Her ortamda dile getirilir yargı organlarının iş yükünün ne kadar fazla olduğu... Onlarca dosya arasında görmekte güçlük çektiğimiz hakim karikatürleri süsler hep gazete ve dergileri. Yargı organlarının iş yükünü azaltabilecek ve mevcut davaların daha kısa sürede sonuçlanmasını sağlayabilecek alternatifler üretilmeye çalışılır tartışma programlarında.
Ülkemizin göz önündeki bu gerçeği vergi mahkemelerinde de yoğun bir şekilde yaşanıyor ve bütün mahkeme salonlarında görülebilen dosya yoğunluğu - aynı şekilde - vergi mahkemelerinde ağırlığını hissettiriyor.
Konuyu vergi mahkemelerinde karşı karşıya gelen idare ve mükellef açısından ele aldığımızda, onların da yargı organları gibi kendilerine has sıkıntıları olduğunu anlayabiliriz. Mükellefin katlanacağı avukatlık ücretleri, harçlar ve zaman kaybı bir yanda, idare üzerindeki aşırı iş yükü ve kamu alacağının zamanında tahsil edilememesi diğer yanda...
Yukarıda bahsetmiş olduğum bu karmaşanın bir çözümü yok değil aslında.
Ansızın ceza ihbarnamesi alan mükellefe, gece kabuslarının arasından bir ışık huzmesiyle yaklaşan bir melek müdahale edebilir ve “Hiç uzlaşmayı denedin mi?” diye sorabilir belki de… Peki siz hiç uzlaşmayı denediniz mi?
Uzlaşma müessesi esasında 1963 yılında Türk vergi sistemine girdi. Kısaca uzlaşmayı idare ile mükellefler arasında ortaya çıkan, ikmalen, resen ve idarece tarh edilmiş vergiler ve bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları üzerinde iki tarafın yargı aşamasından önce biraya gelerek sorunu çözmeleri şeklinde ifade edebiliriz. Yani herkes elindekileri ortaya koyar ve her iki tarafından da karşılıklı iyiniyetiyle sorun çözülür. Mükellef ile idarenin uzlaşmaları ise tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası olmak üzere iki aşamada düzenleniyor. Vergi incelemesi sonucunda henüz vergi salınmadan ve ceza kesilmeden uzlaşılması tarhiyat öncesi uzlaşma, ihbarnamelerin mükelleflere tebliğinden sonra yapılan uzlaşma ise tarhiyat sonrası uzlaşma olarak adlandırılıyor.
Mükellefler tarhiyat öncesi uzlaşmada, incelemenin başladığı tarihten son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar başvuru talep etme hakkına sahip. Uzlaşma talebinde bulunmak için mükellefin bağlı bulunduğu vergi dairesine, il veya ilçedeki uzlaşma komisyonuna bir dilekçe ile başvurması yeterli. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, herhangi bir sebeple uzlaşmaya varılamaması halinde, mükellefler verginin tarhı ve cezanın kesilmesinden sonra tarhiyat sonrası uzlaşmaya başvuramıyor. Tarhiyat sonrası uzlaşmanın da vergi veya ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğ tarihini takip eden günden itibaren 30 gün içinde yapılmasının şart olduğunun da unutulmaması gerekiyor. Her iki taraf uzlaşmaya vardığı takdirde üzerinde uzlaşılan veya tutanakla tespit edilen hususlar hakkında mükelleflerin dava açma hakkı bulunmuyor.
Buraya kadar olumlu senaryodan, ‘mutlu son’dan bahsettik. Elbette bir de masaya oturup ‘uzlaşamama’ durumu var. Öncelikle şunu belirteyim ki, uzlaşma konusu yapılmış olan vergi ve ceza için yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz. Ancak uzlaşmaya varılamaması ile ilgili uzlaşma tutarağının düzenlendiği tarihten itibaren mükellefin dava açma hakkı mevcut. Şayet dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu müddetin tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren 15 gün olarak uzadığını hatırlatayım.
Mükelleflerin uzlaşma talebinde bulunabilmesi için Vergi Usul Kanunu’nda yer alan belli bazı şartların öne sürülmesi gerekiyor. Yani özetle her önüne gelen uzlaşma talep edemiyor. Vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten, yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları ya da bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların görüş ve kanaatini değiştirmiş veya bu hükme ait bir içtihadın değişmiş olması geçerli birer sebep olarak öne sürülebiliyor. Vergi, hesap ve vergilendirme hataları ile bunun haricinde her türlü maddi hata bulunduğunun ya da mahkeme kararları ile Maliye İdaresi’nin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığı olduğunun öne sürülmesi de mükelleflere Maliye İdaresi ile uzlaşma hakkı tanıyor.
Uzlaşma yargı organları ve Maliye İdaresi üzerindeki iş yükünü hafiflettiği kadar vergi alacağının da hızlı bir şekilde tahsil edilmesine olanak tanıyor. Nitekim geçtiğimiz ay Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın 8 ayda sadece hesap uzmanlarının incelemeleri sonrasında uzlaşma ile kasaya 230 trilyon lira para girdiğini belirtmiş olması, hem Maliye İdaresi’nin memnuniyetini, hem de mükelleflerin tercihini açıkça ortaya koyuyor.
Bir gün size de ‘gaipten gelen bir ses’ uzlaşmayı neden denemediğinizi sorarsa ve sizin durumunuz uzlaşma koşullarına uygunsa bu fırsatı kullanın. Ancak bu süreçte ne gibi haklara sahip olacağınızı çok iyi bilmeniz lazım. İşte o zaman uzlaşma konusunda uzman bir ismi yanınızda götürmenizi tavsiye ederim.
KISSADAN HİSSE
2006 yılı yeniden değerleme oranı % 7,8 olarak açıklandı. Bu durumda 01.01.2007 tarihinden itibaren Bakanlar Kurulu’ nun vergi, harç ve cezalarda belirleme yetkisini kullanmaması durumunda Motorlu Taşıtlar, Damga Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi, Harçlar ve vergi cezalarında % 7,8 oranında bir artış meydana gelecek. Öte yandan Emlak Vergisi’ ne tabi değerler ise yeniden değerleme oranının yarısı (% 3,9) kadar artacak.
30/11/2006