Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi. Buradaki konuşmasına, Kumluca ve Finike'deki sel felaketinde zarar görenlere geçmiş olsun dileyerek başlayan Erdoğan, devletin tüm kurumlarıyla çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.
Erdoğan, Allah'tan Türkiye'yi ve insanları her türlü afetten, kazadan, beladan muhafaza etmesini diledi.
Son Kabine Toplantısının ertesi günü turizmcilerle bir araya gelerek Türkiye'ye yaptıkları katkılardan dolayı sektör mensuplarına teşekkür ettiklerini anımsatan Erdoğan, Ağrı-Hamur-Tutak-Patnos yolunun açılışına canlı bağlantıyla katıldıklarını kaydetti.
Aralık ayının ilk gününde Milli Güvenlik Kurulu toplantısı yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, şehir ziyaretlerinin 3 Aralık'taki durağı Şanlıurfa'da, sokaklardan meydana kadar her yerde milletle coşkulu ve samimi bir şekilde kucaklaşıp, hasret giderdiklerini söyledİ.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Genel Kurulu'nda işverenlerle dünden bugüne ve yarına Türkiye ekonomisini değerlendirdiklerini dile getiren Erdoğan, cuma günü TRT World Forum toplantısında iletişimden siyasete, dünyada olup bitenlerle ilgili görüşleri katılımcılarla paylaştıklarını ifade etti.
Türkiye'yi ziyaret eden Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile kapsamlı ikili ve heyetler arası görüşmeler yaptıklarını belirten Erdoğan, cumartesi günü gittikleri Samsun'da vatandaşlarla bir araya gelip, toplu açılış yaptıklarını kaydetti.
Erdoğan, bu sabah İstanbul'da katıldıkları Türkiye İnovasyon Haftası etkinliğinde, Türkiye'nin düşünen, tasarlayan, üreten gücünü bir kez daha görme imkanı bulduklarını aktardı.
Riyaset ettikleri çok sayıda toplantı, yaptıkları kabuller, çeşitli liderlerle gerçekleştirdikleri telefon görüşmeleri ile Türkiye'ye ve millete hizmetle dolu iki haftayı geride bıraktıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bu hafta da yurt içinde ve yurt dışında planladığımız çok sayıda programla ülkemize eser kazandırmayı, milletimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz." dedi.
Dünya ile birlikte Türkiye'yi de etkisi altına alan Kovid-19 salgını sebebiyle, Milli Mücadele'nin sembolü pek çok hadisenin 100'üncü yıllarını arzu ettikleri coşkuyla değerlendiremediklerini hatırlatan Erdoğan, "Samsun'dan Erzurum'a, Sivas'tan Ankara'ya uzanan Milli Mücadele adımlarının her biri bizim için aynı zamanda geçmişten geleceğe bir muhasebe vesilesidir. Anadolu'daki son devletimiz, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını 2023'te şanına yakışır şekilde kutlayacağız." diye konuştu.
"Tabii Cumhuriyetimizin 100'üncü yılının sevincini yaşamak, öyle sadece lafla, sözle, şiirle, şarkıyla olmaz. Bizim için Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı demek, istiklalimize ve istikbalimize yakışır eser ve hizmetlerle milletimizin karşısına çıkmak demektir." ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetleri, sadece Cumhuriyetimizin ikinci asrına hazırlık altyapısı olarak görüyoruz. Asıl büyük atılımlarımızı Türkiye Yüzyılı başlığı altında 2023'ten başlayarak önümüzdeki yıllar içinde gerçekleştireceğiz. Savunma sanayi başta olmak üzere, enerjiden tarıma çok sayıda projemizi, milletimizin ve devletimizin emrine sunma tarihi olarak 2023'ü belirlememizin gerisinde işte böyle bir saik var. Dünyanın siyasi ve ekonomik olarak tarihi bir dönüşümün içine girdiği bir dönemde, Türkiye Yüzyılı Vizyonu çok daha hayati önem kazanmıştır. Tabii bunun için önce kendi içimizde mutlaka hayata geçirmemiz gereken hususlar bulunuyor. Birincisi, Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında vaktimizi ve enerjimizi boşa tüketen, ortak geçmişimize haksızlık mahiyetindeki tartışmaları artık geride bırakmalıyız. Sürekli aynı şeyleri yaparak, her seferinde farklı sonuçlar ummak, sağlıklı bir zihnin hayata ve siyasete bakış tarzı olamaz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetim sistemi tartışmalarından, Türkiye'yi bugüne getiren ve geleceğe taşıyacak olan büyük projelere yaklaşıma kadar, bu sağlıksız bakış açısının örneklerini hala görmenin kendilerini üzdüğünü dile getirdi.
