İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin içinde olmadığı, rıza göstermediği, katkı vermediği hiçbir projenin, bu bölgede hayata geçirilebilmesi mümkün değildir. İnancımıza, ahlakımıza, vicdanımıza uymayan, tarihimizle ve kültürümüzle çelişen hiçbir projenin içinde yer almadık, almayız. Aksi bir durumu medeniyetimize ve ecdadımıza ihanet olarak görürüz." dedi.
Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen ve Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu MÜSİAD Vizyoner’19 Zirvesinde konuşan Erdoğan, Türkiye için çalışan, üreten, ihraç eden, yenilik ve ilerleme peşinde koşan herkesin başının üzerinde yerinin olduğunu söyledi.
Dünyanın 94 ülkesinde ve 224 noktada aktif faaliyet yürüten MÜSİAD'ın bu önemli gücünü ülke ekonomisinin emrine vererek çok önemli bir misyonu yerine getirdiğini anlatan Erdoğan, "Geniş örgütlenme ve faaliyet ağı ile kendi alanında dünyanın sayılı kuruluşları arasında yer alan MÜSİAD camiasını ekonomimize sağladığı katkılar için şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin kendi içinde çok geniş yatırım, yurt dışında da çok geniş ticaret potansiyeli bulunan bir ülke olduğunu anlatarak, "Sizlerin bu potansiyeli harekete geçirmek için yürüttüğü çalışmaları yakından takip ediyorum, yakından biliyorum." dedi.
MÜSİAD Global ve MÜSİAD Yerel çatası altında hayata geçirilen projelerin ülke ekonomisine değer kattığını dile getiren Erdoğan, MÜSİAD'ın bugün artık bir sermaye üssü ve veri merkezi haline dönüştüğünü söyledi.
Erdoğan, küresel ağlarla ülkenin imkanlarını bir araya getirerek sermaye ve kaynak çoğaltan çalışma modellerinin başarılı olacağına inandığını belirterek, "Nitelikli insan ihtiyacı her alanda olduğu gibi iş dünyasında da öne çıkıyor. Hem iş gücü hem iş insanı yetiştirmeyi amaçlayan girişimler özellikle gençlerimizi hayata hazırlama bakımından çok önemlidir. MÜSİAD, bu konularda ve daha pek çok alanda yaptığı çalışmalarla başı başına bir marka haline gelmiştir. Kuruluşundan bugüne bu güzide kuruma emek veren, değer katan, katkıda bulunan herkese bir kez daha şükranlarımı sunuyorum." değerlendirmesini yaptı.
Vizyoner'19 programının daha çok dijital ekonomi, dijital ticaret, geleceğin şehirleri, mili teknoloji hamlesi gibi başlıklar altında şekillendiğini gördüğünü ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye geçmişte dünyadaki yeni yönelimlerin pek çoğunu maalesef kaçırmış bir ülkedir. Dünya sanayileşme sürecindeyken biz vatanımızı ve varlığımızı koruma mücadelesi içindeydik. Teknolojinin gelişmesiyle kitlesel üretim ve ticaret ağları genişlerken biz yeni devletimizi ayakta tutmanın derdindeydik. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra küresel çapta bir dönüşüm yaşanırken, biz kendi içimize kapanmış, darbelerin, cuntaların pençesinde kıvranıyorduk. Rahmetli Menderes ve Özal dönemlerinde yaşanan kıpırdanmalar kayıplarımızı telafi etmeye yetmedi. Bundan 17 yıl önce ülkemizin yönetimini devraldığımızda böyle bir Türkiye fotoğrafıyla karşı karşıyaydık. Milli geliri 3 bin 500 doları ancak bulan, ihracatı 36 milyar dolar olan, eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye her alanda yetersiz bir altyapıyla ağır, yüksek ve aksak yol yürümeye çalışan bir ülkeydik. Demokrasimiz derseniz darbelerin, cuntaların ve en son 28 Şubat'ın ağırlığı altında adeta iki büklüm haldeydi. Karşımızdaki bu manzaranın ağırlığı bizi ürkütmedi. Tam tersine çalışma azmimizi biledi. Hemen kolları sıvadık, cumhuriyet tarihimizin en büyük demokrasi ve ekonomi hamlesini başlattık. Hem makro ekonomide hem alt yapıda hem temel hizmet alanında Türkiye'ye kelimenin tam anlamıyla çağ atlattık. Asırlık ihmalleri kısa sürede telafi etmekle kalmadık, ülkemizi çok daha ileriye taşıdık. Milli iradenin üstünlüğünü tahkim ederek demokrasimizi güçlendirdik. Hak ve özgürlük alanlarını genişlettik. Devletimizle milletimiz arasında geçmişte olmadığı kadar yakın ve güçlü bir bütünleşme sağladık. "
- "Girdiğimiz her yolda tuzaklarla karşılaştık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mücadeleyi öyle dikensiz bir gül bahçesinde vermediklerini belirterek, attıkları her adımda önlerine engeller çıkarıldığını, girdikleri her yolda tuzaklarla karşılaştıklarını aktardı.
