Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, “Boğaziçi Köprüsü’nün uzunluğunun iki katı, Eyfel Kulesi’nin 10 katı, Niagara Şelalesi’nin 18 katı olma özelliğini taşıyacak olan 'dünyanın en uzun peyniri'ni üreteceğiz. Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye adayız” dedi
Yatırımda hız kesmiyor
Necmi Erol, “6 milyon TL’lik bir yatırım yaptık. Uşak’taki tesisimizde yapılacak ek yatırımla, metrekaremiz daha da artacak. Bunların yanı sıra Ar-Ge ve iletişim yatırımlarımız da devam ediyor” dedi.
Yeni ürünleri olan Burgu Peynir ile dünyanın en uzun peynirini hazırlayıp, Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeye aday olduklarını söyleyen Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, “Boğaziçi Köprüsü’nün uzunluğunun iki katı, Eyfel Kulesi’nin 10 katı, Niagara Şelalesi’nin 18 katı olma özelliğini taşıyacak olan 'dünyanın en uzun peyniri'ni üreteceğiz” dedi. Erol, “Her yıl bir yenilikle tüketicilerimizin karşına çıktık. Bu kez de 'Burgu Peynir'le peynir severlerin keyfine keyif katmak amacımız. Özellikle az tuzlu olması sebebiyle tüketicilerimizin takdirini kazandık. Burgu ile sağlıklı lezzetlerimize bir yenisini daha eklemiş olduk” diye konuştu. Erol, şöyle devam etti: “Burgu, tasarımı ile Türkiye’de ve dünyada bir ilk. Doğallığıyla damak tadına düşkün yetişkinlerin, besleyici değeri ve eğlenceli formu ile de çocukların neşeyle tüketecekleri özel bir ürün. Peynir, özellikle süt tüketemeyen çocuklar için son derece ideal bir besin.”
Ar-Ge yatırımları devam ediyor
Firmalarının, geleneksel lezzette peyniri, modern teknolojiyle buluştururken, yerel özellikleri koruyarak, büyük işletme peynirciliğinin tekdüzelik riskini aza indirdiğine vurgu yapan Erol, “Diğer büyük süt ürünleri firmalarından farklı olarak, modern teknoloji ile kaliteli ürünler üretirken, tüketicinin lezzet beklentisini unutmadık. Modern hijyenik koşullarda üretilen ürünlerimiz, insanımıza peynirin unutulmaya yüz tutmuş gerçek lezzetiyle sunuyoruz” dedi. Erol, şöyle konuştu: “Hayvanların, Anadolu'nun temiz dağ havası ve bin bir çeşit otuyla yoğunlaştırdığı, doğal aromasıyla zenginleştirdiği süt, tesislerimizde mayalandıktan ve gerekli miktarda tuz ilavesi yapıldıktan sonra, hiçbir katkı maddesi ilave edilmeksizin, olgunlaşması için ısıları sabitlenen özel dinlenme odalarında dinlendiriliyor. Havadan herhangi bir bulaşmayı önlemek adına ortam havası tüm fabrikayı dolaşan havalandırma kanallarıyla saatte sekiz kere tamamen yenileniyor. Yenilenen hava, ayrıca hastanelerde kullanılan ultraviyole dezenfeksiyon lambalarından geçirilerek, her türlü dış etken önceden önleniyor.
Bu sistem, ilk defa firmamızın tesislerinde uygulamaya konuldu ve bu sayede sektördeki diğer firmalara da örnek olduk.”
Tesislerindeki süt alımının, seçilmiş köylerden İtalya'da tasarlanan antibakteriyel paslanmaz tanklarla yapıldığını dile getiren Erol, “250’den fazla ürünümüzün üretildiği tesisimizde, üretimin son safhasında ise, özel hazırlanan bilgisayar programıyla her ürünün dış yüzeyi optik lensler ile ayrı ayrı taranıyor. Doğa dostu bir üreticiyiz. ‘Yeşil üretime’ inanan bir firma olarak, daha yaşanılası bir dünya için tüm sistemi revize ettik. Gerçek tat ve kokusu muhafaza edilen süt, ürünlerimizdeki lezzetin esas sırrıdır. Peynirin hammaddesi olan sütün mucizevi besin değerlerini muhafaza ederek, hep aynı kaliteyi sunmanın ilk ve en önemli şartı olduğunun bilincindeyiz” şeklinde konuştu.
Üretim tesislerinde, verimliliği artırmak, üzerinde çalışılan inovatif ürünleri otomasyon sistemi içinde üretmek ve ambalajlama sistemlerinde iyileşmeler yapmak gibi amaçlarının olduğunu altını çizen Erol, “6 milyon TL’lik bir yatırım yaptık. Uşak’taki tesisimizde yapılacak ek yatırımla, metrekaremiz daha da artacak. Bunların yanı sıra Ar-Ge ve iletişim yatırımlarımız da devam ediyor” dedi.
İhracat hedefleri arasında, kendi markalarıyla Irak’ta pazar lideri olma başarısını, Suudi Arabistan’da da yakalamak olduğunu kaydeden Erol, “Önümüzdeki üç yılda Suudi Arabistan pazarında da lider olmak üzere yoğun çalışmalarımız ve yatırımlarımız devam ediyor” diye konuştu. Erol, şunları söyledi: “FAO verilerine göre, ülkemiz dünyanın en büyük 10’uncu süt üreticisi. 2011 yılında süt üretimimiz 15 milyon tona ulaştı. Bu büyük potansiyeli artık en büyük süt ürünleri ithalatçılarından olan Avrupa ülkelerinde kullanma şansı oluştu. Bu sadece AB ülkelerinin değil, AB kriterlerini esas alan bazı Ortadoğu ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere pek çok ülkenin de kapılarını bizlere açtı.
Türk markalarının girişi ile Avrupa pazarının dinamikleri çok değişecektir. Yakın gelecekte Avrupa’nın et ve süt ihtiyacını karşılar duruma gelmemiz mümkündür. Bu gelişmeler Türkiye’nin ihracat rakamlarını kısa sürede katlayacaktır. Büyümeler, satışlar ve kârlılıklar artacaktır. Tabii ki bu aynı zamanda üreticiler, çiftçiler için de çok olumlu bir gelişme olmuştur.”