**Türkiye, ikinci çeyrekte yakaladığı iki haneli büyüme ile en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer alırken, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Çin ile aynı oranda kaydedilen büyüme oranı ile G-20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olduk” dedi.
**
TÜRKİYE ekonomisi, ikinci çeyrekte kaydettiği yüzde 10.3’lük büyüle ile dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasındaki yerini pekiştirirken, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Türkiye’nin G-20 ülkeleri arasında lider olduğuna dikkat çekti.
TÜİK’in büyüme verilerini değerlendiren Babacan, yazılı açıklamasında şu noktalara vurgu yaptı: “2010 yılının ilk yarısında GSYH büyüme hızı yüzde 11 olması, Türkiye ekonomisinin küresel krizden çıkış sürecinde dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden birisi olduğunu ortaya koyuyor. 2010 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye, Çin ile aynı oranda büyüme kaydederek G-20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke oldu.”
OVP belirleyici oldu
“Türkiye ekonomisi son 3 çeyrektir yeniden yakaladığı güçlü büyüme performansında, 16 Eylül 2009 tarihinde açıkladığımız Orta Vadeli Program’ın (OVP) önemli ölçüde belirleyici oldu” diyen Babacan, şu değerlendirmeyi yaptı: “OVP, ekonomik politikalara ilişkin belirsizliği kısa sürede ortadan kaldırarak üretim sektörlerinin, dış piyasaların, tüketicilerin ve yatırımcıların güvenini tesis etti ve ekonominin hızlı bir şekilde canlanmasına katkı sağladı. Bugün gelinen noktada pek çok ülkede ortaya çıkan kamu açıkları ve borç sürdürülebilirlik endişeleri ile orta vadeli programlara duyulan şiddetli ihtiyaç, Türkiye’de zamanında ve doğru adımlar atıldığının da bir teyidi oldu.”
Bu arada yılın ikinci çeyreğinde de iç talep kaynaklı bir büyüme gözlendiğine dikkat çeken Babacan, özel nihai tüketim harcamalarında 2009’un son çeyreğinde başlayan artış eğiliminin 2010’da da devam ettiğini belirtti. Babacan, ilk çeyrekte olduğu gibi yılın ikinci çeyreğinde de net dış talebin büyümeye katkısının negatif olarak gerçekleştiğini de vurguladı.
Maliye politikalarına büyük görev düşüyor
ÖNÜMÜZDEKİ dönemde maliye politikasına büyük görev düştüğünü vurgulayan Ali Babacan, “Bu görev, bütçe dengelerini bozmadan üretim, yatırım ve istihdamı destekleyecek bir bütçe yapısının oluşturulmasıdır” dedi. “Ekonomik başarımızın temelinde güven ve istikrar vardır” diyen Babacan, 12 Eylül’de yapılan halk oylamasında kabul edilen anayasa değişikliğinin, Türkiye’de istikrarı güçlendirecek çok önemli bir dönüm noktasını teşkil ettiğini de vurguladı.
AB ve OECD ortalamasını aşıp dünyada 3’üncü olduk
TÜRKİYE ikinci çeyrekteki yüzde 10.3’lük büyüme oranıyla, yüzde 1.9 olan Avrupa Birliği (AB) ve yüzde 2.8 düzeyindeki Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalamalarının çok üzerinde kaldı. İkinci çeyrek büyüme rakamlarını açıklayan ülkeler arasında, Singapur yüzde 19.3 ile ilk sırada yer aldı. Onu, yüzde 12.5 ile Tayvan izlerken, Türkiye, yüzde 10.3 ile üçüncü sıraya yerleşti. Bu dönemde ABD, Japonya, Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ekonomilerin büyüme hızlarının sınırlı kaldığı ancak Tayland, Brezilya, Malezya, Güney Kore gibi gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarının yüksek seyrettiği dikkati çekti.
Çağlayan: GSYH tarihte ilk defa 1 trilyon doların üzerine çıktı
DEVLET Bakanı Zafer Çağlayan, yıl sonunda rahatlıkla yüzde 6’lık büyüme rakamının yakalanacağını söyledi. Türkiye’nin krizin yaralarını sardığını ve çok süratli bir şekilde yeni döneme girmek için yoğun çaba gösterdiğini söyleyen Çağlayan, GSYH’de tarihte ilk defa cari fiyatlarla 1 trilyon doların üzerine çıkıldığına dikkat çekti. “Bu son derece önemli ve moral verici bir gelişme. Türkiye’nin geleceği ile ilgili ufuk belirlemede yardımcı olabilecek” diyen Çağlayan, şu açıklamayı yaptı: “İhracat Türkiye ekonomisinin lokomotifi oldu. Eğer Türkiye’nin büyük ticaret partnerleri ve ihracatının yüzde 50’sini yaptığı Avrupa pazarlarında ekonomik yavaşlama normale dönmüş olsaydı, büyüme çok daha fazla olabilirdi. Bugün AB üyesi ülkeler ve birçok gelişmiş ülke 2008’deki ekonomik büyümelerine 2011 veya 2012’de ulaşabilecek. Oysa Türkiye, bu yıl sonunda sabit fiyatlarla değerlendirildiğinde 2008’den daha yüksek bir GSYH’ye sahip olacak. Bu da Türkiye ekonomisinin ne kadar dinamik ve güçlü olduğunun çok net bir göstergesi ve kriz öncesi döneme kriz sonrasında çok daha fazla güçlü bir şekilde girdiğimizin göstergesi.”