Bankacılık sektöründe gelecek yıl Basel III Final düzenlemeleri kapsamında değişiklikler yapılacak! AA muhabirinin 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'ndan derlediği bilgiye göre, finansal sistemde temel değer saklama aracının Türk lirası cinsinden varlıklar olması ve hanehalkı, firma ve bankacılık kesimlerinin varlık ve yükümlülüklerinde Türk lirası cinsinden kalemlerin ağırlıklarının artırılması desteklenecek.

Bu kapsamda, bankacılık sektörünün yükümlülüklerinde Türk lirası mevduatın toplam mevduat içindeki payının artmasını teşvik eden düzenlemelerin uygulanmasına devam edilecek. Buna ek olarak bankacılık sektörünün varlıklarında yabancı para kredilerin ağırlığının artmasını önleyen düzenlemelerin sonuçları izlenecek.
Bankacılık sektöründe Basel III Final düzenlemesine uyum sağlanması amacıyla AB mevzuatı da göz önünde bulundurularak, ilgili mevzuatta gerekli değişiklikler yapılacak ve uygulamaya geçirilecek.
Ayrıca, Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) teknik altyapısı güçlendirilecek ve idari yapısında iyileşme sağlanacak.
2026'da ödemeler alanında verimliliği ve birlikte çalışabilirliği destekleyecek adımlar atılmaya devam edilecek. Sektörde faaliyet gösteren tüm kuruluşların kurumsallık seviyesi ve güvenlik düzeyi artırılacak. Bankalar ile banka dışı ödeme hizmeti sağlayıcıları arasında rekabeti engelleyici uygulamaların oluşmasını engelleyecek tedbirler alınacak.
Finans sektöründe ortak dijital altyapı kullanımı ve çeşitli operasyonların ortaklaştırılması yoluyla maliyetlerin azaltılması sağlanacak, bankaların ve banka dışı finansal kuruluşların ihtiyaç duydukları altyapılara eşit şartlarda ulaşmaları için gerekli önlemler alınacak.
Bu kapsamda, ödeme hizmeti sağlayıcı kuruluşlar ve bilgi sistemlerine ilişkin faaliyetleri ilgili mevzuat çerçevesinde düzenlenen ve denetlenen finansal kuruluşların katılımıyla topluluk bulutu kullanımı yaygınlaştırılacak.
Ağustos 2025 itibarıyla bankacılık sektöründe 38’i mevduat, 20’si kalkınma ve yatırım, 9’u ise katılım bankası olmak üzere toplam 67 banka faaliyet gösterirken söz konusu dönem itibarıyla bankacılık sektörünün toplam aktif büyüklüğü Türk lirası bazında yıllık yüzde 41,1 artarak 41,9 trilyon lira, dolar bazında ise yüzde 16,9 artarak 1 trilyon 22 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Yerli özel sermayeli bankalar sektör aktiflerinin yüzde 28,7’sini, yabancı sermayeli bankalar yüzde 24,6’sını, kamu bankaları ise yüzde 46,8’ini temsil ederken geçen yılın aynı ayına göre özel bankaların payında azalış, kamu bankalarının payında artış görüldü.
Fonksiyonel gruplar bazında mevduat bankalarının payı azalırken katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının payında artış yaşandı. Buna göre, mevduat bankaları sektör aktiflerinin yüzde 85,2’sini, katılım bankaları yüzde 8,6’sını, kalkınma ve yatırım bankaları ise yüzde 6,2’sini temsil ediyor.
Bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi ağustos ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 40,9 artarak 20,6 trilyon lira seviyesinde gerçekleşirken kredilerin türlerine göre dağılımına bakıldığında toplam kredi hacminin yüzde 46’sı kurumsal kredilerden, yüzde 26,2’si KOBİ kredilerinden, yüzde 12,2’si tüketici kredilerinden ve yüzde 15,7’si kredi kartlarından oluştu.
Sürdürülen sıkı parasal duruşun yanı sıra finansal istikrarı destekleyici makro ihtiyati tedbirler çerçevesinde ticari ve tüketici kredilerine yönelik aylık büyüme sınırları uygulanırken bu çerçevede, Ağustos 2025'te geçen yılın aynı dönemine göre ticari kredi artışı yüzde 39,2, tüketici kredi artışı ise yüzde 39,6 seviyesinde gerçekleşti.
