Christian Fraser
BBC, Paris
Paris'te alışveriş yapmak için gidilecek mağaza çok. Ama alışveriş düşkünlerinin yolunu tuttuğu meşhur bir yer daha var: Le Puces de Saint-Ouen... Başkentin bit pazarı.
Parisliler, burasının dünyanın ilk - ve bir söylentiye göre, en büyük bit pazarı olmasıyla övünür.
Yaklaşık 2500 tezgah açılıyor pazarda. İkinci el ucuz kıyafetlerden tutun, kıymetli antika mobilyalara değin her türlü şeyi bulmak mümkün.
Fakat şu sıralarda bit pazarındaki satıcıların yüzünden düşen bin parça. İşlerin kesat gittiğinden şikayetçiler.
Antika tablolar satan Alec Zimeris, pazarın kapalı bölümünde. Çevresinde tezgahların çoğu kapanmış, üzerlerine kilit vurulmuş.
Zimeris, ''Herkes çok karamsar.'' diyor. ''Tezgah açmak için kira ödemek lazım. Ama birçokları kirayı ödeyemez durumda. Kimileriyse tezgahları krediyle satın almış oluyor ve şimdi ellerinde patlamış durumda. Satmak isteseler de satamazlar.''
Satıcılar, müşteri sayısında gözle görülür bir düşüş olduğunu söylüyor.
Alec Zimmeris, kendi müşterilerinin yüzde 75 oranında azaldığını belirtiyor. Eskiden sıkça uğrayıp ne var ne yok bakınan devamlı müşterilerden birçoğu gelmez olmuş.
Bit pazarındaki kepenk vurmuş tezgahların halini, Fransız ekonomisinin görünümüne benzeten çok.
Oysa Cumhurbaşkanı Hollande, en kötü günlerin artık geride kaldığını ilan ederek, ekonomik canlanmanın yeniden başladığını müjdelemişti.
Hollande, ''Sanayi üretimi yeniden hareketlendi ve son üç ay içerisinde birçok Avrupa ülkesinden daha hızlı ilerliyor.'' dedi.
Sanayi üretiminin ilkbaharda üç aylık süre içinde yükseldiği doğru. Fakat bu canlanmanın sönmesi de bir o kadar hızlı oldu.
Örneğin lokantaları ele alın. Fransız mutfağının şöhreti ve Fransızların dışarıda yiyip içme düşkünlüğüne rağmen, Temmuz ayı verileri lokantalarda işlerin bir yıl öncesine kıyasla yüzde 13 düştüğünü gösteriyor.
Tüketici harcamaları da Haziran ayında, 2012'inin aynı dönemine nazaran yüzde 0.8 gerilemiş durumda.
Hollande, bir ekonomik canlanmadan bahsetse bile, bunun çok kırılgan bir büyüme olduğu aşikar.
Ve ekonomik gidişatın en can alıcı rakamı işsizlik oranları ise, Fransa'nın bu kulvardaki performansı hiç umut vermiyor.
Son iki yıldır hızla yükselerek Haziran ayında yüzde 11'e ulaşan işsizlik, rekor seviyede seyrediyor.
İşverenlere soracak olursanız, sorun sistematik. Fransa'nın çalışma yasalarının değiştirilmesi gerektiğini savunuyorlar. Bir işverenin tabiriyle, ''Fransa'da tam gün çalışacak birisiyle sözleşme imzalamak, hiç tanımadığınız bir insanla evliliğe girmekten daha tehlikeli.''
Şu günlerde istihdam sağlanan kişilerin birçoğu geçici ve esnek sözleşmelerle işe alınıyor. Fakat bunun sonucu, bu kişilerin gene birçoğu bir süre sonra işsizlik maaşına geri dönüyor.
İşverenler, Hollande hükümetini Fransa'yı terkedip vergileri daha düşük ve çalışma yasaları daha esnek olan yerlere taşınmak zorunda kalabilecekleri tehdidiyle uyarıyor.
Fransa'nın işveren örgütü MEDEF, hükümetin ekonominin yeniden rayına oturduğu açıklamasına gayet temkinli yaklaşıyor. MEDEF'in Paris bölgesi başkanı Marie-Christine Oghly, ''Eğer ihracatı artırmak istiyorsak, adam çalıştırmanın maliyetini düşürmemiz gerek.'' diyor.
İş dünyasından vergileri indirip kamu harcamalarını kesmesi yönünde artan baskı altında kalan François Hollande, bunun tam aksini savunan bir gündemle seçimleri kazanmıştı.
Cumhurbaşkanı, işsizliği bu yıl sonundan önce düşüreceği sözünü verdi. Ancak kamuoyu anketleri, bugünlerde seçmenlerin yüzde 82'sinin kendisine inanmadığını ortaya koyuyor.
İster Paris'in lüks caddelerinde, ister meşhur bit pazarı Le Puces de Saint-Ouen'da dolaşın, şu sıralarda Fransa'da her yerde arayıp da bulamayacağınız bir şey varsa, ekonomiye güven.