**Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sosyal güvenlik pirimine ilişkin bir çalışma yaptıklarını, bu çalışmanın henüz olgunlaşmadığını belirterek, "Primini sürekli ödeyenlere yönelik teşvik, ya da bir kaç aydır ödeyememesi halinde ona inisiyatif kullanmamıza izin veren bir çalışmayı düşünüyoruz" dedi.
**
Dinçer, 2002 yıllarında Sosyal Güvenlik Kurulunun 100 liralık harcamaları karşısında özgelirinin 42 lirayı ancak bulduğunu, 2008 yılında bu oranın tersine döndüğünü ifade ederek, 2009 yılında kriz olmamış olsaydı bu oranın yüzde 60'a geleceğini düşündüklerini belirtti.
2010 yılında bu oranda yüzde 60'ı geçmeyi öngördüklerini ifade eden Dinçer, şöyle konuştu:
"Bugüne kadar insanları zorlayarak, ya bunu öde ya da bu işi yapamazsın demişiz.Biz yine zihniyetimizi değiştiriyoruz. Toplumdaki herkesin şöyle ya da böyle sosyal güvenlik primi ödemelerini sağlayacak bir çaba içerisine giriyoruz. Yeniden yapılandırma olmamalı kanaatindeyim. Eğer yeniden yapılandırma talep ediyorsanız primini sürekli ödeyen insanların dara düştüklerinde korunması gerektiğini düşünüyorum. Bir çalışma da yapıyoruz. Henüz olgunlaşmadı ama primini sürekli ödeyenlere yönelik teşvik, ya da bir kaç aydır ödeyememesi halinde ona inisiyatif kullanmamıza izin veren bir çalışmayı düşünüyoruz."
Dinçer, prim borçlarını ödeme konusunda sıkıntı çekenleri rahatlatmak üzere iki karar verdiklerini belirterek, bunlardan birincisi için "Gecikme faizlerini düşürüyoruz" dedi.
Özellikle ilk 3 aydaki gecikme faizlerinin çok yüksek olduğunu belirten Dinçer, "Biz sizden anlayış ve tedbir bekliyoruz. İlk 3 aylık faiz oranlarında indirim yapacağız. Geçmiş borçlarınızı bundan yararlanarak çabucak ödeyin bize. Yeniden yapılandırmaya ihtiyacınız yok yine. Taksitle eğer bizim imkanlarımız el veriyorsa borçlarınızı öyle tahsil etme imkanımız var. Yeter ki gelip bizimle bu konuları konuşun.
Bir başka husus daha, yeniden yapılandırma sebebiyle bizimle anlaşmış uzun müddet taksitlerini ödemiş, ancak son 2 ayda ödeyememiş veya belirli bir yıl içerisinde 3 aydan fazla borcunu ödeyememiş olanların yeniden yapılandırmalarını iptal ediyor. Biz eski faizleriyle gecikme faizleriyle beraber hepsini tahsil edebileceğimiz bir düzenleme yapıyoruz. Burada bizim kendi inisiyatifimize yönelik bir iyileştirme yapıyoruz. 2006 yılındaki yeniden yapılandırmayı bizimle yapmış olanların 2009 yılında 3 aylık ödeyemediği borcu varsa, 2008 yılında ödeyemediği borcu varsa, 2009 yılında bize taksitlendirerek yeniden ödeme yapmışsa 2009 yılında yaptığı ödemeleri 2008 yılına sayacağız. Dolayısıyla onun yeniden yapılandırmasını bozmayacağız. 2009 yılında diğer borçlarını ödemesi halinde kanunen mükellefiyetlerini yerine getirmiş gibi kabul edeceğiz."
Dinçer, "Borcu yoktur" yazısı ile ilgili de bir düzenleme yapacaklarını ifade ederek, 'Borcu yoktur' yazısının hem sürecini kısaltacaklarını hem de borcu varsa bile evraklarını kendilerine vereceklerini söyledi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bakan Dinçer, emekliler arasındaki maaş farkının Anayasa Mahkemesi'ne iletilmesine ilişkin bir soruya karşılık şunları söyledi:
"Konu zaten yargı sürecinde ancak belki açıklığa kavuşturulması gereken konu şu; 2000 yılından sonra yapılan uygulamalarımız kanuna uygun uygulamalar yani kanun 2000 yılından önce başka bir formülle hesaplamayı öngörürken 2000 yılından sonra başka bir hesaplamayı öngörüyor. Biz kurum olarak kanunun ön gördüğü formüllerle hesaplamalarımızı yaptık. Onun dışındaki kararlar yerindelik kararı olacaktır. Bu karar kurumumuzun aleyhine olursa bu ülkeye bir maliyeti olacak. Bunun da farkında olunmak gerekir. Aşağı yukarı bizim tahminlerimize göre böyle bir değişikliğin yapılıyor olması ve geçmişe yönelik bir takım ödemeler söz konusu olursa 8 milyara yakın ek yük getirecek bir taleptir. Yargının vereceği karar bizim uygulayacağımız karar olur."
Bir gazetecinin "Danıştay kararından sonra Tekel işçileriyle ilgili bir çalışma yürütüyor musunuz?" sorusunu da Bakan Ömer Dinçer, "Biz Danıştay kararını inceledik. Bununla ilgili nihai kararın verilmesini bekliyoruz. Şayet bu karar gecikecek olursa, biz onunla ilgili ek bir tedbir düşündük. Belki işçilerimize ek bir süre vererek, yeniden müracaatlarını alacağız. O süreyi kullananlar 4C ile işine başlayacaklar. Kullanmayanlarsa kendi hayatlarına başka türlü devam edebilirler" şeklinde yanıtladı.
Türkiye'de kaçak Ermenilerin çalışmasına yönelik düşünceleri de sorulan Dinçer, kaçak olarak çalıştığını bildikleri insanların zaten çalışmalarına izin vermediklerini belirterek, "Sayın Başbakanımızın söylediği bu sözün, normal şartlarda Türkiye'nin barışı korumak adına bazı fedakarlıklar yaptığını vurgulamak mahiyetinde olduğu kanaatindeyim. Sadece dikkati çekmek üzere ve barışı korumak üzere söylenmiş bir sözdür o" dedi.