30 yaşındaki Pelin Aksoy Kapıkıran, yakın dönemde Ankara Anlaşması ile İngiltere'de çalışma ve oturum hakkı elde eden binlerce Türk vatandaşından biri.
25 Temmuz 2017'den bu yana kendisiyle aynı yaştaki eşi ile Londra'da, Türkiye kökenlilerin yoğun olarak bulunduğu Enfield bölgesinde yaşıyor.
Ofis olarak da kullandığı evinde kurduğu stüdyoda müşterilerine farklı dillerde ses kayıt hizmeti sunuyor.
En yalın anlatımı ile "Şirketimize hoşgeldiniz. Muhasebe için 1'i tuşlayınız" gibi açılış mesajlarının farklı dillerde kayıt alındığı bir stüdyo burası.
Ulusal İstatistik Kurumu verilerine göre, Londra'da 100'den farklı dil konuşuluyor. Bu kozmopolit yapı, Kapıkıran çiftinin bu şehri tercih etmesinde önemli bir faktör.
Boğaziçi Üniversitesi mezunu 30 yaşındaki dil uzmanı, eşi ile İstanbul'dan ayrılışlarının sebebi için ise "kendisinde ve çevresinde hissettiği gerginliği" tarif ediyor.
"Konsantrasyonunun azalması, birçok şeyinin kısıtlanması...Gitmek lazım diye ara ara konuşuyorduk" diyor.
Pelin Kapıkıran ve eşinin İngiltere'ye yerleşmesinden bir yıl önce Türkiye'de bir darbe girişimi yaşandı.
İngiltere İçişleri Bakanlığı verileri özellikle 15 Temmuz 2016 tarihi ve sonrasında Ankara Anlaşması'na yapılan başvurularda dikkat çekici bir artış olduğunu gösteriyor.
Bireysel başvuruların verilendirildiği bu rakamlar içinde, Türkiye'den yapılan başvurular ve varsa diğer aile üyelerine ilişkin rakamlar yer almıyor.
Ankara Anlaşması (ECAA Agreement), Avrupa Birliği ile işbirliği anlaşması imzalamış olan ülkelerin vatandaşlarına, İngiltere tarafından verilen bir iş kurma izni vizesi.
Romanya ve Bulgaristan'ın da aralarında olduğu bazı diğer ülkelerin Avrupa Birliği'ne katılması sonrası bu vize türünden yararlanan yalnızca Türk vatandaşları kaldı.
Bu ücretsiz vizeye, İngiltere'de kendi işini kurmak isteyen ve işe yeterli sermayesi bulunan tüm Türk vatandaşları başvurabiliyor. Uygun belgeleri sunan kişilere, önce bir yıl daha sonra 4 yıla kadar oturum izni veriliyor, 4. yılda da süresiz oturum iznine başvurma hakkı tanınıyordu.
2018 yılının Mart ayında süresiz oturum başvurusunun kriterleri değiştirildi.
15 Haziran tarihinde detayları açıklanan 'yeni kategori' ile;
Bu yeni durumunun etkilediği, kriterler değiştirilmeden önce başvuru yapan kişi sayısının, 12 binin üzerinde olduğu ifade ediliyor. Onlardan biri olan 28 yaşındaki Leni Candan, yeni kriterlerin mahkeme sürecine taşınması için bir kampanya başlatmış durumda.
Dava masrafları için 100 bin sterlin toplanmaya çalışılan bu hukuk mücadelesinin karşı tarafı İngiltere İçişleri Bakanlığı olacak.
Sosyal medya uzmanı olan Candan, kurduğu Facebook grubundaki birçok insanın karşı karşıya kaldıkları bu ikilemi dile getirdiğine şahit olduğunu anlatıyor:
"Türkiye'deki bir takım mücadelelerden yorulduğumuz için, daha iyi bir hayat kurmak için buraya geldik. Ancak burada yine kendimizi bir mücadele içinde bulduk. Şu anda devletle mücadele ediyoruz burada."
ILR (Süresiz Oturma) Dayanışma Ağı isimli Facebook hesabında bir araya gelenlerin iddiası, kazanılmış haklarının geri alındığı yönünde.
Buna dayanak olarak ise süreç içinde İçişleri Bakanlığı ile yapılan resmi yazışmaları gösteriyorlar. İlk başvuruları esnasında yürürlükte olan maddelerin değiştirildiği savunmasıyla yargı sürecine hazırlanıyorlar.
Davalarını da bu iddia üzerinden "meşru beklenti" kavramı temeline oturtuyorlar.
Ankara Anlaşması'nın süresiz oturum kriterlerinin değişmesine neden olan mahkeme kararında, Türkiye'nin öngörüldüğü gibi Avrupa Birliği'ne üye olamamasının yanında, işkence, ifade özgürlüğü, kadın ve azınlık hakları ile ilgili konularda endişeler bulunduğuna atıf yapılıyor.
Kararda aynı zamanda, İngiltere'de değiştirilen göçmelik kriterlerine de atıflar yer alıyor ve bunların 1973 yılında yürürlüğe giren Ankara Anlaşması özelinde güncellenmemiş olduğuna gönderme yapılıyor.
Göçmenlik danışmanlığı yapan Nüsra Şahin ise İngiliz İçişleri Bakanlığı'nın Türk vatandaşlarını cezalandırma amacı taşımadığı görüşünde.
Şahin, Brexit süreci (İngiltere'nin Mart 2019 tarihinde Avrupa Birliği'nden ayrılması müzakereleri) devam ederken bu konunun "meşru beklenti" kavramı ile dahi olsa mahkemeye taşınması ile ilgili endişelerini dile getiriyor.
Açılacak bu son davanın, bir olumsuz süreci daha tetikleyebileceği düşüncesini dile getiren Nüsra Şahin, İngiltere'nin, 1973 kanunlarını 2018 yılına uyarladığını söylüyor.
Ankara Anlaşması dosyalarını hazırlayan danışmanlık veya avukatlık firmaları son yıllarda artan başvuru sayılarıyla önemli gelirler elde ediyor.
Yüksek talep nedeniyle dosya hazırlama maliyeti 2 bin sterline kadar çıkabiliyor.
Kurduğu temizlik şirketi ile Londra'nın güney batısındaki Putney bölgesinde apartmanlara temizlik hizmeti veren 38 yaşındaki Ulaş Aktaş da 2015 yılından bu yana eşi ile birlikte İngiltere'de.
Özellikle son birkaç yılda Ankara Anlaşması vizesi ile İngiltere'ye gelen Türk vatandaşlarının bir bölümü, Türkiye'deki politik atmosferden uzaklaşma motivasyonu ile hareket ettiklerini saklamıyor.
"Türkiye'de yaşayan halkın kendisini geliştirmesi lazım. Devletin, 'arabayı şuraya koyma' dememesi lazım. O'nu senin kendin bilmen lazım."
Bu sözler, Ulaş Aktaş'ın da benzer motivasyonlarla İngiltere'ye göç edenlerden olduğuna yönelik bir izlenim verebilir ama Aktaş, hemen devamında muhalefetin görüşlerini tasvip etmediğini söylüyor.
Türkiye'nin 10 - 20 yıl önceye kıyasla çok değiştiğini söylerken devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kast ederek, "Daha iyisi olması lazım. Ama bu bir kişi ile olacak iş değil." diyor.
Neden buraya geldiği sorusuna ise, "daha hızlı koşmak için" yanıtını veriyor. Aktaş, İngiliz Sterlini'nin Türk Lirası karşısında değerli oluşunu kastediyor.
Ne zaman dönecekleri sorulduğunda ise yeni doğan oğlu kucağında iken cevaplıyor:
"Döneceğiz ama ne zaman belli değil."
Ankara Anlaşması'na yapılan başvurların artışında Brexit sonrasına ilişkin belirsizlik de rol oynuyor.
İngiltere hükümeti, Brexit müzakereleri kapsamında ülkenin 29 Mart 2019 tarihinde Avrupa Birliği'nde ayrılacağını açıkladı. Bu tarihten sonra Ankara Anlaşması'nın yürürlükte kalmaya devam edip etmeyeceği merak ediliyor.
BBC Türkçe'nin konu ile ilgili sorularını yanıtlayan bir İçişleri Bakanlığı sözcüsü, açıklanan yeni kategorinin Brexit sonrasını da kapsayıp kapsamayacağına ilişkin olarak şunları söyledi:
"Avrupa Birliği'nden ayrıldıktan sonra da İngiltere, her zaman olduğu gibi açık bir ülke olmaya devam edecek. İngiltere'ye kimin girdiğini kontrol eden fakat aynı zamanda da ülkeye çalışarak katkı yapacak nitelikteki parlak beyinleri sıcak şekilde karşılayacak bir göçmenlik sistemi yürürlükte olacak."
Birçok faktörün temel alınacağı gelecekteki göçmenlik sistemi için faklı seçenekleri değerlendiriyoruz. Hükümet, tavsiye almak için Göç Danışma Komitesi'ne başvurdu. Biz de geniş bir yelpazedeki paydaşlarla temas halinde olmayı sürdürüyoruz."
İçişleri Bakanlığı sözcüsü yeni kategorinin nasıl devreye girdiğini de BBC Türkçe'ye aşama aşama anlattı:
Biz, vize sisteminin oluşturduğu maddi yükün tamamının vizeyi kullananlar tarafından karşılanmasıyla vergi verenler üzerindeki yükü azaltmayı istiyoruz. Ücret seviyeleri devamlı değerlendirmeye tabi tutulur ve bu ücretler belirlenirken, başvuruyu işleme koyma maliyetinden, göçmelik sisteminin daha geniş anlamdaki masraflarına kadar birçok faktör göz önüne alınır.