**Merkez Bankası tarafından yılda iki kez yayımlanan "Finansal İstikrar Raporu"nun ikinci sayısı yayımlandı. Rapora göre, Türkiye ekonomisi, 2009 yılının ikinci çeyreğinde büyük ölçüde vergi teşviklerinin tüketim harcamalarını artırması nedeniyle hızlı bir toparlanma gösterdi.
**
Tüketim talebinin ikinci çeyrekte sergilediği kayda değer yükselişten sonra, yılın geri kalan bölümünde daha zayıf bir seyir izlemesi bekleniyor.
Süregelen talep belirsizliği ve düşük kapasite kullanımı ise yatırım harcamalarını sınırlamaya devam edecek.
Bu çerçevede, istihdam koşullarının kalıcı olarak iyileşmesinin uzun zaman alacağı anlaşılmakta. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetteki toparlanmanın yavaş ve kademeli bir eğilim göstermesi bekleniyor.
Cari açığın finansman yapısının krizin etkisiyle değişikliğe uğradığı gözlenmekte. Önceki dönemlerde yurtdışından sağladığı uzun vadeli kaynaklarla cari açığı finanse eden özel sektör, son dönemde net dış borç geri ödeyicisi durumuna geçti.
Dış borç çevirme oranındaki düşüşte, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar'da yapılan değişiklik çerçevesinde, Türkiye'de faaliyet gösteren bankaların yurtdışı şube ve iştirakleri üzerinden kullandırdıkları kredilerin bir kısmını, yurtiçi şubelerine kaydırmaları da etkili oldu.
Banka dışı kesimin uzun vadeli dış kredi yenileme oranlarında yaşanan düşüşe ilişkin yapılacak değerlendirmelerde, 32 Sayılı Karar'da yapılan değişikliğin etkisi de göz önünde bulundurulmalı.
2008 yıl sonuyla kıyaslandığında reel sektörün yurtdışındaki yabancı ticari bankalar ile diğer kuruluşlardan kullandığı kredilerde kayda değer bir değişim olmadığı görülmekte.
Bu gelişmede, dış finansman imkanlarının daralması ve maliyetlerinin artmasının yanı sıra yurtiçi kredi piyasası ve iktisadi faaliyetteki daralmaya bağlı olarak gerek bankacılık sektörünün gerekse banka dışı kesimin dış finansman ihtiyacının azalması da rol oynadı.
Raporda, şöyle denildi:
"Bütçe açıklarının önümüzdeki dönemlerde mali sürdürülebilirlik kaygılarını artırmasının engellenmesi için kısa vadedeki mali genişlemenin orta vadede telafi edilmesi gerekmektedir. Nitekim, Orta Vadeli Program'da 2010-2012 yıllarında kriz döneminde hızla artan bütçe açıklarını kademeli bir şekilde azaltmayı amaçlayan tutarlı bir çerçeve sunulmuştur. Önümüzdeki dönemde kamu borçlanma gereksiniminin kontrol altına alınması ve borcun sürdürülebilirliğine ilişkin kaygıların engellenmesi için programda öngörülen tedbirlerin kararlılıkla uygulanması büyük önem arz etmektedir."
HANE HALKI
Hanehalkı yükümlülüklerinin faiz ve kur riskinin sınırlı olmasının, hanehalkının ekonomik konjonktürdeki olumsuz gelişmelerden nispeten daha az etkilenmesini sağladığı ifade edilen raporda, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda yapılan değişiklikle hanehalkının dövize endeksli kredi kullanımının engellendiği, önümüzdeki dönemde hanehalkının borçları nedeniyle kur riski taşımasının önüne geçildiği belirtildi.
Rapora göre, firmaların satış gelirlerinin düşmesine bağlı olarak faaliyet karlılığı azalmış ve ödeme güçleri zayıfladı. Türk lirasının değerinin son dönemlerde istikrar kazanması, yabancı para kredileri ve açık pozisyonu yüksek firmaların ödeme güçlerinin daha fazla bozulmasını sınırladı.
BANKACILIK SEKTÖRÜ
Raporda, Türk bankacılık sektörünün 2001 krizinden sonra kararlılıkla uygulanan reformlar sayesinde, güçlü yapısını korumakta olduğu, Türk bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısını sürdürdüğü ve herhangi bir devlet desteğine ihtiyaç duymadığı bildirildi.
Yapılan senaryo analizlerinin, bankacılık sektörünün sermaye yapısının çeşitli şoklar sonucunda oluşabilecek zararları karşılayabilecek düzeyde olduğunun gösterdiği kaydedilen raporda, şöyle denildi:
"Türk bankalarının sermaye yapılarının son dönemlerdeki yüksek karların da katkısıyla daha da güçlenmesi, kredi kullandırma kapasitelerini artırmaktadır. Son aylarda konut kredilerinde başlayan ivmelenmenin önümüzdeki dönemde Kredi Garanti Fonu'na verilen desteğin de devreye girmesiyle KOBİ kredilerinde de görülebileceği ve genel olarak kredilerde kademeli bir iyileşme olacağı beklenmektedir.
Tahsili gecikmiş alacaklar (TGA) artmaya devam etmekte olup, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın kademeli olacağı göz önüne alındığında, bu artışın bir süre daha devam edebileceği düşünülmektedir. Bankamızın aldığı önlemlerin yanı sıra, son dönemde küresel risk algılamasındaki olumlu gelişmelerin etkisiyle likidite şartlarının göreli olarak iyileştiği gözlenmektedir.
Önümüzdeki dönemde, finansal istikrara yönelik en önemli risklerin, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın beklenenden yavaş olması ve buna bağlı olarak yüksek işsizlik oranları ile küresel finansal piyasalarda yaşanabilecek yeni şoklar olduğu değerlen
dirilmektedir."
Merkez Bankası'nın, küresel krizin yurtiçi ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak için üzerine düşeni yapmayı sürdüreceği belirtilen raporda, alınan parasal tedbirlerin orta vadede mali disiplin ve yapısal düzenlemelerle desteklenmesinin büyük önem taşıdığı kaydedildi.
(AA)