Japonya’da ücret artışları son dönemde ülke ekonomisinin gündeminin merkezine yerleşti. Enflasyonist baskılarla mücadeleye devam edilirken reel ücretlerdeki artış 9 aydır negatif seyrediyor.
Ücret artışlarının enflasyondan arındırılmış halini gösteren reel ücretler, hızlanan fiyat artışlarının gerisinde kalırken bu durum hanehalkının alım gücünü zayıflatıyor. Ülkede enflasyonun yeniden ivme kazanması, maaş artışlarının yetersiz kalmasına yol açarak iç talebin ana taşıyıcısı konumundaki hanehalkı bütçesi üzerinde baskı oluşturdu.
Ülkede bir taraftan enflasyonist baskılar devam ederken diğer taraftan reel ücretlerdeki düşüş iç talebi baskılıyor. Söz konusu gelişmelerin Japonya Merkez Bankasını (BoJ) enflasyon-resesyon ikilemine sürüklemesinden endişe ediliyor.
Asya Piyasaları Analisti Sadi Kaymaz, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "Ücret cephesi Japonya para politikasında en belirleyici faktör haline gelmiş durumda. Faiz artırımlarının zamanlaması da büyük ölçüde bu cephede yaşanacak gelişmelere bağlı olacak." dedi.
Japonya'da nominal ücret görüşmelerinden zaman zaman yüzde 5'i aşan ücret zamları çıktığını belirten Kaymaz, söz konusu artışların 1980'lerden sonra çoğunlukla yavaşlayan ücretler dikkate alındığında çarpıcı görülebileceğini kaydetti.
Kaymaz, konuyu makro çerçevede ele almak gerekirse ortalama nominal ücretlerdeki artışın yüzde 1,9'a tırmandığını ancak Tüketici Fiyat Endeksi'nin (TÜFE) yüzde 3'ü aştığı hesaba katıldığında, reel ücretlerin negatif tarafta kaldığını belirtti.
- "Reel ücretler yüzde 1,4 geriledi"
Bugün yayımlanan verilerde reel ücretlerin eylülde yıllık bazda yüzde 1,4 azaldığını vurgulayan Kaymaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Enflasyon eylül ayında yüzde 3,4'e kadar tırmanmıştı. Bu bağlamda reel ücretlerde düşüş serisi de 9 aya uzadı. Reel ücretlerdeki negatif seyrin hanehalkının alım gücünü azalttığına özellikle dikkati çekmek isterim. Pirinç fiyatlarının neredeyse katlandığı, gıda fiyatlarının yüzde 7-8 artış kaydettiği bir dönemde harcanabilir gelir azalıyor. Japonya gibi gelişmiş ve zengin bir ekonomide geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı kamuoyu gündeminin başında yer alıyor. Tüketim ve talep üzerinde de genel manada baskı oluşuyor."
- "BoJ üyeleri enflasyonu kalıcı kılmayı, yüzde 2 düzeyinde sürdürülebilir hale getirmeyi hedefliyor"
Sadi Kaymaz, Japonya'nın 1990'ların başında patlayan varlık balonları sonrasında deflasyona sürüklendiğini ve buradan kurtulmaya çalıştığını söyleyerek, özellikle son 10 yılda ülkenin parasal ve mali genişlemeyle enflasyon yaratmaya gayret ettiğini kaydetti.
Japonya'nın mevcut dönemde hedeflediği enflasyonu büyük ölçüde yakaladığını bildiren Kaymaz, "Fakat BoJ üyeleri enflasyonu kalıcı kılmayı, yüzde 2 düzeyinde sürdürülebilir hale getirmeyi hedefliyor. Bu nedenle beklentilere önem veriyor ve reel ücret artışlarını enflasyonun ana payandası görüyor. O çerçevede ana payandayı güçlü tutmak amacı taşıyor." dedi.
Kaymaz, Japonya'nın göreve yeni gelen başbakanı Sanae Takaichi'nin de bu çerçevede Japonya'da 2022'de suikast sonucu hayatını kaybeden eski Başbakan Abe Şinzo'nun geleneğinden geldiğini belirtmekte fayda gördüğünü dile getirdi.
Takaichi'nin geçmiş konuşmalarında ücret artışlarıyla desteklenen sürdürülebilir enflasyon kavramına özellikle dikkati çektiğini belirten Kaymaz, yeni Başbakanın mali genişleme yoluyla büyümeyi canlandırmayı savunduğunu aktardı.
Kaymaz, bahsedilen gelişmelere yönelik BoJ'un tutumuna ilişkin de değerlendirmede bulundu.
BoJ'un ücret dinamiklerini yakından izlediğini ve büyük önem atfettiğini ifade eden Kaymaz, "Daha yerinde bir ifadeyle, para politikasının temel belirleyicileri arasında görüyor. Kalıcı enflasyon için bir nevi ücret-fiyat sarmalı yaratmaya çalışıyor. Raporlarında bunu sık sık vurguluyor." diye konuştu.
BoJ'un 30 Ekim'deki son toplantısında politika faizini değiştirmediğini ancak karar metninde ve sonraki açıklamalarda "ücret ve fiyat gelişmelerini biraz daha yakından incelemek için zamana ihtiyaç duyduklarını" belirttiğine atıfta bulunan Kaymaz, BoJ yetkililerinin tarife gerilimi ve jeopolitik risklere de bu bakımdan önem verdiğini söyledi.
Kaymaz, "BoJ neticede halkın alım gücündeki düşmenin enflasyon cephesinde kazanımları eninde sonunda tehlikeye atacağından endişe ediyor. Bu yüzden açıklamalarda ve raporlarda 'ücret-fiyat hareketlerinin uyum içinde kademeli şekilde yükseldiğinden emin olmak istiyoruz' ifadesini sık sık görüyoruz." dedi.
- "Ücret cephesi Japonya para politikasında en belirleyici faktör haline gelmiş durumda"
Asya Piyasaları Analisti Kaymaz , BoJ Başkanı Kazuo Ueda'nın, göreve geldiği 2023 yılından bu yana ücret artışları konusunu para politikası tartışmalarının merkezine koyduğunu belirtti.
Ueda'nın son aylarda yaptığı açıklamalarda, ücretlerdeki eğilimin kalıcılığını doğrulamadan para politikasında acele bir sıkılaşmaya gitmeyeceklerini net bir dille ifade ettiğine dikkati çeken Kaymaz, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Ueda, geçen hafta düzenlediği son basın toplantısında da ücret ve fiyatların birlikte kademeli olarak yükselmeye devam edip etmediğini teyit etmek istediklerini bir kez daha vurguladı. Özellikle 2026 yılı için ücret trendinin faiz artış zamanlamasında en kritik faktör olacağını kaydetti. Ueda’nın sıkça altını çizdiği bir diğer nokta, yüksek enflasyon karşısında hanehalkının zorlandığı. Temel gıda fiyatlarındaki hızlı artışların tüketicilerin alım gücünü ve güvenini sarstığını ancak ücretlerin de kademeli de olsa yükseldiğini söylüyor. Ueda, 'Ücretler ılımlı şekilde artsa da yüksek fiyatlar özellikle gıda alanında hanelere yük bindiriyor' derken, tüketici harcamalarının şu ana dek dirençli kaldığını fakat geleceğinin büyük ölçüde gelecek yılki ücret artışlarına bağlı olacağını dile getirdi. Ücret cephesi Japonya para politikasında en belirleyici faktör haline gelmiş durumda. Faiz artırımlarının zamanlaması da büyük ölçüde bu cephede yaşanacak gelişmelere bağlı."
Okuyucu Yorumları 0 yorum