FİNANS

Fintables

Sanayideki tablo olumsuz seyrini sürdürüyor… Kasım ayında veriler neyi işaret ediyor?

Sanayide yine olumsuz tablonun sürdüğü bir ayı geride bıraktık. Veriler kötü gelmeye devam etse de bazılarında aylık bazda kısmi toparlanmalar gözlemliyoruz. Bültenimizde verilerle birlikte yine önemli gelişmeleri ve sektör temsilcilerinin yaptığı açıklamaları paylaştık. Ayrıca önceki aylardaki bültenlerden farklı olarak bu kez hazır giyim ve mobilya sektörlerine ayrı bir parantez açtık. Fintables sanayi sektöründeki gelişmeleri derledi…

Sanayideki tablo olumsuz seyrini sürdürüyor… Kasım ayında veriler neyi işaret ediyor?

Fintables kasım ayında sanayi sektöründe yaşanan gelişmeleri derledi. Geçtiğimiz aydan beri sanayi sektöründe beklenen ilerleme kaydedilmezken sektör temsilcileri konu ile ilgili gelişmeleri aktardı. Fintables sanayi sektöründe yaşanan gelişmeleri derledi…

PMI

İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat PMI, ekim ayında 45,8 olarak kaydedildi. Üretim, yeni siparişler, satın alma faaliyetleri ve istihdamdaki yavaşlama; PMI’ın 44,3 geldiği eylül ayına kıyasla hafif iyileşme gösterse de eşik değer 50’nin altında kalarak faaliyet koşullarında bozulma sinyali vermeye devam etti. Böylece nisan ayından bu yana eşik değerin altında kalınan üst üste yedinci ay geride bırakılmış oldu.
Ankete katılan firmalar, özellikle talepteki durgunluğun sürdüğünü ve yeni siparişlerin yanı sıra ihracattaki yavaşlamanın da devam ettiğini belirtti. Bu dönemde girdi stokları yaklaşık son dört buçuk yılın en yüksek orandaki düşünü kaydederken enflasyonist baskılar, girdi maliyetlerinde ve nihai ürün fiyatlarında ise daha ılımlı bir artışa neden oldu. ✧ Ankette takip edilen on sektörün dokuzunda PMI’lar 50’nin altında kalırken yalnızca gıda ürünlerinde 52,4 ile eşik değerin üzerine çıkıldı. Üç aylık yavaşlama döneminin ardından ekim ayında yeniden büyümeye geçen gıda sektöründe; yeni siparişler, istihdam ve satın alma faaliyetlerindeki iyileşmelerin etkisiyle üretim hacmi artarken girdi maliyetleri ve nihai ürün fiyatlarındaki enflasyon da son altı ayın zirvesine ulaştı.
En belirgin daralma 40,8 ile ağaç ve kağıt ürünlerinde hissedilirken PMI’ın 43,7 olduğu makine ve metal sektöründe girdi fiyatlarının artmasına rağmen talep koşullarındaki durgunluk etkisiyle nihai ürün fiyatlarının gerilemesi dikkat çekti. Ekim ayında ana metal sanayi ve tekstil ürünlerindeki PMI’lar ise sırasıyla 44,4 ve 43,5 olarak gerçekleşti.

pmı 2

SANAYİ ÜRETİMİ

PMI verisinde olduğu gibi bir önceki aya göre iyileşme gösterse de imalat sanayi için hâlâ olumsuz bir tablo çizen bir diğer gösterge, TÜİK’in eylül ayına ilişkin açıkladığı sanayi üretim endeksi oldu. Buna göre, sanayi üretimi eylülde aylık bazda %1,6 artarken yıllık bazda ise %2,4 düştü.
Üretilen mal çeşitlerine bakıldığında Eylül 2024'te ara malı üretiminde bir önceki yılın aynı ayına göre %1,2, dayanıklı tüketim malında %1,1, dayanıksız tüketim malında %1,0 ve sermaye malı üretiminde %6,3’lük gerileme yaşandı.
İmalat sanayinin alt sektörleri incelendiğinde bir önceki aya göre üretim endeksinde en fazla gelişme gösteren ilk 3 sektör %18,6 ile bilgisayar, elektronik ve optik ürünlerin imalatı; %10,1 ile motorlu kara taşıtı ve %8 ile metal cevherleri madenciliği oldu. Geçtiğimiz yılın eylül ayına göre ise üretim endeksinde düşüş olmayan 5 tane alt sektör var. Bunlar %5,9’luk artış ile ana metal, %3,8 ile mobilya, %7,3 ile giyim eşyaları, %2,4 ile tekstil ve %3,9 ile elektrikli teçhizat imalatı.

