Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi durumundaki Çin'de ortaya çıkan salgına hafta başındaki petrol şokunun eklenmesiyle küresel piyasalar negatif etkilendi. Tedbir alınmaması halinde küresel piyasalar, hem arz hem de talep tarafında ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilecek. Özellikle tedarik zinciri üzerinden Çin kaynaklı yavaşlamanın dünya geneline yayılma riski bulunuyor. ABD Merkez Bankası (Fed), geçen hafta olağanüstü toplantıyla tedbiren 50 baz puanlık faiz indirimine gitmek zorunda kalmıştı.
Petrol şokunda ise Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyeleri ile diğer petrol üreten ülkeler arasında üretim kısıtlamasına ilişkin anlaşma sağlanamaması Brent petrolün varil fiyatında sert düşüşleri beraberinde getirdi. Brent petrolün varil fiyatı, pazartesi günü yaklaşık yüzde 30 değer kaybıyla 31,1 doları gördü.
Dünyada arz kaynaklı endişeler artarken, virüsün son zamanlarda dünyaya hızla yayılarak özellikle İtalya ve Güney Kore gibi ülkelerde etkili olması aynı zamanda talep bazlı endişelerin de fiyatlanmasına sebep oldu.
Uluslararası birçok kuruluş, küresel büyüme beklentilerini aşağı yönlü revize ederken, artan risk algısı "güvenli liman" olarak görülen varlıklara talebi artırdı.
9 Mart Pazartesi günü ABD ve Avrupa borsaları yüzde 8 civarında değer kaybederken, tahvil getirilerinde tarihi dip seviyeler test edildi. İngiltere'de tarihte ilk kez 2 ve 5 yıllık tahvil getirileri negatif bölgeye geriledi. ABD'de 30 yıllık tahvil faizinin tarihi düşük seviye olan yüzde 0,70'e gerilemesiyle getiri eğrisinin tamamı yüzde 1 seviyesinin altına inmiş oldu.
"Fed'in faiz indirimlerinin cari durumda ekonomiyi canlandırıcı bir etkisi olmayacak"
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan, AA muhabirine koronavirüs salgını ve petrol şokunun finansal piyasalara muhtemel etkilerini değerlendirdi.
ABD tahvil faizlerindeki hareketin bugünlerde her ne kadar abartılı görünse de salgının, nisan-mayıs döneminin ötesine sarkması durumunda konunun farklı bir seviyeye evrilebileceğine dikkati çeken Manukyan, salgının beklenenden daha uzun sürmesi durumunda finansal piyasaları tehdit edebilecek birçok risk faktörünün ortaya çıkabileceğini vurguladı.
Manukyan, "Uzun sürecek bir salgın ile karşı karşıya olmamız, ağır bir deflasyon tehlikesi demektir ki, o zaman getiri eğrisinin bu seviyesi ve yapısı bile fazla iyimser kalabilir." dedi.
Para piyasalarında Fed'in 18 Mart'ta yapacağı faiz toplantısında 75 baz puanlık bir indirime kesin gözüyle bakıldığını ifade eden Manukyan, Fed'in geçen hafta sürpriz bir kararla politika faiz oranını 50 baz puan indirerek yüzde 1-1,25 aralığına çektiğini hatırlattı.
Fed'in faiz indirimlerinin cari durumda ekonomiyi canlandırıcı bir etkisinin olmayacağına işaret eden Manukyan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yatırımcı, yüzde 1,5 faizden yapmadığı yatırımı sıfır faizden de yapmayacaktır. Önemli olan, sadece piyasa faizleri değil, ayrıca yatırımın getirisidir de... Korkan veya işsiz kalan hanehalkının da faiz indirimleri ile yeniden harcamaya geçmesi mümkün değil. Hatta insan temasının azalmasının tercih edildiği bir ortamda tüketici güveninin artmaması bile tercih edilebilir. Faizlerdeki gerileme, korku ve şüphe içinde olan piyasalarda borçların daha uygun fiyatlardan döndürülmesine neden olabilecek. Böylece kredi spread'lerinde artış önlenebilecek. Bankalar, kredi açarken sadece politika faizine değil, riske de bakıyor. Politika faizleri düşerken, piyasa faizleri artabilecek."
"Paritelerdeki hareket geçici"
Şant Manukyan, avro/dolar ve dolar/yen paritelerinin carry tradeler (düşük maliyetli para ile borçlanıp bu tutarı getirisi yüksek paralara yatırmak) için fonlama parası olduğuna dikkati çekti.
Yaşanan sert hareketten dolayı her iki paritede pozisyonların zarara geçtiğinde kapatılarak borç alınan avro ve yen cinsinden kredilerin kapatıldığını belirten Manukyan, her iki kurun da bu nedenle yükseldiğini ancak kalıcı olmasını beklemediğini söyledi.
Manukyan, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) Fed'e oranla daha az faiz indirme imkanına sahip olduğunu vurgulayarak, "ECB'nin bu toplantıda faiz indireceğini düşünüyorum. Aksi durumda daralan ticaret ortamında bu kur seviyeleri ciddi sorunlar yaratacaktır." dedi.
"Son durum 2008 küresel finans krizi ile karıştırılmamalı"
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Manukyan, ABD'deki kaya gazı sektörü bonolarının, yüksek getirili bono piyasasının yüzde 20'sini temsil ettiğini ve düşen petrol fiyatları sebebiyle sektörde yaşanabilecek iflasların önemli etki yaratacağını söyledi.
Bu durumun 2008 küresel finans krizi ile karıştırılmaması gerektiğini vurgulayan Manukyan, şunları kaydetti:
"2008 krizi, mortgage iflaslarından ziyade bu araçların teminat piyasasında da kullanılmasından kaynaklanıyordu. Bu kez benzer büyüklükte bir etki söz konusu olmayacaktır. Yine de yüksek getirili bono piyasasında iflaslar, spread ve faizlerin yükselmesi, dolar talebinin artması gibi çok ciddi sonuçlar doğuracak gibi görünüyor."
Manukyan, altın açısından şu anki durumun pozitif seyrettiğini ancak büyük bir zıplama için de henüz erken olduğunu söyledi.