**Tüm spekülasyonlara rağmen Merkez, dilini değiştirmedi ama sadece harf değişikliğiyle bile faizlerin değişmeyeceği olasılığını kesin bir ifadeye çevirdi
**
Merkez Bankası'nın temmuz ayındaki toplantı özetiyle birebir kopya gibi görünen ağustos ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde çok küçük bir farklılık faiz tartışmalarına mesaj verir gibiydi.
Faizlerin düşürülmesi yönünde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önerisi ve ekonomideki diğer aktörlerlin benzer türden söylemlerinin yoğunlaştığı bugünlerde, kamuoyuna çok küçük bir dil değişikliğiyle kesin mesaj verdi.
İş Yatırım'dan Kıdemli Ekonomist Burcu Ünüvar'ın "Merkez Bankası düşük faiz tezinin arkasında" başlığıyla verdiği raporda da işte bu dil değişikliğinin altı çiziliyor.
Temmuz ayına ilişkin PPK karar özetinde "Kurul, politika faiz oranlarının bir süre daha mevcut düzeylerde tutulması ve uzun süre düşük düzeylerde seyretmesi gerekebileceğini teyid etmiştir" ifadesini kullanan Merkez Bankası, ağustos ayındaki toplantının özet karar metninde ise "gerekebileceği" ifadesi yerine "gerektiği" kelimesini kullanan Merkez Bankası böylece tüm ekonomik çevrelere faizle ilgili tavrını ilan etmiş oldu. Faizde düşük seyir ve mevcut seviyelerin bir süre daha sürdürülmesini olasılık olmaktan çıkarıp kesinlik haline getiren bu ifade değişikliği, faiz spekülasyonlarının arttığı bu dönemde Merkez'in çok küçük bir ifade değişikliğiyle çok net bir mesaj verme operasyonu olarak da kayıtlara geçmiş oldu.
İŞ YATIRIM KIDEMLİ ANALİSTİ BURCU ÜNÜVAR
Merkez Bankası düşük faiz tezinin arkasında
Dün gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında Merkez Bankası (MB) politika faiz oranlarını değiştirmeyerek, piyasa beklentisine uygun davrandı. Böylece teknik faiz değişikliği sonrasında politika faizi olarak belirlenen bir hafta vadeli repo ihale faizi %7 seviyesinde sabit tutuldu (bileşik faiz: %7,25).
Faiz indirimine dair bazı piyasa dedikodularına karşın MB kullandığı dili değiştirmeyerek son Enflasyon Raporu’nda ortaya koyduğu senaryoya bağlılığını sürdürdü.
Mali kuralın getireceği varsayılan mali disiplin üzerine kurulan son Enflasyon Raporu’ndaki senaryonun bir kısmı, mali kuraldaki gecikmeden sonra geçerliliğini yitirdi. Geçerliliğini yitiren mali varsayımların, enflasyonla ilgili bazı riskleri beraberinde getirdiğini düşünmeye devam ediyoruz. Ancak MB, bu noktaya şimdilik değinmemeyi tercih ediyor.
Onun yerine, toplam talep koşullarında devam eden zayıflık ön plana çıkartılıyor. MB, dış talep göstergelerindeki kısmi yavaşlamaya işaret ederken, iç talebin istikrarlı bir görünüm sergilediğinin altını çiziyor. Dolasıyla, toplam talep koşullarının enflasyonla mücadeyele verdiği destek devam ediyor.
Enflasyon üzerine talep cephesinden bir risk kısa vadede görünmezken, TL de duruşuyla MB’nin içini rahatlatıyor. Ülkenin kredi notunda 2011 içinde beklenen olası bir artışın TL’yi destekleyeceğine dair şimdiden oluşan öngörüler de, MB’nin elini rahatlatıyor.
Son derece başarıyla yürüttüğü iletişim stratejisinin bir parçası olarak MB, enflasyonun kısa vadede geçici bir artış sergiledikten sonra yılın son çeyreğinden itibaren düşüşe geçmesini beklendiğini bir kez daha hatırlatıyor. Biz de önümüzdeki iki ay içerisinde yıllık enflasyonun %8,5 seviyelerine kadar çıkabileceğini ancak sene sonunda %7,2 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz.
Kısa vadede olası dalgalanmalara karşın MB, çekirdek göstergelerin orta vadeli hedeflerle uyumlu olduğunu düşünmeye devam ediyor. Hem toplam talep koşullarının enflasyonla mücadeleye verdiği destek, hem de TL’nin duruşu MB’nin elini kuvvetlendiriyor. Öte yandan, mali cepheden gelebilecek olası risklerin henüz senaryoya tam yansıtılmadığını görüyoruz. Bu durum, MB’nin mali riskleri gözardı ettiği anlamına gelmiyor. Ancak beklentileri şekillendirmek adına kısa vadeli resmi ön plana çıkartmayı tercih ediyor.
Tüm bu nedenler ışığında, MB faizlerin bir süre daha düşük seviyelerde tutulduktan sonra uzun süre düşük düzeylerde seyretmesi gerektiği (daha önceki raporlarda “gerekebileceği” deniyordu) görüşünü koruyor.
Baz senaryomuza göre bu yıl içinde bir faiz değişikliği öngörmüyoruz. İlk faiz arttırımını Mart 2011’de bekliyoruz.