Ağustos 2024 ile kıyaslandığında kredilerin takibe dönüşüm oranında (TDO) bir miktar artış gözlenirken, bu gelişmede iktisadi faaliyetteki dengelenmeye bağlı olarak tüketici kredileri ile kredi kartlarının alacak bakiyesindeki yükseliş etkili oldu.
Ağustos 2024’te yüzde 1,7 olan sektör TDO’su Ağustos 2025’te yüzde 2,2’ye yükselirken, söz konusu oran ticari krediler için yüzde 1,7, tüketici kredileri için yüzde 3,7 ve kredi kartları için yüzde 3,5 seviyesinde gerçekleşti.
Temmuz 2025’te kredi kartı ve ihtiyaç kredilerine yönelik yeniden yapılandırma imkanının getirilirken, bu kapsamda ilerleyen dönemde sektör TDO’sunun gerileyeceği değerlendirildi.
Bankaların temel fon kaynağı olan mevduatın toplam kaynaklar içerisindeki payı Ağustos 2025’te geçen yılın aynı dönemine göre bir miktar azalarak yüzde 57,3’e gerilerken bu azalışta hem Türk lirası hem de YP mevduat payındaki düşüş etkili oldu.
İhraç edilen menkul kıymetlerin, kısa vadeli fonların ve diğer kredilerin payında artış yaşanırken mevduat sigorta sistemi kapsamında 38 mevduat ve 9 katılım bankası mevduat sigorta sistemine üye olarak faaliyet gösteriyor.
2025 yılı için gerçek ve tüzel kişilere ait mevduat ve katılım fonlarının 950 bin liraya kadar olan kısmı TMSF güvencesinde olduğu aktarıldı. Ağustos 2025 itibarıyla toplam sigortalı mevduat 6,7 trilyon lira seviyesinde olup toplam mevduatın yüzde 28,1’ini oluşturuyor.
Mevduat sigortacılığının rezervi ise 466 milyar lira seviyesine yükselirken rezervin sigortalı mevduatı karşılama oranı yüzde 6,9 ile uluslararası ölçekte yüksek kabul edilen bir seviyeye ulaştı.
Bankacılık sektörünün uzun vadeli likidite pozisyonuna ilişkin temel göstergelerden biri olan kredi/mevduat oranı, kredilerin mevduat artışından daha güçlü seyretmesinin etkisiyle Ağustos 2025’te tüm sektör için yüzde 86’ya yükseldi.
Kredi/mevduat oranı Türk lirası bazında yüzde 85 ve yabancı parada yüzde 87 seviyesinde olurken bu oran, mevduat toplama yetkisi bulunmayan kalkınma ve yatırım bankaları hariç tutulduğunda yüzde 79,6 olarak gerçekleşti.
Sermaye yeterliliği rasyosu (SYR) Ağustos 2025 itibarıyla yüzde 18,3 ile hedef oran olan yüzde 12’nin üzerinde seyrederken Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) SYR hesaplamasında kullanılan döviz alış kurunun Ocak 2025 itibarıyla Haziran 2024 kuruna güncellemesi sonrası sektör SYR’si bir miktar düşüş gösterdi.
Diğer yandan, sermaye yeterliliğinin hesaplanmasında uzun süredir nakdi ticari kredilere uygulanan yüzde 200 risk ağırlığı uygulamasına Aralık 2024 itibarıyla son verildi.
Kur düzenlemesi sektörün SYR’sini düşürücü yönde etkide bulunurken risk ağırlığı düzenlemesinin destekleyici yönde etkisi oldu.
Ağustos 2025 itibarıyla SYR, mevduat bankaları için yüzde 17,7, katılım bankaları için yüzde 19,7, kalkınma ve yatırım bankaları için yüzde 24,3 seviyesinde bulunurken bankaların sahiplik durumuna göre ise SYR, yerli özel bankalarda yüzde 18,3, yabancı bankalarda yüzde 20,4 ve kamu bankalarında yüzde 17 düzeyinde gerçekleşti.
Okuyucu Yorumları 0 yorum