Yokluk ve yoksulluk içinde kurulan Cumhuriyetin meşruiyet kaygısının da kendi ayakları üzerinde durma sorununun da kalmadığının altını çizen Erdoğan, "Bunun için yakın tarihte olup bitenlere dair kişisel görüşlerimiz ne olursa olsun, artık hep birlikte ortak geleceğimize odaklanmalı, vaktimizi ve enerjimizi bu doğrultuda seferber etmeliyiz." dedi.
"Gönül sultanının 'Yüzde ısrar etme, doksan da olur, insan dediğin noksan da olur' tavsiyesine uygun şekilde yaşananları olduğu gibi kabul edip, önümüze bakmamız gereken bir döneme girdik." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tarihimizi bir kavga, ayrışma, öfke alanı olmaktan çıkartıp, Türkiye Yüzyılına umutla, heyecanla, kararlılıkla bakabildiğimiz ölçüde bu aziz millete sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirebiliriz. Coğrafyamızda Selçuklu'dan Osmanlı'ya ve oradan Cumhuriyete uzanan kadim tarihimizin bize bıraktığı mirasın üzerinde inşa edeceğimiz Türkiye Yüzyılı ile evlatlarımızı, nesillerin özlemi olan güvenlik ve refah seviyesine çıkarmak istiyoruz. Bu mücadeleyi de ancak 85 milyon hep birlikte yürüterek, kalbi ve gözü bize dönük olan tüm dostlarımızla, kardeşlerimizle, mazlumlarla, tüm insanlıkla el ele vererek, başarıya ulaştırabileceğimize inanıyoruz. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılı için hayal ettiğimiz hedeflere ulaşabilmemizin olmazsa olmaz şartı, milli iradenin üstünlüğü ilkesini herkesin kabul etmesi ve buna uygun şekilde davranmasıdır. Vatan toprakları üzerindeki varlığımızı, her devirde farklı görünümler ile karşımıza çıkan sömürgeci emperyalist güçlere karşı verdiğimiz cansiperane mücadeleye borçluyuz. Bugün de ülkemizin ve milletimizin üzerinde karanlık hesaplar yapan emperyalist yapılara karşı aynı mücadeleyi tek vücut, tek yürek olarak vermek mecburiyetindeyiz."
Yaşanan onca badireye rağmen hala milli iradenin gücü yerine, emperyalistlerin inayetine bel bağlamanın, tarihten ders almamak olduğunun altını çizen Erdoğan, milletin, vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, ekonomik tetikçilere karşı verdikleri mücadelede yanlarında yer alarak hem milli iradenin gücünü ispatladığını hem de ne istediğini açıkça gösterdiğini söyledi.
"Siyaseti halka dayanarak yapmak yerine, küresel vesayet araçlarının ülkemizdeki temsilciliğine soyunarak yürütmeye kalkmak, bir asırlık Cumhuriyet tecrübesinden nasiplenmemek demektir." ifadesini kullanan Erdoğan, demokrasinin de kalkınmanın da yerli ve milli bir anlayışla ilerletilmesi gerektiğine işaret etti.
Erdoğan konuşmasında, Türkiye Büyük Millet Meclisine (TBMM) sunulan, başörtüsü özgürlüğünü teminat altına almayı ve aile kurumunu güçlendirmeyi amaçlayan anayasa değişikliği teklifinin, Türkiye'nin sorunlarını milli iradenin gücüyle çözme kararlığının son örneği olduğunu belirtti.
"Demokrasi, hak ve özgürlükler gibi kavramları samimiyetle savunan herkesi bu teklifi desteklemeye çağırıyoruz." diyen Erdoğan, böylece Türkiye'nin, vesayet döneminin en can acıtıcı tartışma konusunu gündeminden çıkararak geleceğine daha güvenle bakabileceği iklime gireceğini vurguladı.
Türkiye Yüzyılı'na girilirken üzerinde önemle durulması gereken bir konunun da milli meselelerde birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde hareket edilmesinin başarılması olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Başkalarını bilmeyiz ama bu ülkenin hiçbir vatandaşının başka devleti, başka vatanı yoktur. İşte bunun için her fırsatta 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' diyoruz. Bu dört umde, 85 milyonun her birini kucaklayan, her birinin hayallerini, umutlarını, beklentilerini ifade eden, her birinin kalbinin en müstesna yerinde özenle yaşattığı değerlerdir. Farklılıklarımızın, rekabet alanlarımızın, hırslarımızın, heveslerimizin hiçbirini bu değerlerin üstüne çıkartmamalıyız. Bu değerler etrafında, hayır ve hizmette yarışarak Türkiye Yüzyılı'nı beraberce oluşturmalı ve inşa etmeliyiz. Gençlerimizin özgürlük ve hakkaniyet temelinde şekillenen zihin ve gönül dünyalarına girdikçe önümüzdeki dönemde vaktimizi ve enerjimizi doğru şekilde kullanacağımıza, milli iradenin üstünlüğünden geri adım atılmayacağına, birlik ve beraberliğimizin giderek güçleneceğine, yıkıcı değil yapıcı rekabetle Türkiye Yüzyılı'nda yol alacağımıza yürekten inanıyorum."