teçh

İHRACAT

✦ Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’nin ekim ayındaki toplam ihracatı geçtiğimiz seneye kıyasla %3,6, bir önceki aya göre %7,3 artarak 23.619 milyon dolar oldu. Sanayi alanında toplam ihracata katkısı %1’in üzerinde olup yıllık ihracatını en çok artıran sektör %61’lik büyümeyle savunma ve havacılık sanayii olurken yıllık ihracatında en büyük düşüşü yaşayan sektör %24'lük azalmayla mücevher sektörü oldu. ✧ Ekim ayı ihracat verilerini değerlendiren TİM Başkanı Mustafa Gültepe, ihracatın bu yıl dalgalı bir seyir izlediğini hatırlatırken eylüldeki %1,8'lik daralmanın ardından ekimde ibrenin yeniden yukarı döndüğünü ve en yüksek ekim ayı ihracatına ulaşıldığını belirtti. Güncel
gelişmeleri de değerlendiren Gültepe, konuşmasında ihracat performansı üzerinde küresel talebin önemli rol oynadığına dikkat çekerek IMF’nin bu yıl ve 2025 için küresel büyüme tahminlerini %3,2 olarak belirttiğini ifade etti. Bu tahminler ışığında, gelecek yıl da talebin zayıf seyredeceğini belirtti. Ayrıca, Dünya Ticaret Örgütü’nün 2025 yılında küresel mal ticaretindeki artış beklentisini %3 ile sınırlı tuttuğunu söyledi. Gültepe, üretim ve ihracatın ülke ekonomisi için kritik önem taşıdığını vurgulayarak zorlu koşullara rağmen üretmeye devam edeceklerini ve ihracatı artırmak için var güçleriyle çalışacaklarını dile getirdi.

KH

İSTİHDAM

TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre Türkiye’de eylül ayında mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı bir önceki aya göre herhangi bir değişim göstermeyerek %8,6 oldu. İşsizlik oranı erkeklerde %6,7 iken kadınlarda %12,3 olarak tahmin edildi. 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerdeki işsiz sayısı ise bir önceki aya göre 35 bin kişi artarak 3 milyon 100 bin kişi oldu. Çalışma isteğinde olup iş aramayanları, iş aramayı bırakmış olanları ve eksik istihdam edilenleri kapsayan geniş tanımlı (atıl) işsizlik oranı ise ağustos ayındaki %27,3’lük seviyesinden %25,6’ya geriledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesaplarından yaptıkları açıklamalarda söz konusu istihdam verilerini değerlendirdi. Bakan Şimşek, “İş gücü göstergeleri program hedeflerimizden daha olumlu seyrediyor. İşsizlik oranı eylülde yüzde 8,6 ile düşük seviyede gerçekleşti. Önümüzdeki dönemde daha destekleyici küresel koşullar, artan güven ortamı ve öngörülebilirlik, iyileşen beklentiler ve yapısal adımlar üretimi, istihdamı ve ihracatı destekleyecek” şeklinde açıklamada bulundu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise “İstihdamda artış eğilimi devam ederken, işsizlik oranının Orta Vadeli Program döneminde gerileyerek 2012 yılından bu yana en düşük seviyesine ineceğini tahmin ediyoruz. Orta Vadeli Program çerçevesinde enflasyonu ve işsizliği kalıcı olarak tek haneli rakamlara düşürmeyi hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
HY

KAPASİTE KULLANIM ORANI VE REEL ENDEKSİ

Ekim ayında Türkiye'de reel kesim güven endeksi (RKGE), iki aylık düşüşün ardından yeniden eşik değer olan 100'ün üzerine çıkarak 100,9 seviyesine ulaştı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı verilere göre, mevsimsellikten arındırılmamış RKGE, bir önceki aya göre 2,1 puan artış gösterdi. Aynı zamanda, mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi 3 puanlık artışla 102,2 seviyesine yükseldi.
TCMB'nin reel kesim güven endeksini oluşturan bileşenlerden, özellikle gelecek üç aydaki üretim hacmi, toplam sipariş miktarı, genel ekonomik gidişat, sabit sermaye yatırım harcamaları ve ihracat sipariş miktarı endeks artışını destekleyen önemli faktörler arasında yer aldı. Öte yandan, mevcut mamul mal stoku konusundaki değerlendirmeler, endeksi hafif bir şekilde aşağı yönlü etkiledi. Bu dönemde kapasite kullanım oranlarında da farklılıklar gözlemlendi. Mevsimsel etkilerden arındırılmamış kapasite kullanım oranı değişmeyerek %74,9 seviyesinde kalırken imalat sanayi genelinde mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı %75,2’ye geriledi ve bir önceki aya kıyasla 0,7 puan düşüş gösterdi.

HAZIR GİYİM

Ekonomi Gazetesi’nin haberine göre Türkiye’nin hazır giyim sektöründe ilk kez yurt dışı yatırımlar, yurt içi yatırımları geride bıraktı. Son dönemde artan maliyetlerin rekabet gücünü düşürmesi, sektör paydaşlarını yatırımlarını yurt dışına yönlendirmeye itiyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, Türk hazır giyim sektörünün son bir yılda yurt dışında yaptığı yatırımların tutarının 130 milyon doları aşarak Türkiye’deki yatırımların 3,5 ila 4 katına ulaştığını belirtti. Fayat şu bilgileri paylaştı: “Türkiye’de yatırımların durduğu bir dönemde, toplam rakam çok yüksek olmasa da yatırımın yön değiştirmesi açısından bu durum oldukça önemli. Son aylarda bu rakam daha da yüksek seviyelere çıktı. Türkiye’de ise yeni yatırımlar yerine daha çok tevsi yatırımları gerçekleşti ve bunların tutarı yaklaşık 30-35 milyon dolar seviyesinde kaldı.” Bu maliyetlerle kimsenin yatırım yapmaya niyeti olmaz. Türkiye’nin ithalatındaki düşüşten bahsediliyor, dış ticaret açığı azaldı deniyor ama bunun nedeni, tüketim malları ithalatı %15 artarken ara malı ve makine-teçhizat ithalatının azalması. Bu da aslında yatırımların durduğunun bir göstergesi.”

Sektörün emek yoğun ve düşük katma değerli ürünlerdeki yatırım göçünde Mısır, %80’lik payıyla başı çekiyor. Türk yatırımlarının etkisiyle, ülkedeki hazır giyim ihracatı da bu yılın ilk yedi ayında geçen yılın aynı dönemine göre %20 oranında artış gösterdi. Fayat bu eğilimin devam edeceğini öngördü ve ekledi: “Şu an kiminle konuşsam ‘Mısır’a gidelim mi, ne dersin?’ diye soruyorlar. Herkes planlar yapıyor. Makinecilerle de konuşuyorum; onlar da Türkiye’den çok Mısır’a makine gönderiyor”. Verimlilik konusunda Mısır’ın ilerleme kaydettiğini de belirten Fayat, “Daha önce çok kötüydü, Türkiye’nin %50’si kadardı. İki ülkede de fabrikası olan şirketlerin verilerine göre, Mısır’daki üretim ile Malatya’daki üretim verimlilikte eşitlendi. Türkler oradaki işletmeleri çok iyi yönetiyor, ancak Mısırlıların verimliliği hâlâ o kadar yüksek değil. Türklerin çalışanlara sağladığı sosyal haklar, bu işletmeleri çekim merkezi haline getirdi ve verimliliğe yansıdı.” dedi.

iStock-2065395537

BEYAZ EŞYA

Eylül ayında beyaz eşya sektöründe satışlar yine gerileme eğilimindeydi. TÜRKBESD verilerine göre, iç pazardaki beyaz eşya satış adedi geçen seneye kıyasla %15 azalarak yaklaşık 600 bin adede indi. Sektörün toplam ihracat adedinde ise %34’lük bir düşüş gerçekleşirken böylece eylül ayında iç ve dış pazar toplam satışları, %29 düşerek 1,9 milyon adet olarak gerçekleşti. Ayrıca satışlardaki bu gerileme üretime de yansıdı. 6 ana ürün grubunda üretim %37 azalarak 1,9 milyon adet oldu.
TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, sektördeki söz konusu düşüş trendine yönelik endişelerini dile getirirken “Üretim seviyelerindeki bu düşüşün kalıcı hale gelmesinden endişeliyiz. Ancak bu darboğazın, ülkemiz, tüketicilerimiz ve sektörümüzün ortak faydasına olacak bir hareket planıyla aşılabileceğine inanıyoruz” dedi. Gelecek beklentilerine de yer veren Sığın, yıl sonuna kadar ihracat tarafında toparlanma işaretlerinin belirginleşmesini umut ettiklerini ifade etti. Özellikle Avrupa pazarında taban seviyesine ulaşıldığını öngörerek 2025 yılında ihracat rakamlarında bir artış trendine girileceği beklentisini dile getirdi. Öte yandan 2024 yılına yönelik iç pazar dinamiklerinin korunmasının önemini vurgularken üretimde yılı %4 kayıpla kapatma hedeflerinin olduğunu belirtti. Sığın, maliyet tarafındaki gelişmelere yönelik yaptığı açıklamada da döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve enflasyon kaynaklı maliyet artışlarının sektörü zorladığını ifade ederken kur farklarının maliyetler üzerinde önemli bir baskı oluşturduğunu dile getirdi. Metal fiyatlarında dolar bazında stabilite sağlanmış olsa da Türkiye içindeki yüksek enflasyonun, özellikle plastik gibi petrol türevi malzemelerde artan maliyetlerle birleşerek sektöre ağır yansımaları olduğunu belirtti. Sığın, bu maliyet artışlarının bir kısmının kaçınılmaz olarak tüketiciye yansıyacağını söylerken sektör olarak en verimli üretim kapasitesini kullanarak maliyet artışlarının etkilerini en aza indirmeye çalışacaklarını ekledi.

iStock-1357529193

MOBİLYA

Türkiye mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörünün ekim ayı ihracatı, geçen yıla göre %2,2 artışla 690,9 milyon dolara ulaşsa da, düşük fiyat rekabeti nedeniyle firmaların karlılığı önemli ölçüde düşüş gösteriyor. AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, birçok firmanın zararına satış yapmaya başladığını ve bu durumun sürdürülebilir büyüme için tehdit oluşturduğunu belirterek,
sektöre yönelik acil destek çağrısında bulundu. Kılıçer, mevcut koşullarda firmaların rekabet gücünü yeniden kazanabilmesi için ekonomi yönetiminden destekleyici adımlar beklediklerini ifade etti. Komşu ülkelere yapılan ihracatta artış yaşanırken, ekim ayında en çok ihracat yapılan ülkeler arasında Irak, Birleşik Krallık, ABD, Almanya ve İran öne çıktı. AKAMİB’in ihracatında ise Irak, Almanya, Suriye, Romanya ve Fransa ilk sıralarda yer aldı. Türkiye geneli mobilya, kağıt ve orman ürünleri ihracatı yılın ilk 10 ayında %1,5 düşüşle 6,5 milyar dolar seviyesine gerilerken, AKAMİB %1,2 artışla 731 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Kılıçer, ihracat rakamlarının pozitif görünmesine rağmen karlılığın düşmesinin alarm verici bir noktaya ulaştığını ve sektörün acil ekonomik desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtti. ✧ Mobilya sektöründe globalde de gelişmeler olumlu değil. Almanya’nın Mitwitz kentinde bulunan 80 yıllık çocuk mobilyaları üreticisi Schardt iflas başvurusunda bulundu. Geçici iflas yöneticisi olarak atanan Nürnberg'den Harald Schwartz, bu durumu son iki yıldaki satış durumuna bağladı. Schwartz yaptığı açıklamada, “Kalite düşmedi ancak piyasa daha zor hale geldi. Tüketici alımlarındaki durgunluk buna örnek” dedi. Schwartz, şirket için bir çözüm bulmanın ‘çok zorlu’ olacağını belirtirken, bunun şirketin durumu ile değil, zaman çerçevesiyle ilgili olduğunu ifade etti. Şirketin krizden çıkması için kasım ayı sonuna kadar bir çözüm bulunması gerekiyor.

