Market raflarında yer almak için üreticiden alınan ücretlerin sayısı 100’ü buldu. Bunlar arasında aktivite parası, yıkama ücreti, çalıntı bedeli gibi ilginç komisyonlar da var. Üreticiden 100 kaleme yakın ‘hizmet bedeli’ alınıyor
Peynir, sucuk veya çikolata gibi birçok gıda ürün fiyatlarının market raflarına girdikten sonra neden ikiye katlandığı ortaya çıktı. Ürünün fabrikadan çıkış fiyatı ile market fiyatı arasındaki uçurum, marketlerin aldığı hizmet bedellerinin çokluğundan kaynaklanıyor. Bankalar çeşitli masraf ve komisyon adı altında tüketiciden 60’ı aşkın ücret alırken, marketlerin üreticiden aldığı masraf ve komisyonların sayısı 100’ü buldu. Marketlerin aldığı ücretler arasında raf parasının yanında aktivite parası, yıkama ücreti, kasa önü parası, çalıntı bedeli gibi birbirinden ilginç komisyonlar da var. Hatta bazı marketler çıkardığı tanıtım dergisi ve mağazada yaptığı restorasyonun parasını bile üretici şirketlerden çıkarıyor.
Tüketiciye zam olarak yansıyor
Böyle olunca da maliyeti artan üretici, bunu tüketiciye yansıtıyor. Bir sucuk üreticisinin verdiği bilgiye göre bir markanın market rafına girebilmesi için 100 bin lira ‘giriş ücretini’ gözden çıkarması gerekiyor. Ayrıca her ay markanın büyüklüğüne göre 30 bin liraya ulaşan hizmet bedelleri ödemek zorunda. “Bankalar bile 60 kalemden ücret alıyor” diyen bir başka üretici ise küçük çapta markaların marketlere giremediğini belirterek “Eskiden bilinen bir raf parası vardı. Şimdi yeni şube açılışıydı, lojistik pirimiydi, kasa yıkama bedeliydi, birçok masrafı bize yıkıyorlar. Bu da ürünlerin fiyatının artmasına neden oluyor” diyor.
‘Mal verip borçlu çıktım’
Çikolata sektöründe üretim yapan bir markanın genel müdürü ise şöyle anlatıyor: “Markete 100 bin TL vererek giriyorsunuz, aylık belli bir ücret ödüyorsunuz. Bir süre sonra iyi satmıyor diyerek aktivite bedeli istiyorlar. Sonra farklı masraflar çıkarıyorlar. Zamanla mal verdiğiniz halde borçlu çıkıyorsunuz. Anlaşma maddesinde olduğu için hak da arayamıyorsunuz. Borç birikince marketteki ürünleri de bırakıp üzerine para veriyorsunuz ancak yine de borcunuz kapanmıyor.”
Yıl dönümü partisi için para istiyorlar
-Ürün listeleme bedeli: Markette yer alabilmek için giriş ücreti.
-Yeni ürün açılış bedeli: Her yeni ürün için alınan ücret.
-Yeni şube açılış bedeli: Şube açılışında ürün başına alınan ücret
-Mağaza yenileme bedeli: Marketteki tadilat için alınan ücret.
-Teşhir bedeli: Ürünlerin sepette sergilenmesi için alınan ücret.
-Kasa önü bedeli: Kasa önüne konulan ürün için alınan ücret.
-Lojistik primi: Ürünlerin şubelere dağıtılması için alınıyor.
-Çalıntı bedeli: Her çalınan ürün için talep edilen ücret.
-Dergi bedeli: Tanıtım kataloğunun basılması için alınıyor.
-Ciro primi: Her ay iskonto alınır
-Aktivite primi: Markette yapılan her aktivite için alınıyor.
-Büyüme primi: Market yaptığı büyüme kadar pirim alıyor.
-b2b primi: Müşteriyle paylaşılan bilgi maliyeti için alınıyor.
-Enerji primi: Dolaplarda kullanılan enerji maliyeti için alınıyor.
-Yıldönümü primi: Kuruluş yıl dönümünde aktivite için alınıyor.
-Hamaliye bedeli: Ürünlerin taşınması için alınan ücret.
-Kategori destek primi: Her bölümün kâr oranında alınıyor.
-Crm primi: Müşteri ilişkileri için üreticiden istenilen ücret.
-İadesizlik primi: İade vermeme karşılığında istenilen ücret.
-Kasa yıkama parası: Özellikle gıda üreticilerinden alınıyor.
-Önlük parası: Çalışan önlükleri için alınan ücret.
Bazı büyük markalar küçükleri engelliyor
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, üreticilerden alınan bedellerin arttığına dikkat çekerek “Bunlar bankalara geçmiş durumda. ‘hizmet bedeli’ adı altında konser parası bile isteniyor. Bazı büyük üreticiler kendilerinden küçük olan rakiplerinin raflarda yer almasını istemediklerinden dolayı çeşitli engellemeler yapıyor” diye konuştu. (STAR)