Başlıktaki iki soru içinde kişisel görüşüm ''HAYIR''!
Şimdi konuları işleyelim;
FAİZ-KUR 2007'de doğrudan yabancı sermaye girişlerinin ciddi boyutlara ulaşması ile birlikte,daha önceki Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti döneminden beri eleştirdiğim faiz-kur politikası hakkında ısrarla yapılan hatayı belirten yazılarımın sıklığını arttırmıştım.En son da,Haziran başında ''Merkez Bankası faiz lobicilerinin oyuna gelmemelidir''başlıklı yazımda,artık koro haline gelmiş ''faizler artmalı'',''faizler yılın ortasına doğru artmaya başlar'',''faizler yıl sonuna doğru muhakkak artar'' demekten yorulmayan faiz lobicilerine dikkat çekmiş ve tam tersi,hatta faizlerin yeni bir indirim sürecine bile girmesi gerektiğini belitmiştim!
Son enflasyon rakamları beni de,Merkez Bankası'nı da haklı çıkarttı!Şimdi görüyorsunuz ki,faizciler,''Görünen o ki,Merkez Bankası bu yıl faiz arttırmayabilir.Ama önümüzdeki yıl ...''diye yine de faiz beklentilerini ötelemenin ötesine geçemediler:)Ama en azından,artık bu yıl için faiz arttırımı beklenmeyebilir demeye başladılar!
Merkez Bankası hesaplamalarında,Türk Lirası'nın farklı periyodik hesaplama dönemlerine göre de,değerli olduğu ifade ediliyor.Biliyorsunuz ki,değerli TL.-düşük kurun sakıncalarını ve artık,belki de kur politikamızı gözden geçirmemiz gerektiğini uzun yıllardır yazıyorum.Hatta yazılarımda,dalgalı kur rejimi değişmeli diyerek,belki de kur çıpası ilk anda dönülmesi gereken sistem olabilir diye de,kendimce yol göstermiştim.
Görüyorsunuz ki,şuanda dalgalı kur rejimi artık bakanların bile birbirleriyle polemiğe girmesine neden olan bir gündem konusu haline geldi!
Özellikle de bu konuda üzerinde durduğum bir risk daha var ki,aslında ülke olarak bizim için iyi olmasına rağmen,kur olarak yaşadığımız sıkıntıyı arttırabilecek bir gelişme var!Mali Kural olarak adlandırılan bir yasa taslağımız var.Her an Meclis'ten geçmesini bekleniyor.
Mali Kural diye adlandırılan yasanın geçmesi halinde,birçok kez söylediğim gibi,bunun devamında raiting notlarımızın artmasını bekliyorum.Ki,kredi derecelendirme şirketlerinden de,bu yönde açıklamalar gelmişti.
Eğer olası bir not arttırımı söz konusu olursa,Türkiye ilk kez ''Yatırım Yapılabilir Ülkeler''grubuna girmiş olacak.Öyle olsa ne çıkar demeyin!Bu gruba girdiği andan itibaren,yıllardır ülkemize gelmeyen çok büyük ve çeşitli bir çok fonun artan oranda girişlerini göreceğiz.Her alana doğrudan gelmeye başlayacak bu girişler,şuanki dünya konjonktürü göz önünde bulundurulduğunda,zaten güvenli liman gibi görülen Türkiye'nin çok daha fazla dikkat çekmesine neden olmuş olacak.
İşte buyrun size,yeni bir kur düşmesi,TL.değerlenmesi yaratacak önemli bir gelişme daha!Bir de kalkıyoruz faizler artsın diyerek,böyle bir ortamda,sıcak paraya da davetiye çıkartmaya çalışıyoruz!Bu düşünceler tamamen yanlış.Faizler kesinlikle arttırılmayıp,yeniden indirim sürecine girilmelidir.Gelişmiş ülkeler grubuna doğru giden bir Türkiye'nin gelişmiş batının çok üstünde bir faiz ile büyümeye kalması kaynakların rant olarak dağıtılmasından başka bir şey değildir!
