Yaklaşık 4 milyon memur ve 2,5 milyon memur emeklisini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde 1 Ağustos'ta başlayan süreç Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ev sahipliğinde devam ediyor. Memur-Sen Konfederasyonu’nun kamu çalışanlarını yetkili sendika olarak temsil ettiği görüşmelerde 9 Ağustos'ta müzakere aşamasına geçilmişti.
2024'ün ilk altı ayında yüzde 14, ikinci altı ayında yüzde 9, 2025'in ilk altı ayında yüzde 6 ve ikinci altı ayında yüzde 5'ten oluşan zam teklifini yeterli bulmayan sendikalar, Kamu İşveren Heyetine yeni teklif çağrısında bulunmuştu. Taraflar bugün bir kez daha bir araya gelecek. Memur ve memur emeklilerinin 2024-2025 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirleneceği 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi görüşmelerinde, Kamu İşveren Heyetinin yarın yeni bir zam teklifi sunması bekleniyor. Taraflar arasındaki görüşmeler ay sonuna kadar tamamlanacak.
Bir yandan memur ve memur emeklisi yapılacak yeni zam teklifine odaklanmışken, diğer yandan hizmet kollarının talepleriyle ilgili müzakerelere de devam ediliyor. Müzakereler kapsamında bugün 6 hizmet kolunun taleplerinin görüşüleceği öğrenilirken, bu görüşmelere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın da katılması bekleniyor.
Taraflar arasındaki üçüncü toplantının saat 14.00'te yapılacağı öğrenildi.
Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul, Kamu İşveren Heyetinin zam teklifinin beklentilerinin çok uzağında olduğunu belirterek, yapılan teklifin ekonomik gerçeklerle örtüşmediğini söyledi. Beklentilerin altında kalan düşük zam teklifinin masanın motivasyonunu düşürdüğünü ifade eden Tonbul, şöyle konuştu:
"Toplu sözleşme görüşmelerinde müzakereler 22 Ağustos'ta sona erecek. Bu bakımdan önümüzde sayılı günler var. Sahip olduğumuz sınırlı süreyi çok verimli kullanmalıyız. Kamu İşvereni, müzakere takvimindeki son 6 günü göz önünde bulundurarak, beklentileri karşılayacak bir teklifle masaya gelmeli. Sözleşmenin mutabakatla imzalanmasının yolunu açmalı."
Toplu sözleşme masasında yetkili konfederasyon olarak yer alan Memur-Sen, 2024 için 3'er aylık dönemler itibarıyla refah payı dahil birinci 3 ayda yüzde 35, ikinci 3 ayda yüzde 10, üçüncü 3 ayda yüzde 15, dördüncü 3 ayda yüzde 10 artış istemişti. Konfederasyon, 2025 içinse 6'şar aylık dönemler itibarıyla refah payı dahil birinci 6 ayda yüzde 25 ve ikinci 6 ayda yüzde 15 zam talep etmişti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da toplantının ardından yaptığı açıklamada "2024 Ocak ayında enflasyon tahminlerini dikkate aldığımızda kamu personelimize yüzde 42'yi bulan bir artış öngörülmüştür. 2024'ün ikinci 6 aylık dönem zammıyla birlikte kümülatif artış yüzde 54'ün üzerinde olacaktır." ifadelerini kullanmıştı.
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil de, "Bu masa bu teklifle yok hükmünde olduğunu ortaya koymuştur. Bu teklifi kabul etmemiz asla ve asla mümkün değildir. Kira, eş ve çocuk yardımının yapılamadığı bir toplu sözleşmeyi kabul etmeyeceğiz. Bütün kamuoyuna sesleniyoruz; gelin bu masanın gerçek yetki sahibi biz olalım ve sözümüzü söyleyelim" açıklamasını yapmıştı. KESK teklife tepki olarak 16 Ağustos'ta bir günlük iş bırakma eylemi yaptı.
Sosyal medya üzerinden 10 maddelik paylaşım yapan Memur-Sen, teklifin neden revize edilmesi gerektiğini tek tek açıkladı.
"Kamu işvereni teklifi neden revize etmeli?" başlığıyla yayınlanan maddeler şu şekilde:
TCMB 2023 yıl sonu tahminini %58, 2024 yılı için ise %33 olarak revize etmişti. 2024 Ocak ayında kamu görevlilerine "%25 enflasyon farkı verileceği" Kamu İşverenince hem tespit hem de ifade edildi.
Kamu işvereninin "Enflasyon Farkı" tespiti rasyonelken hem 2024 hem de 2025 yılı için artış teklifi; piyasa gerçeklerinden uzaktır.
Enflasyon farkını dikkate alan Kamu İşvereni, 2024 yılı için %33 ve 2025 yılı için %15 enflasyon tahminini göz ardı etmiş, beklenen enflasyon rakamları altında teklifte bulunmuştur. Bu bakımdan, Kamu İşverenin ifadeleri ya da dayanak oluşturduğu tespitleri çelişmektedir.
2024 yılının Ocak ayında kamu görevlilerine "%25 enflasyon farkı verileceği" tespitinin özeti; kamu görevlileri için 2023 Temmuz-Aralık aylarında kayıpların artması ve alım güçlerinin azalması demektir.
"Enflasyon farkı ödemesi dahil" ifadesi hem gerekçe hem de açıklama olarak önemli bir terkip hatasıdır. Önemli bir artış oranı olarak gösterilen ve açıklanan teklif; reel alım gücü üzerinden değerlendirildiğinde gerçekleri yansıtmamaktadır.
Kamu işvereni tarafından ifade edilen "%25 enflasyon farkı alacak" ifadesi sadece ilgili makam tarafından bir iddia ya da tespit durumudur. Ekonomik verilerin kişiler ve kurumlar üzerinden açıkça tartışıldığı bugünlerde, 5 ay (Ağustos-Aralık) gibi önemli bir süreç içerisinde oluş(turul)ması beklenen enflasyon rakamlarının, tahmin olduğu unutulmamalıdır.
"Enflasyon Farkı" geçmişte kayıp oluştuğu anlamına gelmektedir. Enflasyon farkının; Kamu İşvereninin borcu, kamu görevlisinin alacağı olduğu unutulmamalıdır. Enflasyonu yenen maaş artışı için hükümet tarafından yasal düzenleme yapılarak vermek zorunda kalınan Refah Payı, Kamu İşvereninin de gündeminde olmalıdır.
Kamu İşvereni, toplamda iki yıl için %34 oranında teklifte bulunurken; sadece ekonomik değerleri, beklentileri ya da hedefleri ıskalamamış, aynı zaman da Türkiye'nin emeği önemseyen ve önceleyen tavrını da es geçmiştir.
Kamu işvereni, "sadece yüzdelik artış" olarak yaptığı açıklamada; toplu sözleşme masasını bir bütün, toplu sözleşme tekliflerini ise birbirini tamamlayıcı olarak görmeyip sadece genel artışa ilişkin teklif sunmuştur. Masanın gündemi ve 11 hizmet kolunun beklentisi; Memur Sen'in tamamlayıcı ve bütüncül tekliflerine karşılık teklif verilmesidir.