Cevap çok kısa; Yatırımcı güvenini sarstığımız için!
Bunun nedenini dışarıda, ya da FED faiz artışı riskinde aramayalım. Direk kendimizde arayalım!
FED'in faiz artışını başlatması beklenen süre, öne çekilmedi. Muhtemelen 2015 ortaları civarında başlayacak. Bu nedenle faiz konusunda ekstra korku nedeni ortaya çıkmadı. Bunun yanında Ekim başında Avrupa Merkez Bankası varlık alımlarına başlayacak. Bu kararını uygulamaya almadan, daha evvel bu aylarda başlatacağını ilan ettiği TLTRO uygulamasını başlattı. Nedir bu? Özel sektöre kredi vermeyi teşvik etmek maksatlı, bankalara uzun vadeli yeniden finansman operasyonu. Verilen kredilerin süresi 4 yıl. Bankaların başvurusuna göre veriliyor. Yani talep önce bankalardan geliyor. Dün verilen ilk dilim biraz düşük kaldı ama yine de bankalara 82.6 Milyar Euro kredi verilmiş oldu. Rakamın varlık alımlarıyla birlikte 3 Trilyon Euro'yu bulması bekleniyor.
AB bölgesinde durgunluk hakim olduğu için, bu ortamda bankalardan kredi talebi gelmemesi gayet normal. Önce piyasanın tüketim ve yatırım için talebi artacak ki, bankalar ortaya çıkan para ihtiyacı için kredi arayışına geçsinler. Böyle bir işaret olmadan ECB'den alacakları kredilerin kendileri için ek külfet oluşturmasını istemiyorlar. Bu sonucu beklediği içindir ki, ECB Ekim başında varlık alımlarına başlayacağını ilan etmişti. Dün bankalara verilen krediler talep karşılığında veriliyor. Talep olmazsa rakam dün de görülen gibi düşük kalabiliyor. Ancak varlık alımı denince iş başka. Bu durumda merkez bankaları bankaların ellerinde tuttukları kamu tahvilleri gibi belirli vadelerle bağlanmış olan paraları gösteren tahvilleri bankalardan alıp, karşılığında bankalara nakit veriyorlar. Bu mecburi oluyor. Merkez bankalarının ilan ettiği oranlardaki varlığı bankaların vermesi zorunlu bir operasyon olduğu için, bundan kaçınmaları mümkün değil.
İşte bana göre piyasalardaki likiditeyi asıl arttıracak olan Ekim başında varlık alımlarının karşılığı olacaktır. Şu anda piyasa talebi olmadığı için, ECB'den alacağı krediye piyasa talebi bulunamazsa, bu paralar yeniden ECB'ye park ediliyor. Karşılığında da kesinti yapılıyor. Bu kesintiyi durduk yere bilançolarına yük almamak için bankalar talepte bulunmadılar. Ama Ekim başında ECB mecburi varlık alımı yaptığı zaman, bilançolarında nakit oranları yükselecek. O zaman mecburen, piyasanın paraya talebini artırmak için tüketici ve yatırımcılara cazip teklifler yapmaya başlayacaklardır. Bu da Euro bölgesinde canlanmaya neden olacaktır görüşündeyim.
BIST Neden Ekstra Negatif Ayrışıyor?
Şimdi yeniden başa dönelim. Sorumuzu soralım. Bu ortamda, gelişmiş ülkelerin borsalarında yükselişler yaşandığını görüyoruz. FED faiz riski nedeniyle de, gelişmekte olan ülke borsalarında ise kısmi realizeler var. Ama BIST hepsinden çok daha fazla ayrışıp, ciddi realizeler yaşıyor neden?
Öyle ya, öncesinde AB bölgesinde varlık alımlarının başlaması halinde bunun en çok yarayacağı piyasalardan birisi olarak Türkiye'yi şanslı görmüyor muyduk? Neden şimdi bunun tersi yaşanıyor?
* ISİD riski yeniden sınırlarımıza dayandı. Ama bence bu gerekçe olamaz, çünkü çok yüksek katılımla ISİD'e karşı mücadele kararı alındı. ABD ISİD'i vurmaya başladı.
* 3 Ekim'de Fitch not değerlendirmesi var. Bu bir risktir ama, yukarıdaki gelişmelerin paralelinde, cari açık seviyemizdeki iyileşmeye de bakarak notumuzun düşmemesi gerektiğine inanıyorum. Ama neredeyse devleti temsil eden tüm kanallardan kredi kurumlarına karşı top yekün bir kavga veriyoruz. Kötü not verirseniz paranızı keser, anlaşmalarımızı iptalederiz diyoruz. Bunun bize faydası olacağına, not gününe kadar gerilimi ve riski sıcak tutacak olumsuz etkisi olacağı görüşündeyim. Bunun yerine en kısa zamanda alınacak yapısal ve ekonomik tedbirler anlatılarak, kredi kurumlarının düşüncelerini pozitif baskı altına almak çok daha olumlu bir yaklaşım olurdu.
