Çünkü, özellikle gelişmiş yabancı borsalarda yıl sonu rekorları kırılıyor. Böylece 2008'den bu yana krizde olduğunu söylediğimiz dünya, 2013'te bütçe krizi, borçlanma krizi yaşıyor dediğimiz ABD, 2013'te bir türlü aralarında uzlaşamıyorlar denen AB borsaları yılı rekorlarla kapatıyorlar. Biz ise maalesef bu yükselişleri sadece buruk bir şekilde seyrediyoruz. Hatta belki de birçoğunuz, içerideki kayıplar ve gündem yüzünden yabancı borsaların yükselişlerini bile fark etmiyor olabilirsiniz.
Yaşadıklarımız ekonomik içeriklerle olsa tahminlerde bulunup, ne olacağı konusunda düşüncelerimizi sıralayalım, ama içine sokulduğumuz gündeme bir bakar mısınız. Gündemin taraflarına ve kamudaki yapılanma içindeki söylenen yerlerine bakar mısınız. FED'in olası kararlarını çok öncesinden yorumlamaya başlamıştık. O olursa bu olur, bu olursa şu olur diye bir çok olası FED kararının olası bir çok yansımasını yazmıştık. Peki şimdi ne yazabiliriz? 17 Aralık'ta ortaya çıkan gündem misali çıkabilecek ani bir gündem tüm yazdıklarımızı boş çıkartır. Böyle riskler var mıdır? Evet bence en azından yerel seçimlere kadar vardır. O yüzden bugünleri biraz daha sessiz geçirebilirim.
Ancak şu kadarını söyleyebilirim ki, 2014'e girmek üzere olan dünyanın gelişmiş ülkelerinin gündemlerine ve bir de bizim halâ yaşadığımız sorunlara bakınca, ülkem adına çok üzülüyorum.
2014 için çok umutluydum. Yurt dışında gelişmekte olan ülkelerden uzak durulmalı raporlarına hiç itibar etmiyordum. Ciddiye bile almıyordum. Uzun yılları bulabilecek bir dünya ekonomik büyüme trendi beklediğim için, bizim gibi ülkelerin bu gelişmeden muhakkak pozitif etkilenmesini bekliyordum. Dünyanın ve Avrupa ülkelerinin genelinin bu büyüme trendlerinde % 2 ile % 4'lük maksimum büyümeleri ancak yakalamalarının mümkün olacağı bu süreçte, Türkiye'nin büyüme oranlarının çok daha yüksek olacağını düşündüğüm için, uzak durmalı diyen yabancı raporlarının nasıl kayıtsız kalabileceklerini düşünüp, kendileri ile çelişki içindeler diye öngörüyordum.
Peki bu görüşlerim toptan mı değişti? Hayır o kadar da değil. Ama şu yaşananlara bir bakar mısınız. Kurlar daha da çıkarsa, her şeye toptan zamlar gelmeye başlar. Ne enflasyon, ne faiz hedefi kalır. Bir çok bilanço, enerji maliyet artışları, döviz cinsi borçların yeniden değerlenmesi, bankaların sendikasyon kredilerinin yeniden değerlenmesinde ortaya çıkacak maliyet artışları nedeniyle bozulabilir. İhracat şirketleri bile kur artışı avantajını, yaşanacak enerji maliyet artışları yüzünden tam olarak yaşayamayabilirler. En azından kısa dönem için bu sıkıntılar söz konusu olabilir.
Ama bu anlattıklarımdan BIST'in hemen eksiye, hep eksiye gidecek bir beklentim olduğu sonucunu çıkartmayın. Ben dışarıdaki bu yükselişleri bile kaçırmış olmamızın büyük bir kayıp olduğu düşüncesi ile böyle konuşuyorum. Yaşanabilecek benzer ani gündemler olabilir mi korkusu ile yerel seçimlere kadar rahat bir borsa piyasası göremeyebiliriz korkusundan bunları yazıyorum.
Neyse, ne diyelim ''her şey olacağına varır'. Yaşayıp göreceğiz.
TCMB Başkanı Ne Dedi?
Bende inandırıcılığı kalmadığı için çok önemsemiyorum. Yıl sonuna kadar günlük minimum 450 Milyon $, Ocak ayı içinde de minimum 3 Milyar $ piyasaya döviz vereceğim diyor. Bu bir çare midir? Bence hayır. Çare maalesef enflasyonun altında kalan faizdedir! Yıllardır yüksek faiz, düşük kur politikasını eleştiren biri olarak, yapılan hatalar sonrası ben bile geçici bir dönem için faizlerin artması gerektiği görüşündeyim.
Bu arada boş verin siz BIST kayıplarını, aslında her şeyin başı sağlıktır! Sağlığınız yerinde olsun yerterki, gerisi düzelir. BIST için ne olursa olsun, siyaset için ne olursa olsun, uzun vadeli Türkiye beklentilerimde daha çok yüksek BIST seviyeleri göreceğiz. Ne yapalım biraz daha bekleriz değil mi?
Benim gibi pozitif bakmayı seven birine böyle karamsarlık yakışmadığı için, yazımın sonunu yine pozitif bağlayayım dedim:) Böyle daha iyi olmadı mı?
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
Twitter;borsaanalizci.com