Eylül ayı yıllık sanayi üretim verileri beklentilerin çok üstünde geldi. %6,6 beklenti varken %12 gerçekleşme yaşandı. Bu rakamlarla beklentileri kıyaslayınca, bir çok analistimizin ciddi yanılgılara düştüğünü görüyoruz.
Malesef üzülüyoruz sevinilecek halimize. Neden? Çünkü sanayi büyümemiz ithalata dayalı olarak yaşanıyor. Büyüme arttıkça cari açığımız da artıyor. En son verilerde ihracatın ithalatı karşılama oranı % 54'e inmişti. Şimdi yine gözler cari açıkta olacak. Gördüğünüz gibi büyüme verilerinin yüksek gelmesi hemen faizleri yukarı çekti. Umalım da, MB büyümenin frenini sadece faiz kararları ile yapmaya kalkmasın. Çünkü ilk beklenti yazımda da belirttiğim gibi, faizleri yukarı çektikçe bankaların karlarını eritiyorlar.
Bu demek oluyor ki, bizim de kendimize bir çeki düzen vermemiz gerekiyor. İthalata dayalı üretimden çıkabilmek için gereken yapısal tedbirlerin çok hızlı bir şekilde uygulamaya alınması ve bu tedbirlere önem verilmesi gerekiyor. Yoksa artan cari açık görüntüsü sürdükçe, emin olun kendi sıkıntılarını aşmaya başlayan Avrupa dikkatleri bizim üstümeze ve bizim risklerimize çekmeye çalışacaktır. Bu sayede Türkiye'nin tahvil faizlerini arttırması için baskı oluşturulacaktır.
Sağlıklı ekonomilerin faiz düzeyleri düşük olur. Ama ithalatının da ihracatından düşük olması gerekir. Böyle bir büyüme sağlıklı bir büyüme değil.
Ne ilginç değil mi? Dünya büyüyebilmek için uğraşırken, biz ise cari açık yüzünden çift basamaklı bir büyümeye sevinemiyoruz!
Ama yine de büyümek iyidir. Büyümenin büyüklüğü, aramal üretimi için ülkemize yatırımları çekecektir. Bu konudaki teşvikler dikkatleri daha da yoğunlaştırabilir. Kısacası hükümete iş düşüyor!
Aydın Eroğlu