OVP Açıklandı
Dün Ali Babacan tarafından açıklanan OVP'a göre;
Büyüme beklentisi 2012 için; % 3.2, 2013 için; % 4, 2014 ve 2015 için; % 5
Enflasyon 2012 için;% 7.4, 2013 için; % 5.3, 2014 ve 2015 yılları için de; % 5
Cari Açığın ise; 2012 için % 7.3 seviyesinden orta vadeli programın sonu olan 2015 yılında % 6.5'e düşmesi hedefleniyor.
Bu esnada işsizlik düşerken, ihracatın da devamlı artarak bu yıl için 149,5 Milyar Dolar seviyesinden program sonunda yani 2015'te 187 Milyar Dolar'a ulaşması planlanıyor. Bu programa göre Ağustos ayındaki sanayi üretimi oranlarında gerçekleşen eksi büyüme göz önünde tutulursa, yılın kalan kısmında biraz gaza basılması gerektiğini görüyorum. Ama sonraki yıllar için temkinli duruş elden bırakılmamış.
Aslında dünyanın içinde bulunduğu talep durgunluğu henüz aşılmadığı için bu tahminleri olumlu buluyorum. Ancak dünya tüketim talebi artışı başlarsa, bu verilen tahminlerin hepsi yukarı doğru revize edilir.
Dün beklenti yazımın son kısmında IMF raporu ve OVP nedeniyle pozitif ayrışabileceğimizi yazmıştım. Öyle de oldu. Ama bu ayrışma sadece bankalarla yaşandığı için, hiç bir şey yapamıyoruz. Sadece arada tek tek önerilerimizden gerçekleşmeleri kapattığımı görüyorsunuzdur. Henüz bu ayrışma diğer sektörlere yansımıyor.
Diğer taraftan dış borsalarda düşüşler yaşanıyor. Sınırda yığınak sürüyor. Hatırladığım kadarıyla Suriye'den gelenlerin sayısı 100 bin'i geçerse sınırda bir tampon bölge konuşuluyordu ! NATO dün gerektiğinde Türkiye'yi savunmak için tüm planlarımız hazır diye bir açıklama yaptı. Kısacası Suriye riski oldukça ciddi boyuta gelmiş durumda. Şimdilik Suriye konusunda 14 Ekim tarihindeki Putin ziyareti beklenecektir. Putin'in ziyareti sonrası gelişmeleri takip etmek lazım.
Dolar/TL paritesinin yükselmesi Suriye riskinden kaynaklanıyor. Aynı şekilde petrol fiyatının yükselmesi de. Ayrıca ABD seçimleri de Suriye riski açısından önemli. Çünkü Cumhuriyetçi başkan adayı Mit Romney, seçilmesi halinde Suudi Arabistan ve Türkiye ile birlikte Suriyeli muhaliflere silah yardımı yapacağını söylüyor. Yani Romney seçilirse Suriye konusu daha da ısınacak gibi duruyor.
İşte bunlar olurken, öbür taraftan altın fiyatı da gördüğü seviyeden 30 Dolar düştü. IMF Türkiye için büyüme tahminini artırsa da, dünya için aşağıya çekti. Ama aynı zamanda dünya ekonomilerinin toparlanması için IMF'in de devreye girebileceği yönünde bir açıklama yapıldı.Anlayacağınız tüm dengeler birbirine girmiş durumda. Ancak tüm bunlara rağmen İMKB'de bankalar belirgin bir şekilde alınmaya devam ediliyor. Bu durum sürdüğü müddetçe de endeksin ekstra düşmesine set çekiyor. Peki bu ortamda neden bankalar böyle alınıyor? Not artırımı beklentisinin yanında, daha yakın diğer beklenti olan Ağustos sanayi üretimindeki eksi gerçekleşme nedeniyle TCMB'nın faiz koridorunda indirime devam edeceği düşüncesi diye öngörüyorum. Bu ortamda büyüme düşerken sanayi sektörü hisselerine dokunulmuyor. Hatta onlarda düşüşler görülüyor. Ama olası faiz düşmesi bankaların kârlarını artıracağı için bankalara gelen talebin sürmesine neden oluyor.
Dün dış borsalarda yaşanan düşüşler nedeniyle İMKB de düşüş riski taşıyor. Ancak dediğim sebeplerden bankalar alınmaya devam ettikçe bu düşüş yaşanamıyor. O nedenle ben teknik seviyelere dikkat çekmek istiyorum!
Pozisyonlarınız için 68.500 yukarı kırılırsa alımların hızlanacağını ve bu takdirde hisselerin taşınmasının doğru olacağını, ancak eğer endekste 65.800 aşağı kırılırsa o zaman da satışların ve realize boyutunun artacağını ve en azından verip alttan almak şeklinde düşünmenin doğru olabileceğini söyleyebilirim. Bunun dışında bu arayı mevcut durumu koruyarak ve izleyici olarak geçirmek doğru olacak gözüküyor. Ne zamanki verdiğim seviyeler kırılır, o takdirde gereği olan hamle yapılmalıdır.
Görüyorsunuz ki, kafası karışık olan sadece sizler değilsiniz. Hepimizin durumu aynı. Bu kadar çok bilinmeyeni doğru tahlil etmek o kadar da kolay değil.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu