karşılaması doğru oluyor kanısındayım. TCMB son iki yılda oldukça düşük düzeylerden çok ciddi bir rezerv arttırımı yapmıştı. Şu ana kadar sadece 2 milyar dolar civarında bir satış yapıldı. Bu tutar 10 milyar dolar civarına dahi çıksa, mevcut rezervleri nedeniyle hiç bir sorun yaratacağını sanmıyorum. Eğer çok daha sert bir kur yükselişi görürsek, ilk anda satış tutarını düşürüp, kurun ulaştığı seviyeden yine satışları sürecektir.

Biliyorsunuz IMF başkanı da rezerv satılmaması fikrini dile getirdi. Ama ben buna katılmıyorum. IMF ve AB'nin düşüncelerinin doğruluğu yaşadıkları kriz ve buna karşılık neler yapıp-yapamadıkları ile ortada! Yakın zamana kadar faiz indirimlerimizi yanlış bulup da, faiz yükseltmemiz gerektiğini savunuyorlarken, şimdi kendileri yaptıkları faiz arttırımının yanlışlığını görüp, faiz indirimlerine hazırlanıyorlar.

Bence piyasalar durulunca, en güvenli liman olan Türkiye'ye yatırım ve sıcak para olarak kaynak girişleri yine hızlanacaktır. MB'da bu seviyelerden sattığı dövizlerini 1,65'ler civarından fazlası ile yerine koyar kanaatindeyim. Yıllarca döviz konusunda çok manipülasyonla uğraştık. Ama artık TCMB tarafından kararlı bir görüntü ile bunlara izin verilmeyeceği mesajı veriliyor. Çok da doğru yapılıyor.

Borsaya gelirsek, aslında ciddi bir realize beklemiyorum. Ama olursa 57.190 civarına kadar bir realize daha bile iyi olur. Sonrasında 60.000'li rakamların test edilmesini bekliyorum. Ama yine de gözünüz kulağınız AB uzlaşmasında olsun! Çünkü kısa vadeli yönü onlar belirleyecek!

Not: Yazı 09:06'da borsaanalizci.com'da yayınlanmıştır!

Aydın Eroğlu

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler