Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor? Avrupa'da Almanya'nın seçim sonuçları takip edilirken Türkiye'de ise TÜİK tarafından açıklanan veriler takip ediliyor. Peki, küresel ölçekte neler oluyor? Fintables, ekonomi dünyası için öne çıkan başlıkları derledi...
☑ Almanya’da seçim sonuçları Avrupa siyasetinde dengeleri değiştirirken, ABD’nin ticaret politikaları ve Ukrayna’daki savaşın geleceği masada. Türkiye ise Avrupa Birliği ile ilişkilerde yeni bir dönemin kapısını aralıyor.
☑ Şubat ayında imalat sanayinde görünüm büyük ölçüde sabit kalırken, kapasite kullanım oranı (KKO) uzun vadeli ortalamaların altında kalmaya devam etti. Taşıt, tekstil ve elektronik sektörlerinde zayıflık dikkat çekerken, plastik-kauçuk ve metal işleme gibi bazı sektörlerde sınırlı da olsa toparlanma gözlendi.
☑ 2024’ü enflasyon muhasebesinin etkileriyle geçiren Teknosa, operasyonel anlamda güçlü bir performans sergilese de net kârlılığını koruyamadı. Brüt kâr marjındaki iyileşme ve stok yönetimindeki başarılar finansalları desteklerken, artış gösteren kredi kartı komisyon giderleri ve yüksek faiz ortamı şirketin bilançosunda baskı yaratmaya devam etti.
☑ Boşanmalar rekor kırarken evlilikler yerinde sayıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, boşanma sayısı 187 bin 343 olarak kaydedildi ve binde 2,19 ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek kaba boşanma hızına ulaşıldı. Boşanmalardaki bu artış devam ederken, evlenme oranlarında belirgin bir değişim yaşanmadı.
1️⃣ Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası şubat ayına ilişkin sektörel enflasyon beklentilerini açıklayacak.
2️⃣ Aselsan, yıllık finansal sonuçlarını duyuracak.
3️⃣ Almanya’da çeyreklik Gayri Safi Yurtiçi Hasıla verileri açıklanacak. Beklenti 0,2’lik daralma.
İmalat sanayi şubat ayında ocaktaki görünümünü büyük ölçüde korurken, üretim ve talep göstergelerinde kısmi bir toparlanma sinyali verdi. Mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı (KKO) %74,9’a yükselse de uzun vadeli ortalamaların altında kalmaya devam etti. Orta ve büyük ölçekli işletmelerde kapasite kullanımı artarken, küçük ölçekli firmalarda gerileme görüldü. Özellikle taşıt sektöründe KKO’da belirgin bir düşüş yaşanırken, giyim ve tekstilde de zayıflık devam etti. Ara malı üretiminde plastik-kauçuk ve metal işleme gibi alanlarda kapasite kullanımı sınırlı bir artış gösterirken, elektrikli teçhizat ve bilgisayar-elektronik üretiminde düşüş dikkat çekti. Firmaların gelecek 12 ay için ÜFE enflasyon beklentisi %36,9 seviyesine gerileyerek Aralık 2021’den bu yana en düşük seviyesine indi, bu da maliyet tarafında baskının bir miktar azaldığını gösteriyor.
İmalat sanayi dışındaki sektörlerde ise daha karışık bir tablo hâkim. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) şubatta 102,8 seviyesine yükselse de tarihsel ortalamasının altında kaldı. Gelecek üç aya dair üretim beklentisinde sert bir düşüş görülürken, iç siparişlerde artış yaşandı. Sektörel güven endekslerine bakıldığında, perakende sektöründe güven artarken hizmet ve inşaat sektörlerinde gerileme görüldü. Özellikle hizmet sektöründe son üç ay ve önümüzdeki döneme ilişkin talep görünümündeki bozulma belirginleşti. İnşaat sektöründe mevcut iş hacmi dışında tüm göstergeler düşüş kaydederken, perakende ticarette gelecek üç aya dair iş hacmi beklentisinin iyileşmesi, güven endeksini yukarı çekti. Genel olarak, tüm sektörlerde güven endeksleri tarihsel ortalamalarının altında seyretmeye devam ediyor.