* Bence negatif ayrışmanın en önemli nedeni, özellikle bir haftadır iyice artan, bankacılık kesimi için ortaya atılan haberler ve negatif açıklamalardır! Cumhurbaşkanımız halen faaliyetini sürdüren bir bankamız için, doğrudan batık banka ifadesi kullanıyor. İlgili banka çok uzun süre doğru dürüst nedenleri açıklanmadan kapalı kaldıktan sonra, açılıp çok ciddi düşüş gösterirken seyrediliyor, ama tam tavanladığı gün yeniden kapatılıyor. Dün asyab tavan olup, ikinci seans da tavan açıp kapatıldıktan sonra, 14:45'te yeniden açılıyor. Tavan durumu değişmeyen bankanın borsa sırası kısa bir süre sonra yeniden kapatılıyor! Böyle bir uygulama, hiçbir gelişmiş ülkede yoktur. Hatta gelişmekte olan ülkelerde bile yoktur!
Asyab eğer sayın cumhurbaşkanımızın dediği gibi batık bir banka ise, ozaman kamu oteritelerinden görevini yerine getirmeyen yetkililer var demektir. Ali Babacan, bu konuda yetkili makamın BDDK olduğunu söylediğini biliyorsunuz. Demek ki BDDK görevini yerine mi getirmiyor? Yok eğer BDDK asyab için el koyma gibi bir gerekçeye neden olacak bir durum görmüyorsa, bu takdirde halka açık olan bir bankanın yatırımcıları hiçe sayılarak nasıl oluyor da, batık açıklamaları yapılabiliyor? Hem de devletin en üst noktasından bu açıklamalar geliyor.
İktidara kutuplaşma uyarısı yapılınca kabul etmiyorlar ama, bu sefer ne oluyor? Karşı tarafı temsil edenler de, siz bizim bankamızın üstüne mi geliyorsunuz diyerek, sistemin birçok bankaları için bence yalan ve asılsız olan manipülatif amaçlı tweetler atarak, piyasaları bozmaya kalkıyorlar. Bu manipülatif haberler gazetelerinde yayınlanabiliyor. Hani finansal kurumlar için yalan haber yaymak yasal olarak suçtu? O zaman bunlar nasıl oluyor? Hatta haberlerin çıkmasından sonra bir kaç gün asıl yetkili ağızlardan yalanlama bile gelmeyince banka hisseleri ciddi düşüşler yaşadılar. BIST üzerinde bankaların etkisi çok yüksek olduğu, hatta BIST bir banka endeksi gibi bile algılandığı için, bankalar böyle düşünce, BIST de düşüyor.
Yani bu ayrışmayı bizzat biz yaratıyoruz. Böyle bir ortamda yatırımcının paniklemesi, güveninin sarsılması normal değil midir? Türkiye'nin artık siyasi gerilimlerden sıyrılıp, durulması gereken dönemlerde, gerilimler yine üst seviyelere taşınıyor. Bakın dünkü TÜSİAD toplantısına mesela! Cumhurbaşkanımız iş adamlarına tokalaşmak için elini uzattığını söyledi, ama öncesinde de ayrı ayrı her birine demediğini bırakmadı. Bu uslüp çok sert. Yetkiler makamlarda olabilir. Ama yetkilerini kullanan makamları eleştirmek bir haktır. Haklı ya da haksız eleştiriler olabilir ama, siz kendinize göre cevabını ve izahını verirsiniz. Ama eleştiren herkesin fırçalanması gelişmiş ülke olmaya aday bir ülke için çok doğal bir durum değildir.
Şimdi biz kendi içimizde bu tabloyu yaratırsak, kendi yatırımcımız bu tablodan korkarsa, yabancı yatırımcının etkilenmemesini bekleyebilir miyiz? Türkiye, artık sakinleşmelidir. Bunu ne kadar çabuk başarırsak, bizim lehimize olacaktır. Ama bunu yaparken, en başta da sermaye piyasasının kuralları korunmalı, yargının kararları kabul edilmelidir.
Şimdi tüm bunlara rağmen, BIST için ben en üstte yazdığım nedenlerle ''Omuz Baş Omuz Mu? Yoksa Ters Omuz Baş Omuz mu?'' beklenti yazımdaki düşüncelerimi koruyorum. Bana göre o yazımda da belirttiğim alıma uygun seviyelerdeyiz. Ama sistemi ve toplumu bu şekilde germeye devam edersek, finasal manipülasyonlara ve suç olan açıklamalara göz yumarsak, bu beklentilerimin gerçekleşmesini beklemek de hayal olur.
Son söz ben yine de tekniklerdeki görüşlerimi savunuyorum. Yani iyimserim! Hepinize streslerimizi atacağımız, güzel bir hafta sonu dilerim.
NOT: Yazı 19/09, 08:58'de borsaanalizci.com'da yayınlanmıştır.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
Twitter;borsaanalizci.com