İSTANBUL (AA) - MURAT BİRİNCİ - Kamu bankaları, kriz dönemlerinde "görev zararları" ile adından söz ettirirken, son 15 yıldaki dönüşümle karlılıkları, düşük faiz oranları, mega projelere sundukları finansman desteği ve ekonomideki etkin rolleri ile konuşuluyor.
2000'li yılların başındaki kriz dönemlerinde görev zararı alacakları, yüksek borçlanma düzeyleri ve sermaye ihtiyaçları konularıyla gündeme gelen kamu bankaları, son 15 yıllık süreçte yenilenen iş modelleri ve finansal yapılanmalarıyla anılır oldu.
Kriz sonrasında kamu bankalarının yapılandırılması ve bankacılık sektörünün yeniden düzenlenmesi için yoğun çalışmalar yapıldı. Özellikle 4603 sayılı kanun, kamu bankalarının rekabete hazırlanmasına imkan sağladı.
Geçmiş yıllarda asli faaliyetlerinden zarar eden kamu bankaları, ağırlıklı Hazine'ye borç verirken, bilançolarının içindeki kredilerin payı yüzde 20'ler seviyesinde idi.
Kamu bankaları, bireysel kredi, esnaf ve sanatkarlara kredi imkanı sunarken, ticari kredilerde ve mega projelere finansmanında çok geri kalmıştı.
Son 15 yılda kamu bankalarının katettiği mesafe, hem bilanço kalemlerinde hem de Türkiye ekonomisinde görüldü.
- Kamu bankalarının büyüklüğü 1,5 trilyon lirayı aştı
Türkiye'de son 15 yılda sağlanan siyasi ve ekonomik istikrar, ekonomik ve mali politikalardaki kararlılık, kamu bankalarına da yansıdı. Ziraat Bankası, Halkbank ve VakıfBank, söz konusu dönemde bilanço dönüşümünü sağlıklı bir şekilde başararak, reel sektörü ve KOBİ'leri daha fazla destekler duruma geldi.
Üç kamu bankasının 2000 yılında 77,1 milyar lira olan aktif büyülüğü, her sene kademeli olarak artış gösterdi. 2004 yılında 100 milyar liranın üzerine çıkan aktif büyüklük, 2019'da 1 trilyon 532 milyar liraya ulaştı. Böylece kamu bankaların aktif büyüklüğü yaklaşık 15 yılda 13 kat arttı.
Bankacılık sektörünün geçen sonu itibarıyla aktif büyüklüğü 4 trilyon 492 milyar lira düzeyinde gerçekleşti.
- Kamu bankaları asli görevine döndü
Kamu bankalarının, 2000 ve öncesi yıllarda menkul kıymetlerin bilançoları içindeki payı yüzde 40'ın üzerinde iken, bankaların asli görevlerine dönmesiyle bu oran yüzde 10'un altına geriledi.
2000 yılında bankacılık sektöründeki menkul kıymetlerin yüzde 70'i kamu bankalarının bilançolarında bulunuyordu. Kamu bankalarının Hazine'ye borç vermek yerine reel sektörü fonlaması ile bu oran 2019'da yüzde 45 seviyesine indi.
Bankacılık sektörünün kredi bakiyesi 2000 yılında 49 milyar lira iken, kamu bankalarının payı ise yüzde 18 düzeyindeydi. 2004 yılına gelindiğinde kamu bankalarının payı yüzde 21'in üzerini gördü. Yıllar itibarıyla bankacılık sektörünün kredi bakiyesinde kamu bankalarının payı kademeli artarak 2018'de yüzde 34,4'e ve 2019'da yüzde 35,5'e ulaştı. 2019'da kamu bankalarının kredi bakiyesi büyüklüğü 922,5 milyar lira oldu.
Son yıllarda KOBİ'lere finansman desteği anlamında önemli kampanyalar yapan kamu bankalarının bu alandaki kredi bakiyesi, 2019 yıl sonunda 250 milyar liraya dayandı.