Avrupa’da siyasi dengeler hızla değişirken, Almanya’daki seçimler, ABD ile ilişkiler ve Ukrayna’daki savaşın seyrine dair kritik gelişmeler dikkat çekiyor. Almanya’da gerçekleşen federal seçimlerde sağın yükselişi öne çıkarken, Friedrich Merz liderliğindeki Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) %28,5 oy alarak birinci parti oldu. Ancak AfD’nin oylarını iki katına çıkararak %21 seviyesine ulaşması ve aşırı solun genç seçmenler arasında yükselişi, Almanya siyasetinde daha parçalı ve kutuplaşmış bir tablo ortaya koydu. Koalisyon görüşmelerinin zorlu geçmesi beklenirken, Merz’in en olası senaryosu SPD ile iki partili bir hükümet kurmak. Ancak, güçlü bir aşırı sağ ve sol muhalefet, savunma harcamaları ve ekonomik reformlar gibi konularda hükümetin elini zayıflatabilir. Merz, seçim sonrası yaptığı açıklamada Almanya’nın Avrupa’da daha güçlü bir rol üstlenmesi gerektiğini ve ABD’ye bağımlılığı azaltarak kendi güvenlik stratejisini oluşturması gerektiğini vurguladı.
Öte yandan, ABD ve Avrupa arasındaki Ukrayna savaşına yönelik yaklaşım farklılıkları giderek belirginleşiyor. ABD Başkanı Donald Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna’da barışın sağlanması için Avrupa’nın daha fazla sorumluluk alması gerektiği konusunda mutabakata vardı. Trump, Ukrayna’nın güvenliğini sağlamanın Avrupa’nın temel görevi olduğunu ve ABD’nin bu yükü tek başına taşımaması gerektiğini ifade etti. Macron ise Avrupa’nın savunma alanında daha fazla sorumluluk alacağını belirtti. Türkiye ise bu süreçte hem Avrupa’daki güvenlik dengeleri hem de Ukrayna meselesinde kritik bir aktör olarak öne çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin içinden geçtiği krizden çıkış yolu olabileceğini ve AB’nin Türkiye ile tam üyelik konusunda gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca Ukrayna’da barışın sağlanması için müzakerelere Ukrayna’nın da tam katılım göstermesi gerektiğini vurguladı. Tüm bu gelişmeler, Avrupa’da siyasi ve ekonomik dengelerin hızla değiştiği, Türkiye’nin ise bu yeni dönemde kritik bir rol oynayabileceği bir sürece işaret ediyor.
Teknosa, 2024 yılını enflasyon muhasebesi gölgesinde geçirmesine rağmen operasyonel açıdan kayda değer bir performans sergiledi. Özellikle stok yönetiminde gösterilen başarı ve veriye dayalı tedarik süreçleri, şirketin brüt kâr marjını önceki yıla göre 2,2 puan artırarak %12,8 seviyesine taşırken, FAVÖK marjının da %4,2’ye yükselmesini sağladı. Ne var ki yükselen faiz ortamı, artan kredi kartı komisyon giderleri ve enflasyon muhasebesinin finansallar üzerinde yarattığı dalgalanma, net kâra olumsuz yansıyıp 2024 yılını -1,42 milyar TL zarar ile kapatmasına neden oldu. Bu dönemde şirket, yüksek faizli kredi kartı işlemlerini azaltmak için tüketici kredisi modeline yönelirken, işletme sermayesini de sıkı bir nakit yönetimiyle kontrol altında tutmayı başardı. Sunum notlarında vurgulandığı üzere, e-ticarette kârlılık önceliği nedeniyle kontrollü büyüme stratejisi izlenmesi, GMV (Brüt Satış Hacmi) tarafında yıllık bazda %9,7’lik bir gerileme getirse de, şirketin daha çok verimlilik tarafına yöneldiğini görüyoruz.
Yüksek faiz oranları kredi kartı tek çekim maliyetlerini dahi %3 seviyesine taşıyarak finansal giderleri artırdı. Kredi kartı işlemlerinde komisyon oranının %2,26’dan %3,11’e çıkması, şirketin gider kaleminde önemli bir artışa neden oldu. Bununla birlikte Teknosa, tüketici kredileri kullanımını teşvik ederek bu maliyeti kısmen azaltmaya çalıştı. Stok devir hızının iyileşmesi ve nakit akışının sıkı takibi sayesinde, işletme sermayesinin yönetiminde şirkete yarar sağladı. Teknosa, kredili alışveriş için “tüketici kredisi” odaklı bir modele daha fazla ağırlık vererek kredi kartı maliyetlerini hafifletmeye çalışıyor. Aynı zamanda e-ticaretten elde edilen gelir payını yükseltirken kârlılık önceliğini de korumayı hedefliyor.
İkinci el otomobil piyasasında ocak ayında talep sabit kalırken, reel fiyatlardaki düşüş ivmesini korudu. Otomobil talep endeksi aralık ayına kıyasla değişmezken, geçen yılın aynı ayına göre %11,2 daha yüksek seviyeye ulaştı. Piyasanın canlılık göstergelerinden biri olan satılan otomobil sayısının satılık ilan sayısına oranı 1,4 puan gerileyerek %20,3 seviyesine düştü. Bu azalış, hem ilan sayısının %0,7 hem de satılan otomobil sayısının %7 oranında gerilemesinden kaynaklandı. Ayrıca, kapatılan ilan yaşı aralık ayına kıyasla 0,9 gün artarak 21,1 gün oldu, bu da satış hızında hafif bir yavaşlamaya işaret ediyor.
Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), Almanya’da kurulacak koalisyon hükümetinin ekonomik zorluklarla dolu bir ortamda göreve başlayacağına dikkat çekerek, ekonomide belirsizliğin devam ettiğini vurguladı. Bankanın şubat ayı raporuna göre, Alman sanayisi üzerindeki baskılar sürerken, kapasite kullanım oranlarının düşük seyretmesi yatırımları sınırlıyor. Bununla birlikte, 2025’in ilk çeyreğinde ekonomide hafif bir toparlanma beklentisi öne çıkıyor. Özellikle sanayi sektörünün kış çeyreğinde büyüme açısından daha az engelleyici olabileceği, inşaat sektörünün ise mevcut seviyelerini koruyabileceği öngörülüyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Kanada ve Meksika’ya yönelik tarifelerin sınır güvenliklerini artırmaları karşılığında bir ay süreyle ertelendiğini ancak sürenin dolmasının ardından tarifelerin “zamanında ve planlandığı gibi” uygulanacağını açıkladı. Beyaz Saray’da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile düzenlediği basın toplantısında konuşan Trump, bu konuda herhangi bir geri adım atılmayacağının sinyalini verdi. Trump, yalnızca Kanada ve Meksika değil, birçok ülke tarafından “kötü muameleye maruz kaldıklarını” ve “ABD’nin yıllardır suistimal edildiğini” belirtti. ABD ile avantajlı ticaret anlaşmaları yapan ülkelerin sorumlu tutulamayacağını belirten Trump, tek istediklerinin adil bir ticaret düzeni ve mütekabiliyet ilkesi olduğunu söyledi.
Türkiye’de evlilik ve boşanma istatistikleri, 2024 yılında dikkat çekici bir eğilim ortaya koydu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, boşanma sayısı 187 bin 343 olarak kaydedildi ve binde 2,19 ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek kaba boşanma hızına ulaşıldı. Boşanmalardaki bu artış devam ederken, evlenme oranlarında belirgin bir değişim yaşanmadı. 2023 yılında 567 bin 11 olan evlenen çift sayısı, 2024 yılında hafif bir artışla 568 bin 395 oldu. Buna göre, kaba evlenme hızı binde 6,65 olarak gerçekleşti. Evlilik süresine göre boşanmalar incelendiğinde, ilk 5 yıl içinde boşanan çiftlerin oranı %33,7 olurken, 6-10 yıl içinde boşananların oranı %21,3 seviyesinde gerçekleşti.
Kaynak: Fintables
Okuyucu Yorumları 0 yorum