Türkiye'nin ithalat kalemlerinde en önemli yeri,ikamesi olmayan enerji kaynakları ithalatı aldığı için,kurun yükselmesinin ülkeye ihracat avantajı olsa da,ithal ettiğimiz enerji kaynaklarının maliyetini arttırıcı ve devamında bu kaynakları kullanan sanayinin de maliyetinİ arttırıcı bir etkisi olacağı için ciddi bir açmazımız var!Bu nedenle de çözüm zorlaşıyor!
Merkez Bankası'nın daha çok döviz alımı yaparak piyasaya karşılığında Tl.sürmesi kurun artmasına ve artan TL nedeniyle de faizlerin düşmesine imkan vereceği düşüncesini de tam doğru bulmuyorum!Çünkü taşınan döviz rezervlerinin de bir maliyeti olduğu bilinmeli.Kaldı ki,Türkiye ekonomisi büyümeye devam ettikçe,taşıdığınız döviz rezervinin ciddi kayıplar yaratma riski de unutulmamalı!
Sıcak para giriş veya çıkışına vergi konması da ani para hareketlerinin önlenmesi için bir yöntem olmakla birlikte,bizim sorunumuz kısa bir dönem olacak olan döviz girişlerinde sıcak paraya set çekmek değil ki,benim ön görüme göre,uzun yıllar ciddi büyüme göstermesini beklediğim Türkiye'nin,zaten sıcak paranın dışında doğrudan sermaye girişleri de devamlı artacak.Anlık çözümleri değil,kalıcı çareyi bulmak lazım!
Ama kesinlikle faizlerin düşmeye devam etmesi lazım.Büyümeye paralel,enflasyonun da %5'lerin altına çekilmesi ileri hedeflerimizden biri olacağı için,artık faizlerin artması düşüncelerini herkesin terketmesi lazım!
ERKEN SEÇİM Şimdi düşünün,siz olsanız,dış dünyadan kaynaklanan bir ekonomik kriz yaşanırken,bunun yarattığı işsizlik ve ekonomik durdunluğun etkileri sizin ülkeniz ve seçmenleriniz tarafından da yaşanıyorken,eğer dünya ekonomilerinin dip yaptığını ve alınan tedbirlerle birlikte önümüzdeki dönem toparlanmasını bekliyorsanız,şuan bile dış piyayalardan birçok alanda pozitif ayrışmış durumdayken,böyle bir toplarlanma sürecinde,sadece bizim değil birçok uluslar arası kurumun ve yorumcunun en hızlı büyüyeceğini ifade ettiği ülkelerden birinin tek başına iktidarında olan bir hükümet olsanız,toparlanmanın meyvelerini toplamadan,erken seçimi düşünür müsünüz?
Ben de,bu soruya başbakanın ısrarla söylediği gibi ''Hayır''diyorum.Bunu da çok defa söyledim ve düşüncemde de hiçbir değişiklik yok.
Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin vereceği kararın olumsuz olması halinde de,bir erken seçim beklentim yok.Olumsuz bir karar belki kısa dönem için piyasaları dalgalandırır ama kalıcı bir etki yaratmasını da beklemiyorum.Böyle bir karar neticesinde faizler çıkar düşüncesine de,belki 0.25 puan ilk anda çıkar ama sonrasında yine düşecektir,düşmesi gereklidir diyorum!
Faiz hükümetin,çare bulamadığı kur rejiminin panzehiri olabilir.Düşük faiz ile şirketlerin finansman maliyetleri düşürülüp,büyüme desteklenebilir.
**Seçim için düşüncemin ilk paragrafındaki sebepler,muhalefet partilerinin erken seçim istemesinin de nedenleridir.Onlar açısından da gayet doğaldır.
İşte tüm bu nedenlerle,bence faiz de artmaz,erken seçim de olmaz!**
Aydın Eroğlu
info@borsaanalizci.com