Kamu bankalarının, sektörün toplam KOBİ kredi bakiyesindeki payı 2000'li yıllarında başında yüzde 20'nin altında iken, 2019'da yüzde 40'ın üzerine çıktı.
Ticari, konut, taşıt, tüketici, ihracat gibi farklı kredi türlerinde kamu bankaları, kullandırılan kredilerin en az 3'te birini verir duruma geldi.
- Özkaynaklar 11 kat arttı
2000-2001 krizlerinde bankacılık sektöründeki olumsuz gelişmeler kamu bankalarını da etkilemişti. 2000 yılında 74 milyon lira dönem zararı yazan kamu bankaları, yeniden yapılanma, reel ekonomiyi destekleme gibi adımlarla faaliyetlerini karlılıkla sürdürdü. 2018 yılında 14,7 milyar lira net kar elde eden kamu bankaları, geçen yıl 11,4 milyar lira kar açıkladı.
Kamu bankalarının 2000 yılından 6 milyar liranın üzerinde olan özkaynak büyüklüğü, 2004 yılında 11 milyar lirayı aştı. Kamu bankalarının özkaynak toplamı yaklaşık 15 yılda 11 katlık artışla 2019'da 136,8 milyar liraya yükseldi.
- Kamu bankalarında rasyolar iyileşti
Kamu bankalarının finansal oyuncu olarak sektörde ağırlığını hissettirmesi, faaliyetlerinden kar elde etmesi ve proaktif davranmasıyla rasyolarda da pozitif gelişmeler yaşandı.
2000'li yıllarda çift haneli olan takipteki alacak rasyosu (NPL), 2000 yılında yüzde 30'un hemen altına bulunurken, bankacılık sektöründe bu oran yüzde 11,5 düzeyindeydi. Kredilerde seçici davranarak, aktif kalitesini koruyan kamu bankalarında takipteki kredi rasyosunda (NPL) iyileşme oldu.
Kamu bankalarının NPL rasyosu 2004'te yüzde 10,7'ye, 2009'da yüzde 4,5'e, 2018'de yüzde 3,04'e kadar geriledi. Geçen yıl kasım ayında bu oran yüzde 4,05 olarak gerçekleşti.
Bankacılık sektörünün NPL rasyosu da aynı dönemlerde azalsa da kamu bankalarında bu oran her zaman daha düşük seviyede gerçekleşti.
Kredilerin mevduata oranı kamu bankalarında 2004 yılında yüzde 28,9 iken, sektörde bu oran yüzde 55'in üzerinde bulunuyordu. Kamu bankalarının kredi kanallarını daha etkin kullanması ve reel sektörü fonlama iştahının artmasıyla kredi/mevduat rasyosu 2019'da yüzde 110,8'e yükseldi. Aynı dönemde sektörün kredi/mevduat oranı yüzde 110 oldu.
Kamu bankalarının yurt içi personel, şube ve ATM sayılarının sektör içindeki payları yüzde 30 civarında yatay seyrediyor.
Geçen yıl sonu itibarıyla kamu bankalarında yurt içinde 3 bin 674 şubede 60 bin 151 personel istihdam edilirken, 15 bin 539 ATM'le hizmet veriliyor.
- Görev zararı tarih oldu
Kamu bankaları kriz yıllarında "görev zararları" nedeniyle adından söz ettiriyordu. Bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması ve asli görevlere dönüşün sağlanmasıyla kamu bankalarının faaliyetlerinden ötürü görev zararları da tarih oldu.
Türkiye'nin tarihi mega projelerine finansman desteği sunarak, önemli görevleri yerine getiren kamu bankaları, son birkaç yılda da özellikle ticari, konut ve taşıt kredi faiz oranlarının düşürülmesinde öncü rol oynadılar. Kamu bankaları, reel sektörün ve vatandaşların düşük oranlarla krediye erişimini sağladı.