Türkiye ile ilgili değerlendirme yaparken küresel krizlerin ve fırsatların ortaya çıkardığı fotoğrafı ihmal etmediklerinin altını çizen Erdoğan, küresel sağlık krizini küresel güvenlik krizinin izlediğini, bunlarla bağlantılı siyasi, ekonomik, sosyal sarsıntıların derinden hissedildiği bir dönemde doğru tespitler ve doğru hamlelerle yol yürünmesi gerektiğini dile getirdi.
Erdoğan, sağlık ve güvenliğin yanı sıra enerjiden gıdaya insanlığın temel ihtiyaçlarıyla ilgili sorunların giderek arttığını, Türkiye'yi bu genel gidişten ayrıştıracak çalışmalara ağırlık verdiklerini anlattı.
Hükümetleri döneminde kurdukları altyapının hayati öneminin, her krizde biraz daha iyi anlaşıldığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Hiç şüphesiz bu süreçte bizim de ciddi bedeller ödememize yol açan sıkıntılarımız oldu. Bu sorun bir dönem sınırlarımıza dayanan, şehirlerimizi tehdit eden terör saldırılarıydı. Kararlılık ve cesaretle uygulamaya koyduğumuz yeni güvenlik stratejimizle, terör örgütleriyle mücadelemizi, tehditleri kaynağında yok ederek yürütmeye başlayarak bu sorunun üstesinden önemli ölçüde geldik. Son dönemde verdiği ağır kayıplara rağmen sadırlarını yeniden artırmaya çalışan terör örgütünü bu şekilde hareket etmeye yönelten sebepleri biliyoruz. İnşallah sınırlarımızdaki güvenlik hattını tamamlayarak bu sinsi ve çirkin hesapları bir kez daha bozacağız."
Küresel krizlerin tetiklediği bir diğer sorunun enflasyon ve hayat pahalılığı olduğuna işaret eden Erdoğan, bu sorunun da iç ve dış sebeplerinin bulunduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Emtia fiyatlarındaki yükselişin en belirgin faktörü olan dış sebeplerin istikrara kavuşmasının biraz vakit alacağı anlaşılıyor. İçeride ise kimi panikten, kimi art niyetten kaynaklanan kurdaki ve maliyetlerdeki artışla izah edilemeyen fahiş fiyat artışlarına maruz kaldığımız bir gerçektir. Sevindirici olan ise tüm bu tablo içerisinde Türkiye'nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeye dayanan ekonomi programını uygulamayı sürdürmesidir. Bugün açıklanan ekim ayı işsizlik rakamları istihdamdaki artışın devam ettiğini göstermektedir. İstihdamın 31,2 milyonu bulduğu, ihracatın 250 milyar doları geçtiği, onca badireye rağmen döviz rezervlerimizin arttığı dönemde asıl zor olanı başarırken daha kolay konularda kendi ayağımıza kurşun sıkamayız. Buradan hem vatandaşlarımıza, üreticilerimize, perakendecilerimize, gayrimenkul ve araç sahiplerine, menkul kıymet ticareti yapanlara seslenmek istiyorum, ülkenize güvenin, ülkenize sahip çıkın, ülkenize destek verin. Kısa vadeli endişeleriniz ve kazanç kaygılarınızla ülkenizin geleceğine zarar verecek her türlü tasarruftan uzak durun. Elbette herkes alın terinin karşılığı olarak kazanacak, elbette herkesin varlığı gayretinin neticesi olarak değerlenecek ama ülkenin ve milletin kaybettiği bir ortamda bireylerin kazancı gibi gözüken hesaplar bir aldatmacadan ibarettir."
"Ürettiği, sattığı, maliki olduğu malı veya hizmeti akıl ve vicdan sınırlarının ötesinde ekonomik işleyişe zarar verecek şekilde fiyatlandıranlar aslında kendilerine de kaybettirdiklerini unutmamalıdır." ifadesini kullanan Erdoğan, bu yaklaşımı enflasyonun düşüşe geçtiği bir dönemde sergileyenlerin kendi bindikleri gemiyi kendi elleriyle deldiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yıllık enflasyonun birkaç ay içinde yüzde 40'lı rakamlara ineceği ortada ve fiyatlamaların mevcut yüzde 80'li rakamlara göre yapıldığı bir gerçekken hala etiketlerin başka hesaplamalara göre belirlenmesi doğru değildir. Asgari ücret, memur ve emekli maaşları başta olmak üzere çalışanların refah seviyelerindeki gerilemeyi telafi etme yönündeki gayretlerimizin enflasyon maskesinin ardına sığınan haramzadelerce akamete uğratılmasına rıza gösteremeyiz. Yılbaşında bu çerçevede ortaya çıkacak her hareketlenmeyi yakından izleyecek, reel ekonomik işleyişe aykırı her gelişmeyi belirleyecek, insanımızın hakkına el uzatanları buna pişman edeceğiz. Bu ülkenin 85 milyon vatandaşının ortak geleceği, ortak menfaati bizim için her bir ferdin kişisel kazanç hırsından önemlidir. Enflasyonu hedeflediğimiz şekilde 2023 sonunda yüzde 20'ler seviyesine, 2024'te tek haneli rakamlara düşürmek için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Açıkça söylüyorum, herkes hesabını 2023'te yüzde 20'ler seviyesinde enflasyona göre yapsın. Aksi yönde hareket edenlere hükümet olarak biz kendi yetkilerimizi, milletimiz de tercihleriyle kendi iradesini kullanarak gereken cevabı verecektir. Ülkemizin bunca fedakarlıkla eşiğine getirdiğimiz Türkiye Yüzyılı Vizyonunu, bir avuç muhterisin kazanç hırsına kurban etmeyeceğiz. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum, biz hiç kimsenin işine, gücüne, alışına, satışına, kazancına, karına karşı değiliz. Karşı olduğumuz tek şey sadece ekonomik kuralların değil, akıl ve vicdan sınırlarının da dışına taşan niyetler ve eylemlerdir. Piyasa denilen ve hukuki kurallarla birlikte insani reflekslerle de çalıştığına inandığım mekanizmanın vatandaşlarımızın sabrını daha fazla zorlamayacağına inanıyorum."
Erdoğan konuşmasında bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yatırımcıyı teşvik etmeye, istihdamı desteklemeye, üreticinin ve ihracatçının yanında yer almaya devam edeceklerini belirtti.
"Unutmayın en pahalı malın olmayan mal, en pahalı hizmetin erişilemeyen hizmet olduğu gerçeğini asla aklımızdan çıkarmadan girişimcilerimize omuz vereceğiz" açıklamasında bulunan Erdoğan, "Yeter ki ülkenin çıkarına, hükümetin programına, vatandaşın hakkına göz dikenlere fırsat verilmesin. Yeter ki kısır hesaplar uğruna Türkiye'nin tökezlemesini bekleyenlerin değirmenlerine su taşınmasın. Diğer tüm sıkıntıların, sorunların üstesinden gelecek imkana da güce de dirayete birikime de hamdolsun sahibiz." ifadesini kullandı.
Konuşmasında, "Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda haklı şekilde tepkiye yol açan bir kızımızın erken yaşta evliliği ile öncesinde ve sonrasında yaşanan acılar hususundaki görüşlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu ana kadar arkadaşlarım gereken gayretleri gösterdiler, gereken çalışmaları, ilgili bakanlarımız yaptılar. Ama bunları görmezden gelen bir muhalefet söz konusu. Her şeyden önce günümüz şartlarında 13 yaşında nişan, 14 yaşında evlilik gibi bir durumu kabul edebilmemiz asla mümkün değildir. Hele hele daha küçük yaşlardaki istismar iddiaları tam bir faciadır. Mağdur, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımıza başvurduğu andan itibaren kurumlarımız bu konuyu sahiplenmiştir. İçişleri Bakanlığımız tarafından yürütülen soruşturmanın ardından konu yargıya intikal etmiştir. Bu aşamada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız mağdur için avukat temin etmiş, hukuki süreci yakından takip etmeyi sürdürmüştür. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız, iddiaları tüm boyutlarıyla ve belgeleriyle soruşturarak iddianamesini hazırlamıştır. Davayla ilgili ilk duruşmanın yakında yapılması bekleniyor.
Konu, tüm bu süreçlerin ardından kamuoyunun gündemine gelmiştir. Bir başka ifadeyle mesele medyada yer alana kadar bakanlıklarımızın, kurumlarımızın tamamı süreci titizlikle takip etmiş, gereken her türlü işlemi bihakkın yerine getirmiştir. Geçmişteki ihmaller ve eksikler de soruşturma kapsamında ele alınmış, gereken adımlar atılmıştır. Ülkemizde çocuklara yönelik taciz, tecavüz, reşit yaşa ulaşmadan evlilik gibi hususlardaki hassasiyetimizi biz kimseye sorgulatmayız. Türkiye'de bu konuyla ilgili en önemli hukuki ve fiili reformlar, bizim hükümetlerimiz döneminde hayata geçirilmiştir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bay Kemal, sen bunlardan anlamazsın, senin böyle bir hassasiyetin de yok. Söyleyeceklerim var, şimdi kendini ona göre ayarla, kendine ona göre de çeki düzen ver." sözlerini sarf etti.
Son hadisede de aynı hissiyatla hareket ettiklerini, aynı tutumu ortaya koyduklarını, ilk günden itibaren aynı kararlılıkla davrandıklarını vurgulayan Erdoğan, ancak bu konudaki tartışmalarda gördükleri bir riyakarlıktan duydukları rahatsızlığı da ifade etmek istediğini dile getirdi.
"Her şeyden önce böyle bir hadiseyi milletimizin inancıyla ve o inancın temsilcisi kurumlarla irtibatlandırmak en hafif ifadesiyle ahlaki olmayan bir çarpıtmadır" değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Diyanet İşleri Başkanlığımızın en üst düzeyde görüşünü dile getirdiği, yanlışlığını belirttiği, kınamasını yaptığı bu meseleyi hala dinimizle ilişkili hale getirmek ancak art niyet ürünü olabilir. Esasen biz niyet okumasını doğru bulmayan bir anlayışa sahibiz. Benzer başka olaylarda suçun şahsiliği ilkesini önümüze çıkartanların bu hususta yaptıkları genellemeler, bizi mecburen niyetleri sorgulamaya itmektedir. Şayet, niyet mağdurun hakkını savunmaksa biz bunu zaten yapıyoruz, sonuna kadar da yapacağız ama biz bu çevrelerden, mesela PKK'nın, annelerinin kucağından kaçırıp dağa götürdüğü, eline silah verdiği, liderlerinin her türlü istismarına maruz bıraktığı 12-13 yaşındaki kızlarımız için de aynı tepkiyi bekliyoruz.
Bay Kemal; Diyarbakır annelerini kaç kere ziyaret ettin? Kızları, 12-13 yaşında yavruları evlerinden, ellerinden alıp kaçırılan bu gözü yaşlı anneleri acaba kaç kere ziyaret ettin? Mesela yine bir siyasi partinin teşkilatlarında ve belediyelerinde yaşanan onlarca benzer istismar iddiasının üzerine de aynı kararlılıkla gitmesini bekliyoruz. Hadi gidin bakalım, bunu da yap. Mesela, 12-13 yaşındaki kız çocuklarımızın teşhir vitrini haline dönüşen sosyal medya mecralarına, benzer rezilliklerin yuvası durumundaki mekanlara karşı yürüttüğümüz mücadeleye de destek bekliyoruz. Diyarbakır annelerinin evlatlarını örgütün pençesinden kurtarmak için verdikleri mücadeleyi yıllardır göz ardı edenlerin bu konuda sergiledikleri ataklığın sadece insani ve ahlaki ilkelerden kaynaklandığına nasıl inanacağız? Kendilerine yakın gördükleri bir kurumdaki daha rezil istismar olayını örtmek için suçun şahsiliği ilkesinin ardına saklananların, son hadiseyi dindar kesimlerin tamamını rencide etmenin aracı haline getirmeye çalışmaktaki samimiyetine nasıl inanacağız?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mağdurun ilk başvurusundan itibaren tüm kurumlarda meseleyi zaten sahiplendiklerine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Adalet Bakanlığımızla, İçişleri Bakanlığımızla, Aile Bakanlığımızla takipçisi olduk ve takipçisiyiz. Bu konuda tepkisini gösteren her vatandaşımızın hassasiyetinin başımızın üzerinde yeri vardır. Öyle sırtınızı parlamentoda dönmek suretiyle siz benim bakanıma ders veremezsiniz. Siz sırtınızı dönmekle aslında başka şeyler yaptığınızın da farkında değilsiniz. Biz PKK'nın istismar ettiği çocuklarımıza, parlamentodaki uzantılarına, kendi bünyelerindeki taciz, tecavüz olaylarına, sosyal medya ve benzeri mecralardaki rezilliklere göz yumanların, bu hadise üzerinden insanlarımızın bir kısmının değerlerine saldırarak onlara linç uygulamaya kalkışmasına rıza göstermiyoruz. Vatandaşlarımız müsterih olsun. Her türlü haksızlık, hukuksuzluk, vicdansızlık, ahlaksızlık gibi bu konuyu da her seviyede takip etmeyi ve neticelendirmeyi sürdüreceğiz."
Erdoğan, enerjinin her alanında son 20 yılda çok önemli gelişmeler kaydettiklerini anımsatarak, 2020'de uzun zamandır hasretle beklenen müjdeyi, Fatih sondaj gemisinin Tuna-1 kuyusunda yaptığı keşifle verdiklerini ifade etti.
Ardından gelen yeni keşiflerle birlikte bugün 540 milyar metreküplük bir rezerve ulaşıldığını belirten Erdoğan, bölgedeki yeni keşiflerle ilgili gelişmeleri, çalışmalar nihayete erdiğinde kamuoyuyla paylaşmayı sürdüreceklerini söyledi.
"Şu anda bütün dikkatimizi, yerli gazımızı Cumhuriyetimizin 100. yılında milletimizle buluşturmaya hasretmiş durumdayız" ifadesini kullanan Erdoğan, günlük 10 milyon metreküp gaz üretimine başlanacağını ve bunun 40 milyon metreküpe kadar çıkartılacağını bildirdi.
Karadeniz'de Fatih, Yavuz ve Kanuni ile birlikte 51 geminin faaliyet gösterdiğini aktaran Erdoğan, ayrıca karada ve denizde 8 bin kişinin kesintisiz çalıştığını anlattı.
Denizin 2 bin 200 metre altına 170 kilometrelik boru yerleştirme işlemini tamamladıklarını dile getiren Erdoğan, ilk keşfini yaptıkları Tuna-1 kuyusundan itibaren 15 arama, tespit ve üretim kuyusunun sondajını bitirdiklerini hatırlattı.
Gazı karada işleyecek Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisi'nin yüzde 85'ini tamamladıklarını, Batı Karadeniz Gaz Ölçüm İstasyonu ile gazı ulusal şebekeye bağlayacak 36 kilometrelik boru hattının inşasını bitirdiklerini ve testlere başladıklarını belirten Erdoğan, sadece Karadeniz gazıyla yetinmediklerini, boru hatlarını, gaz depolama tesislerini de geliştirdiklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün 7 uluslararası petrol ve doğal gaz boru hattına, ikisi kara, ikisi deniz 4 LNG tesisine, 2 yer altı doğal gaz depolama tesisine sahip olunduğunu dile getirdi.
Yer altı doğal gaz depolama tesislerinin kapasitesinin yaklaşık 6 milyar metreküpe ulaştığını bildiren Erdoğan, "Bunu 10 milyar metreküpe çıkartacağız." açıklamasında bulundu.
Düzce ve çevresinde 23 Kasım'da yaşanan depremin etki alanındaki esnaf ve sanatkarlara müjdeleri olduğunu belirten Erdoğan, "Depremden doğrudan zarar görüp görmediklerine bakılmaksızın bölgedeki esnaf ve sanatkarımızdan Halkbanktan Hazine ve Maliye Bakanlığı destekli kredi kullanmış olanların ödemeleri üç ay süreyle ertelenmiştir. Böylece 7 binden fazla esnaf ve sanatkarımız, 700 milyon liralık bir kredi geri ödeme yükünü 3 ay süreyle erteleme imkanına kavuşmuştur. Erteleme kararımızın Düzce'deki hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
Üniversite öğrencilerine de müjdeleri olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bugünkü son müjdemizi de üniversite öğrencilerimize vermek istiyorum. Yükseköğrenim öğrencilerimizin kredi burs miktarını hatırlayın, biz göreve geldiğimizde ne veriyorlardı? 45 liracık. Verdikleri buydu. Bu yıl itibarıyla lisansta 850 lira idi, şimdi bunu 850 liradan 1250 liraya çıkarıyoruz. Yüksek lisansta 1700 liraya, doktorada 2 bin 550 liraya yükseltmiştik. Ayrıca geçtiğimiz temmuz ayında daha önce kredi almış öğrencilerimizin geri ödemelerindeki TEFE, TÜFE oranlı güncellemelerin tamamını silerek sadece ana para ödemesini sağlayan bir düzenlemeye gittik. Böylece 3,3 milyon öğrencimizi 27 milyar liralık bir maddi yükten kurtardık. Bununla kalmadık."
2022-2023 döneminde yurt ücretlerine zam yapmayarak öğrencilerin geçen yılki fiyatlarla barınabilmelerini sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, "Yine yurtlarımızda kalan öğrencilerimize verdiğimiz beslenme yardımını da aylık 750 liradan 1800 liraya çıkardık. Hamdolsun bu yıl 850 bin kişiyle yurtlarımızda rekor barınma sayısına ulaştık." ifadelerini kullandı.
Gençlik ve Spor Bakanlığından kredi veya burs alan 1 milyon 424 bin öğrenciye 2023 yılında ödenecek rakamı da açıklayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"2023 yılı kredi burs rakamını lisans öğrencilerinde 850 liradan 1250 liraya, yüksek lisans öğrencileri için 1700 liradan 2 bin 500 liraya, doktora öğrencileri için 2 bin 550 liradan 3 bin 750 liraya çıkartıyoruz. Yeni kredi ve burs rakamlarının tüm öğrencilerimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum."
Erdoğan, genişletme fazıyla 4,6 milyar metreküp hacme ulaşan Silivri Yeraltı Doğal Gaz Depolama Tesisi'nin açılışını cuma günü gerçekleştireceklerini bildirdi.
Erdoğan, doğal gaz fiyatlarının serbest piyasada oluştuğu organize toptan doğal gaz piyasasını 4 yıldır başarıyla işlettiklerini bildirerek, Saros'ta inşası süren, gemilerle gelen doğal gazın ulusal şebekeye aktarılmasını sağlayan tesisisin açılışını da yakında yapacaklarını duyurdu.
Doğal gazdaki gelişmelerin yanı sıra karada da petrol arama faaliyetlerini yoğunlaştırdıklarını belirten Erdoğan, daha önce "petrol yok" diye beton dökülen kuyulardan da terör nedeniyle terk edilmek zorunda kalınan bölgelerden de petrol üretimine başlandığını aktardı. Türkiye Petrollerinin 5 yıl önce yaklaşık 40 bin varil olan günlük üretiminin bugün 65 bin varile çıktığını bildiren Erdoğan, özel sektör de dahil edildiğinde rakamın yaklaşık 80 bin varili bulduğunu söyledi.
Daha fazla sismik araştırma, daha fazla sondaj ve verimliliği artırıcı yöntemlerle Cumhuriyetin 100. yılında günlük üretimi 100 bin varile çıkartmayı hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Salgın döneminde pek çok petrol ve doğal gaz şirketi havlu atarken, Türkiye Petrolleri arama ve üretim faaliyetlerine hız verdi. Sadece 2021'deki 34 yeni keşifle mevcut rezervimize 71 milyon varil daha ekledik. Bu yıl 95'i arama ve 55'i üretim olmak üzere 150 kuyuda sondaj programı yaptık. Diyarbakır'daki Mermer-1, Hançerli-5 ve Demirkuyu-1 kuyularımızda 3 yıl önce 22,5 milyon varil rezerv petrol keşfetmiştik. Adana'da Çukurova sahasında 8 milyon varillik yeni bir rezerv keşfettik. 5 kuyuda günlük 1500 varillik üretime başladık. Yeni açılacak kuyularla buradaki üretimimizi peyderpey artıracağız.
Terörden temizlenen Gabar Dağı'nda mayın temizliği çalışmalarında şehit olan Jandarmamız Esma Çevik'in adını verdiğimiz bölgede 150 milyon net petrol rezervine sahip yeni bir saha keşfettik. Dünyada 2022'de karada yapılan en büyük 10 keşiften biri olan bu sahadaki rezervin değeri günümüz fiyatlarıyla yaklaşık 12 milyar dolara denk geliyor. Petrol kalitesi oldukça yüksek olan bu bölgedeki 4 kuyuda günlük 5 bin varillik üretim yapıyoruz. Kuyu sayımızı süratle artırarak buradaki petrol üretimimizi çok daha üst seviyelere taşıyacağız."
Erdoğan, Türkiye'nin petrol arama ve sondajcılığının son yıllarda hızlı artış göstermesinin en önemli nedenlerinden birinin de alandaki teknoloji yerlileştirme faaliyetleri olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"Son 3 yılda hayata geçirdiğimiz 113 yerlileştirme projesi sayesinde 123 milyon lira tasarruf ettik. Daha önemlisi yerli petrol ve doğal gaz ekipmanları üreten endüstrimizin üretim ve teknoloji kapasitesinin gelişimine önemli katkılar sağladık. İleri teknoloji sualtı robotu, yerli sondaj kulesi, milli yazılım platformu ve daha pek çok ekipman artık Türk malı imzasını taşıyor. Enerji sepetimizi nükleer güç santralinden güneş ve rüzgara kadar tüm imkanlarla genişleterek kendi kendimize yeterliliğimizi en üst seviyeye çıkarmakta kararlıyız. Kurulu enerji gücümüzü 3 kat artışla 100 megavatın üzerine çıkartarak bunun yüzde 54'ünü de yenilenebilir kaynaklara dayandırarak kendi kendimize yetmek yolunda önemli bir mesafe katettik. Bu tablodaki her bir puanlık artışın 600 milyon dolara tekabül ettiğine dikkatlerinizi çekmek isterim."
Türkiye'nin, küresel krizlerin dünyada bozuk olan sosyal adaletsizliği büyüttüğü bir dönemde her alanda olduğu gibi sosyal adalette de diğer ülkelerden ayrıştığını kaydeden Erdoğan, gelişmelerin sosyal yardımları sadece en temel ihtiyaçlara ulaşamayan vatandaşlarla sınırlı olmaktan çıkartıp daha kapsayıcı yaklaşımla yeniden ele almaya yönelttiğini söyledi.
Erdoğan, sosyal yardım politikalarının yoksulluk sınırının altına düşenleri kollama yanında günün gerçeklerine uygun şekilde insanların hayat standartlarını daha yüksek seviyede tutmayı amaçladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bu anlayışla hayata geçirdiğimiz ve sürekli geliştirdiğimiz son sosyal yardım projemiz Türkiye Aile Destek Programı'dır. Türkiye Aile Destek Programı kapsamına giren 2,8 milyon hanemize temmuz ve kasım ayları döneminde toplam 9,2 milyar lira nakdi kaynak aktardık. Bu ay aynı proje dahilinde 3 milyon haneye 3,8 milyar lira daha nakdi kaynak aktarımı yapacağız. Eskiden beri devam eden engelli ve yaşlı aylıklarının ödemelerini de titizlikle sürdürüyoruz. Kasım ayında 1,3 milyon yaşlı ve engellimize 2,1 milyar lira ödedik, aralık ayında da aynı miktar ödemeyi gerçekleştireceğiz. Yine kasım ayında 9,4 milyon ihtiyaç sahibi vatandaşımızın 2,9 milyar lira tutarındaki genel sağlık sigortasını ödeyerek ücretsiz sağlık hizmeti alabilmesini sağladık.
Doğal gaz tüketim desteği için kasım ayında 386 milyon lira ödeme yaptık. Türkiye çapındaki 1000'in üzerinde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfımıza ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza aktarılmak üzere her ay gönderilen payı 224 milyon liradan 450 milyon liraya çıkardık. Böylece sadece kasım ayında sosyal yardım programları üzerinden vatandaşlarımıza aktardığımız kaynak 10,2 milyar lirayı bulmuştur. Aralık ayında da 10,3 milyar liralık bir kaynakla vatandaşlarımızı desteklemeyi sürdüreceğiz. Kasım ve aralık aylarındaki tutarı 20,5 milyar liraya ulaşan bu sosyal destek ödemeleri yeni yılla birlikte katlanarak artacaktır. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımız ile belirli konularda desteğe ihtiyaç duyan insanlarımızı çekinmeden valiliklerimiz ve kaymakamlıklarımız üzerinden ilgili kurumlarımızla irtibata geçmeye davet ediyorum."
Türkiye Cumhuriyeti devletinin, her bir insanına sahip çıkacak, zor gününde yanında olacak güce ve dirayete sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, hayata geçirecekleri yeni sosyal yardım faaliyeti olan "Başarı Teşvik Programı" hakkında da şunları kaydetti:
"Sosyal yardım alma hakkına sahip ailelerimize mensup, devlet okullarında okuyan ve sınıflarında dereceye giren ilk ve ortaöğretim öğrencilerimize net asgari ücretin yüzde 60'ına kadar, yükseköğretim öğrencilerimize net asgari ücret kadar dönem arasında yapılacak şekilde başarı desteği vereceğiz. Ayrıca dört yıllık örgün eğitim yapan yükseköğretim kurumlarını kazanan aynı kapsamdaki öğrencilerimize aylık 100 lira destek ödemesi yapacağız.
YÖK'ün belirlediği dünyadaki ilk 500 üniversiteye girme hakkı kazanan aynı kapsamdaki öğrencilerimize devletlerinin yanında olduğunu hissettirecek başarı destekleri sağlayacağız. Sosyal yardım alan hanelerdeki meslek lisesi mezunu öğrencilerimiz ile lise sonrası meslek edindirme kurslarına giderek iş hayatına atılacak gençlerimize de net asgari ücrete orantılı desteğimiz olacak. Yine aynı durumdaki ailelerimizin evlatlarından işe girmek için gereken merkezi sınavlar ile bilim, spor ve sanat yarışmalarına katılanların ihtiyaçlarını biz karşılayacağız."
Erdoğan, detayları Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından açıklanacak bu program için 1,5 milyar liralık bütçe ayırdıklarını bildirdi. (AA)