FİNANS

2008'de borsa üzdü altın ve döviz sevindirdi

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), bu yıl yatırımcısına yüzde 50'nin üzerinde kaybettirirken, yatırımlarını altın ve döviz tarafında değerlendiren yatırımcı ise önemli getiri sağladı.

2008 yılında Borsa yatırımcısı önceki yılın aksine İMKB'de aradığını bulamadı. 2007 yılında hisse senetleri ortalama yüzde 41,98 oranında getiri sağlarken, bu yıl (30.12.2008 itibariyle) İMKB bileşik endeksi 55.538,13 puandan 26.411,09'a geriledi. BÖylece İMKB'nin yıllık kaybı yaklaşık yüzde 52,45 olarak gerçekleşti.

Geçen yıl önceki yıla göre yüzde 17,37 oranında değer kaybeden dolar, bu yıl yatırımcısının yüzünü güldürdü. Dolar geçen yıl sonuna göre yüzde 30 dolayında değer kazandı. Altının getirisi de yaklaşık yüzde 35 oranında gerçekleşti.

A Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Murat Salar, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, 2008'e umutla başlandığını hatırlattı.

2007'nin risk alanın ödüllendirildiği bir yıl olduğunu söyleyen Salar, "2008 ise riskten kaçınanın ödüllendirildiği bir yıl oldu. 2009 da riskini yönetebilenin yılı olacak" dedi.

Yabancı yatırımcıların bakış açılarının tamamıyla değiştiğini söyleyen Salar, "2007 yılında dövizden YTL'ye geçiş vardı, 2008'in ikinci yarısında ise YTL'den dövize geçiş başladı. Bonoda yerli oranı arttı. Yabancıların satışları yerli tarafından karşılandı" diye konuştu.

Salar, "2008, iktisat tarihi açısından önemli bir milad olarak kabul edilebilir" dedi.

2009'un ilk yarısında krizin vatandaşlar açısından bir miktar daha şiddetini artıracağını düşündüğünü ifade eden Salar, en büyük endişenin ise krizin işsizlik boyutu olduğunu vurguladı.

Bunun yansımalarının sosyal anlamda da sıkıntı yaratabileceğini belirten Salar, 2009 yılı için konsantre olup bakılması gereken yerin, özel sektör olduğunu, sektörün taşıdığı borçların çevrilebilme kapasitesinin 2009'a bakışı şekillendireceğini söyledi.

Reel sektör tarafında önemli sıkıntılar bulunduğunu, bunun artarak devam edeceğini öne süren Salar, şunları kaydetti:

"Türkiye'ye döviz likiditesi gerekiyor. 2009 yılı içinde hangi dönemde problem yaşanacağı bilinmiyor. Buna bağlı olarak IMF kredisinin faydalı olacağı kanaatindeyiz. Türkiye IMF'siz yoluna devam edebilir ama kredi alabilme imkanı varken, belli bir akreditasyon sağlamışken krediyi kullanabileceğimiz işlerliğe getirmemiz gerekiyor."

2009 yılında her şeyin özel sektörün borçlarını döndürebilme kapasitesine bağlı olarak kalacağını belirten Salar, özel sektörün dar boğaza girmesi durumunda kredilerini geri ödeyememesinin, bankaları zora sokabileceğini söyledi.

"KRİZ ŞİDDETİNİ ARTIRACAK"

Türkiye'nin, global ekonomiye entegre olmasına rağmen, krizi son iki aydır hissettiğini dile getiren Salar, gelecek yılın tehlikeli boyutunun ise artık krizi vatandaşların daha fazla hissetmesi olacağını söyledi.

2009'un ilk yarısında krizin vatandaşlar açısından bir miktar daha şiddetini artıracağını düşündüğünü ifade eden Salar, en büyük endişenin ise krizin işsizlik boyutu olduğunu vurguladı.

Bunun yansımalarının sosyal anlamda da sıkıntı yaratabileceğini belirten Salar, 2009 yılı için konsantre olup bakılması gereken yerin, özel sektör olduğunu, sektörün taşıdığı borçların çevrilebilme kapasitesinin 2009'a bakışı şekillendireceğini söyledi.

Salar, bankaların yurt dışından elde ettiği kredi kaynaklarının kısıntıya uğradığını, mevduat toplamada yaşadıkları zorluk nedeniyle kredi vermede tutuk kaldıklarını savunarak, özel sektörün hayatına devam edebilmesi için kredilerin sürekli olmasının zorunluluğuna işaret etti.

Reel sektör tarafında önemli sıkıntılar bulunduğunu, bunun artarak devam edeceğini öne süren Salar, şunları kaydetti:

"Türkiye'ye döviz likiditesi gerekiyor. 2009 yılı içinde hangi dönemde problem yaşanacağı bilinmiyor. Buna bağlı olarak IMF kredisinin faydalı olacağı kanaatindeyiz. Türkiye IMF'siz yoluna devam edebilir ama kredi alabilme imkanı varken, belli bir akreditasyon sağlamışken krediyi kullanabileceğimiz işlerliğe getirmemiz gerekiyor. IMF anlaşmasının netleşmesi gerekiyor. Özel bankaların ne Türkiye'de ne de yurt dışında kısa vadede kredi kullandırmak konusunda tekrar iştahlı olacaklarını sanmıyorum. Buna bağlı olarak kamu bankaları devreye sokulabilir. Zorda kalan özel sektör kurumları için 2000 yılındaki İstanbul Yaklaşımı benzeri bir açılım sağlanabilir."

"BÜYÜMEDE UMARIM ARTI BİR RAKAM GÖRÜRÜZ"

2009 yılında her şeyin özel sektörün borçlarını döndürebilme kapasitesine bağlı olarak kalacağını belirten Salar, özel sektörün dar boğaza girmesi durumunda kredilerini geri ödeyememesinin, bankaları zora sokabileceğini söyledi.

Salar, "2009 yılı içinde büyümede umarım artı bir rakam görürüz" dedi.

İlk çeyrek sonu itibariyle yıllık büyümede eksi rakamının görülebileceğini ifade eden Salar, piyasaların bunun bir kısmını fiyatladığını kaydetti.

Salar, 2009'un olumlu yanlarının da olabileceğine işaret ederek, "Bence enflasyon tarafında bugüne kadar görmediğimiz pozitif rakamlar var. Bu, enflasyonda görülecek verimlilikten ziyade, talep eksikliğinden ortaya çıkacak gelişmelerden olacak. Bunun da iyi analiz edilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Reel sektörde 2009 yılının oldukça zor geçeceğini düşündüğünü ifade eden Salar, bu yılın "gemiyi limanda tutma" yılı olacağını, 2010 yılının ikinci yarısında Türk reel sektörünün yavaş yavaş toparlanma emareleri göstereceğini söyledi.

Salar, 2009'da halka arz rakamlarının bu yıla göre daha kötü olacağını, İMKB, tarafında işlem hacmi açısından kısır bir dönem yaşanacağını belirterek "2009'da daha dar bir piyasa bekliyorum. Yerli yatırımcılar tarafında da çok büyük beklenti içine girmemek lazım" dedi.

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler