''Türkiye ekonomisi aşırı ısınıyor...''
Economist'in Türkiye'yle ilgili analizinin başlığı bu.
Dergi, Türkiye'de seçmenlerin bazıları hükümetin son dönemdeki baskıcı yöntemlerinden huzursuzluk duysa da Adalet ve Kalkınma Partisi'nin gelecek ay yapılacak seçimlerde yine birinci parti olmasının beklendiğini kaydediyor.
Partiye yönelik desteğin ardında ekonomi yönetiminin önemli bir rol oynadığının altını çiziyor Economist.
Yaklaşık 10 yıldır Türklerin büyük bölümü, geçmiş krizlerde lekelenmiş bir sicili olduğunu düşündükleri muhalefet partilerine ekonomiyi emanet etmekte gönülsüz Economist'e göre.
Rakamları etkileyici bulan ve 2009'da keskin bir küçülmenin ardından Türkiye'nin geçen yıl G-20 ülkeleri arasında en hızlı üçüncü büyümeyi kaydettiğini kaydeden Economist, şöyle devam ediyor:
''Bir tek Türk bankası bile kriz yüzünden batmadı. Güçlü lira nedeniyle de enflasyon kontrol altında. Merkez Bankası'nın yeni Başkanı Erdem Bağış, ömrümde ilk kez Türkiye'deki enflasyonun İngiltere'yle aynı düzeyde olduğunu gördüm diyor: Gemi, yani Türkiye ekonomisi dengede, ancak deniz dalgalı ve her an bir fırtına patlayabilir uyarısında da bulunuyor Merkez Bankası Başkanı.''
Bu kaygıların uzmanlar tarafından da paylaşıldığına dikkat çeken dergi, Goldman Sachs ekonomistlerinden Ahmet Karalı'nın karamsar bir tabloya işaret eden dengesizliklerin ve ekonomideki zaafın artmakta olduğu uyarısını aktarıyor.
Türkiye ekonomisinin ikiz derdi var diyor Economist: Enflasyon ve cari açık.
Goldman Sachs'ın tahminlerine göre, enflasyon yıl sonunda yüzde 7.5'u; HSBC uzmanlarından Murat Ülgen'e göre cari açık da önümüzdeki bir yıl içinde gayrısafi yurtiçi hasılanın yüzde 8'i bulabilir. Seçimden sonra ise, hükümet mali politikasını sıkılaştırma, merkez bankası da faiz oranlarını arttırma baskısıyla karşı karşıya kalabilir.
''Ancak, bu önlemler bile böylesine ısınmış bir ekonomiyi soğutmaya yetmeyebilir'' uyarısında bulunuyor Economist ve Merkez Bankası'nın faiz oranları ve zorunlu rezerv karşılıklarına ilişkin müdahalelerinin işe yaramadığını kaydediyor.
Dergi, en büyük sorunların başında hükümetin asgari ücret, kayıtdışı ekonomiyi kontrol altına alma ve enerji ile diğer maliyetleri azaltacak rekabet düzenlemelerine ilişkin reformları yapmamasının geldiğini kaydediyor.
İşsizliğin önemli bir sorun olduğunun altını çizen Economist, işgücünün sadece yüzde 44'üne iş bulabilen ve bu konuda OECD ülkeleri arasında karnesi en kötü olan Türkiye'nin işsizliği kontrol altında tutabilmek için en az yıllık yüzde 5 büyüme oranına ihtiyacı olduğunun altını da çiziyor. Economist, sorunlar sadece içeride de değil diyor ve uyarılarını şöyle noktalıyor:
''Gelecek ay yapılacak seçimler siyasi belirsizliğin tek kaynağı değil. Arap baharı, Türkiye'nin dev müteahhitlik şirketlerinin etkin olduğu önemli pazarlarda risk yaratıyor. Örneğin Libya'daki 14 milyar dolarlık ihaleler donmuş, Suriye'yle anlaşmalar da ertelenmiş durumda.'' ''Daha derin siyasi gerekçelerle olduğu kadar, hasar görmeye müsait ekonomisini koruyabilmek için de yeni hükümetin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği'yle yıpranmış olan ilişkilerini onarması bir zorunluluk haline geliyor.''