Başlattıkları her reformun engellenmeye çalışıldığını vurgulayan Erdoğan, "Vesayet güçlerinin kimi zaman tahammülü zor hale gelen direnişlerini birer birer aşarak ülkemizin önünde yepyeni ufuklar açtık. Yaklaşık 8 yıl önce, 2011 yılında, 2023 hedeflerimizi ilan ettiğimizde pek çokları dudak bükmüştü. Türkiye hızla bu hedefleri gerçekleştirme yoluna girince de ardı ardına saldırılar yaşamaya başladık. Gezi olaylarıyla ilk işareti ortaya çıkıp 17-25 Aralık darbe girişimiyle devam eden hendek hadiseleri ve ardından terör saldırılarıyla tırmanan, 15 Temmuz darbesiyle doğrudan milleti hedef alan, ülkemizi güney sınırlarından kuşatma girişimiyle süren bir süreç yaşadık." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, ekonominin de bu saldırı dalgasından nasibini aldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Ancak ne yaptılarsa Türkiye'yi hedeflerinden koparmayı başaramadılar. Bugün ekonomisini toparlamış, güney sınırlarındaki kuşatmayı kırmış, birlik ve beraberliğini koruyan bir ülke olarak yolumuza devam ediyoruz. işte Gabar'da, Cudi'de, Tendürek'te, Bestler Deresi'nde, güneyde sınır ve sınırın daha da güneyinde terör örgütlerini tümünün inlerine girdik ve girmeye devam ediyoruz. Geleceğimize güvenle bakıyoruz, umutlarımızı tazeliyoruz. Hep birlikte işimize gücümüze sarılıyoruz. İnşallah 2023 hedeflerine ulaşacak, çocuklarımıza 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirebilmeleri için güvenli ve müreffeh bir ülke mirası bırakacağız."
- "Herkesin milletimize yar olmasını beklerdik"
Türkiye'yi ısrarla başka bir fotoğrafın içine yerleştirmek isteyenlere cevabı burada olduğu gibi güçlü vizyonlarıyla vereceklerini belirten Erdoğan, morallerini bozmak isteyenlerin heveslerini her alandaki başarılarıyla kıracaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ülke olarak dünyada ve bölgede süren tarihi bir yeniden yapılanma sürecinin tam merkezinde yer aldıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin içinde olmadığı, rıza göstermediği, katkı vermediği hiçbir projenin, bu bölgede hayata geçirebilmesi mümkün değildir. İnancımıza, ahlakımıza, vicdanımıza uymayan, tarihimizle ve kültürümüzle çelişen hiçbir projenin içinde yer almadık, almayız. Aksi bir durumu medeniyetimize ve ecdadımıza ihanet olarak görürüz. Bu onurlu duruşun bir bedeli var. Son yıllarda başımıza gelen her hadise işte bu bedelin bir parçasıdır. Bizi bu zorlu süreçte düşmanlarımızın attıkları taşlardan ziyade içimizden atılan güller yaralamıştır. Aşık Reyhani ne güzel söylemiş, 'Dağ odur ki üzerinde kar ola, bülbül odur ki ötüşünde zar ola, dost odur ki dar gününde yar ola, geniş günde düşman bile yar olur.' Evet biz de ülkemizin dar günlerinde fikrine, zikrine, siyasetine bakmaksızın herkesin milletimize yar olmasını beklerdik. ama maalesef bu konuda sürekli hayal kırıklığı yaşıyoruz."
(Sürecek)