SEKTÖRDEN AÇIKLAMALAR

İpekyol Grup CEO'su Uğur Ayaydın, CNBC-e ekranlarında katıldığı yayında hazır giyim sektörünün mevcut durumunu ve gelecek projeksiyonlarını değerlendirerek sektörün son aylarda yaşadığı daralma hakkında önemli tespitlerde bulundu. Ayaydın, “Perakende sektörü yaklaşık 30 ay çok iyi bir dönem geçirdi. Ama haziran ayı itibariyle Türkiye'deki hükümetin ortaya koyduğu yeni koşullarla beraber pazarı birazcık daraltmaya çalışması, enflasyonu aşağı çekmekle ilgili ortaya koyduğu stratejiler neticesinde artık yavaş yavaş tüketim tarafında bizler de yavaşlamayı hisseder olduk. Ve yaklaşık 3-4 aydır bunu ciddi bir şekilde hissediyoruz. Ama genel olarak bakıldığında hala aslında tüketim tarafında bir talepten bahsediyor olacağız.” şeklinde konuştu. Ayaydın, ihracat tarafında yaşanan maliyet artışlarına da dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Son iki yılda asgari ücrette yapılan zamlar ve döviz kurunun baskılanması, ihracat yapan hazır giyim üreticileri için rekabetçiliğimizi zorlayan unsurlar haline geldi." Sektörün maliyet baskısına karşı direnç gösterdiğini belirten Ayaydın, özellikle enflasyon oranı ile döviz kurunun uyum içinde olmasının sektöre önemli bir denge getireceğini dile getirdi. 2025 yılı beklentileri üzerine de değerlendirmelerde bulunan Ayaydın, "Tüm bu zorluklara rağmen, sektörde halen büyüme potansiyeli taşıyoruz. Önümüzdeki süreçte tüketici talebini karşılamak adına yenilikçi çözümler üretmeye devam edeceğiz” dedi.

Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, BloombergHT’de katıldığı 60 Dakika programında sektörün sektördeki genel duruma yönelik değerlendirmelerde bulundu. Karavelioğlu, Türkiye makine sektörünün 2024 yılında global pazardaki yerini sağlamlaştırmaya çalışırken, iç piyasada yaşanan daralma ve yatırım iştahındaki düşüşle de mücadele ettiğini belirtti. “Firmalar, müşterilerimiz borçlular. Bu borçlarını bu yüksek faiz ortamında nasıl ödeyeceklerini kestirmeye çalışıyorlar. Yeni yatırım iştahı oldukça düşük. Kapasite kullanım oranları da yeni yatırıma ihtiyaç olmadığını gösteriyor. Özellikle pandemi sonrası dönemde iç ve dış pazarda yeni zorluklarla karşı karşıya olduklarını belirten Karavelioğlu, “Maliyet yapımız ve ölçek dengesinde ciddi baskılar mevcut, bu şartlarda fiyatlarımızı düşürmemiz bekleniyor, ancak bu durum sektörün sürdürülebilirliği için riskler yaratıyor.” diyerek sektörde yaşanan değişimleri vurguladı. Faizler konusundaki beklentileri de
değerlendiren Karavelioğlu, faizlerde yapılacak olası bir indirimin makine sektörüne önemli katkılar sağlayacağını belirterek, “Faiz oranlarının düşmesi, işletmelerimizin yeni yatırımlara yönelmesine ve borç yükünü daha kolay yönetmesine olanak sağlayacak. Yüksek faizler, yatırım kararlarını ertelememize neden oluyor.” ifadesiyle sektörün bu yöndeki beklentisini dile getirdi.

Makine İmalat Sanayi Dernekleri Federasyonu Başkanı Adnan Dalgakıran, ABD'deki yeni dönemin Türk sanayisi için etkilerini değerlendirirken özellikle Çin'e uygulanacak yüksek gümrük vergilerinin dünya ticareti ve Türk ihracatçıları için yeni fırsatlar doğurabileceğine dikkat çekti. Dalgakıran, “ABD'nin Çin'e %60'lara varan gümrük vergileri getirme planları ve Avrupa'nın otomotiv başta olmak üzere Çin mallarına karşı uygulamaya hazırlandığı kısıtlamalar, korumacılığın yeni bir döneme girdiğini gösteriyor” dedi. Bu süreçte Türkiye'nin, Çin’in bıraktığı boşluklardan yararlanabileceğini belirtti ve “Ancak Türk sanayisinin Amerika pazarında daha fazla yer edinebilmesi için şirketlerimizin ölçek ekonomisi ve rekabet gücü konusunda daha güçlü olmaları gerekiyor” diye ekledi. Dalgakıran ayrıca faiz indirimi beklentilerinin ötelenmesinin Türk ihracatçıları açısından maliyet baskısını artırdığını ifade etti. Bu zorluklar altında ihracatçıların kar edemediğini belirten Dalgakıran, "Firmalarımız pazar paylarını koruma mücadelesi veriyor ve uzun vadede bu maliyetlerle sürdürülebilir bir ihracat yapısı sağlamak zorlaşacak” ifadesiyle, sektörünün karşı karşıya olduğu mali baskılara dikkat çekti.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, ekonomi, enflasyon ve sanayi sektörüne dair değerlendirmelerde bulundu. Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadelesine değinen Bahçıvan, TCMB’nin faiz politikasını zorlamamak gerektiğini belirterek, uygulanan politikanın sabır gerektirdiğini vurguladı. 2025’in daha zorlu geçebileceğini söyleyen Bahçıvan, reel sektör için kapsamlı çözüm politikalarına ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Bahçıvan, “TCMB'nin faiz politikasını çok fazla zorlamamak gerekiyor çünkü şu anda cephedeki en büyük silah. Güven ve kredi kaybı kadar yüksek ki TCMB Türkiye'nin ekonomik anlamda yitirmiş olduğu itibarı düzeltmeye çalışıyor. Bunun nedeni de ekonomi biliminden uzaklaşmamız. Enflasyonla ilgili sürecin gecikmesi hiç hoş değil ama bunu hızlandıracağız derken bugüne kadar uygulanan politikalardan U dönüşü yaparsak bu bizi çok daha büyük açmaza götürebilir. Acımasız bir sabır gerektiriyor bu süreç” dedi. Asgari ücret zammının iki tarafı da mutlu etmesinin zor olduğunu, ancak mutsuzluğu en aza indirmenin hedeflenmesi gerektiğini söyleyen Bahçvıvan, 2025’te sanayinin en büyük riskinin enflasyon olduğuna dikkat çekti. Bahçıvan, “İleriki günlerde ihracatın çok daha zorlayacağı olacağını düşünerek ithalatını yaptığımız ürünleri içeride üretmenin yolunu açmamız gerekiyor. 2025'te sanayinin sırtından indirilmesi gereken en büyük yük enflasyon. Enflasyonu çözemezsek şartlar sağlıklı olmayacak. Enflasyon hedefinden saparsak sırtımıza başka yükler binecek. Kısa vadede en büyük risk enflasyon, bununla mücadeleden vazgeçersek bambaşka şeyler konuşuruz" ifadelerine yer verdi.

Kaynak: Fintables

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler