FİNANS

Dış ticaret işlemlerinde son durum

Türk Parasının kıymetinin korunması, 25 Şubat 1930 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanan 1567 sayılı Kanun ile yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Kanun’un öncelikle üç yıl süreyle yürürlükte kalması amaçlanmış ancak çeşitli tarihlerde yayımlanan Kanunlar ile bu süre 25 Şubat 1970 tarihini bulmuş. İşte bu dönemde yayımlanan 1224 sayılı Kanun ile Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu süresiz olarak uzatılmış.

Ülkemizde Kambiyo mevzuatının temelini oluşturan bir diğer unsur olan 32 sayılı Karar’da ise Türk parasının kıymetini korumak amacıyla, Türk parasının yabancı paralar karşısındaki değerinin belirlenmesine, döviz ve dövizi temsil eden belgelere ilişkin tüm işlemler ile dövizlerin tasarruf ve idaresine, Türk parası ve Türk parasını temsil eden belgelerin ithal ve ihracına, kıymetli maden, taş ve eşyalara ilişkin işlemlere, ihracata, ithalata, özelliği olan ihracat ve ithalata, görünmeyen işlemlere, sermaye hareketlerine ilişkin kambiyo işlemlerine ait düzenleyici, sınırlayıcı bir takım esaslar tespit edilmiş ve bu esaslar bir takım Tebliğler yayımlanmak suretiyle açıklığa kavuşturulmuştur.
09 Şubat 2007 tarihi de dış ticaret işlemleri ve yurtdışına yapılan sermaye ihracı yönünden önemli değişikliklerin getirildiği bir gün olarak hafızamızda yer edinmiştir. Peki nedir bu yenilikler ve değişiklikler, şöyle bir üzerinden geçelim isterseniz.

Öncelikle ithalat işlemlerinde neler değişmiş bir bakalım… 09 Şubat 2007 tarihi öncesinde ithalat bedellerinin ithalat bedellerinin ithalattan önce transfer edilmesi durumunda, bu ithalatın transfer tarihinden itibaren 180 gün içinde gerçekleştirilmesi gerekmekteydi. Öte yandan ithalat yapan firmaların ithalat taahhütlerini yerine getirip getirmediklerini ise ithalata aracılık eden bankalar takip etmekteydi. İthalat bedellerinin ithalatın gerçekleşmesinin ardından gönderilmesi durumunda ise herhangi bir kambiyo takibine gerek bulunmamaktaydı. Ancak 09 Şubat 2007 tarihinde yayımlanan 2007-32/33 sayılı Tebliğ uyarınca ithalatta kambiyo takibine son verildi.

İhracat işlemlerinde neler değişmiş, neler değişmemiş diye bakarsak, ihracat bedellerinin süresinde yurda getirilmesi, bankalara satılması ve ihracat hesabının süresinde kapatılmasından dolayı ihracatçıların sorumluluğunun halen devam ettiğini söyleyebiliriz. Ancak alacak hakkının satın alınması suretiyle ticari riskin faktör kuruluşlarınca üstlenilmesi halinde ihracat bedellerinin yurda getirilmesinden sorumlu olanın belirlemesinde ise Hazine Müsteşarlığı yetkili kılınmış. Hazine Müsteşarlığı’nın bu konuyla ilgili henüz bir düzenleme yapamamış olduğunu gözönünde bulundurursak, ihracat bedellerinin yurda getirilmesinden hangi durumlarda kimin sorumlu olacağı hakkında halihazırda bir belirsizlik olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye’de yerleşik kişiler için yurtdışında şirket kurmak, şube açmak veya yurtdışındaki şirketlere ortak olmaları durumunda da Hazine Müsteşarlığı’nı bilgilendirmeleri gerekiyor. Öncelikle Türkiye’de yerleşik kişiler kapsamına kimler giriyor, ondan bahsedelim isterseniz. Türkiye’de kanuni yerleşim yeri bulunan gerçek ve tüzel kişiler haricinde yurtdışında işçi, serbest meslek ve müstakil iş sahibi Türk vatandaşları dahil Türkiye’de yerleşik sayılıyor. Bu kişiler ilk yaptıkları sermaye ihracını üç ay içerisinde Hazine’ye bildirecekler. Bildirim yükümlülüğü bununla da bitmiyor. Türkiye’de yerleşik kişiler her takvim yılını takip eden üçüncü ayın sonuna kadar bilgileri güncelleyerek yapılan yeni transferleri de Hazine Müsteşarlığı’na gönderecekler. Şayet bu kişiler yurtdışındaki ortaklıklarını bitirir, şirketlerini tasfiye ederlerse bu işlemi takip eden üç ay içinde Hazine’ye bu konuyu da bildirmekle yükümlüler.

Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışından sağladıkları kredileri bankalar aracılığıyla kullanmaları gerekiyor. Ancak bunun bazı istisnaları var… Bu kişilerin yurtdışındaki işleriyle ilgili olarak kullandıkları kredilerde bu şart aranmıyor. Türkiye’de yerleşik kişilerce ihracat kredi kurumlarından veya ihracat kredisi garanti kuruluşlarının garantisi kapsamında yurtdışından sağlanan ve doğrudan yurtdışındaki ihracatçı firmaya ödenen kredilerde de aynı durum söz konusu. Öte yandan ihracat kredi veya garanti kuruluşu olmamakla birlikte, nakit kredi yerine malın peşin alımı ve vadeli finansman desteği sağlayan yurtdışındaki kalkınma bankalarından sadece mal ithaline yönelik sağlanan krediler ve yurtdışından gemi satın alınması amacıyla yapılacak ithalat kapsamında sağlanan krediler için de bu şart aranmıyor.

Bir haberimiz de Irak’a yapılan ihracat ve transit ticaretlerle ilgili. Irak’a yapılan ve 100 bin Amerikan Doları’na kadar olan ihracat ve transit ticaret işlemlerine ilişkin mal bedellerini oluşturan efektiflerde 31 Aralık 2007 tarihine kadar beyan yükümlülüğü aranmayacak.

YURTDIŞINA ÇIKIŞ HARÇLARINDA İNDİRİM

Halihazırda 70 YTL olarak uygulanan yurtdışı çıkış harçlarının 15 YTL’ye düşürülmesine ilişkin kanun tasarısı, Plan ve ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Buna göre Türkiye Cumhuriyeti pasaportuyla yurtdışına çıkış yapanlardan, çıkış başına 15 YTL harç alınacak. Öte yandan çıkış tarihi itibariyle son bir yılda 6 aydan fazla yurtdışında ikamet edenler, 7 yaşını doldurmamış olanlar ile yurtdışına ticari amaçla sefer yapan kara, deniz, hava ve demiryolu toplu taşıma ve yük taşıma araçlarının personelinden, yurtdışına çıkış harcı alınmayacak. Yurtdışına çıkış harcı toplu taşıma araçları ile gerçekleştirilen çıkışlarda biletin düzenlendiği anda ve bilet üzerinde ayrıca gösterilmek suretiyle bileti düzenleyenler tarafından tahsil edilecek.

Yurtdışında düzenlenen biletlere ilişkin vergi sorumluluğu, taşımayı yapan firmalara ait olacak. Biletin çıkış yapılmadan önce iptal edilmesi durumunda, tahsil edilen harç iade edilecek. KKTC'ye gidişlerde ise harç alınmayacağını hatırlatalım.

21/02/2007

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler