FİNANS

Aras: "Dikiz aynasına değil ileriye bakalım"

Finansbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve CEO Ömer Aras, dünyada likidite sıkışıklığı olursa bunun gelişmekte olan piyasaları da etkileyeceğini belirterek, “Bu tempoda giderse Çin’in, 2035’te ABD ekonomisini geçeceği tahmin ediliyor. Dolayısıyla geriye bakarak ‘Geçmişte böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak’ demek yanlış. Dikiz aynasına bakarak araba kullanamayız. Önümüze bakmamız lazım” dedi.

Ömer Aras ve Finansbank Genel Müdürü Sinan Şahinbaş Bankanın 20. yıl dönümü dolayısıyla düzenledikleri basın toplantısında gelecek döneme ilişkin hedeflerini aktardı.

“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM GELİŞMİŞ PİYASALAR İÇİN İYİMSER DEĞİL”
Aras, konuşmasında, subprime mortgage piyasası ile başlayan kredi riski sorununun kartopu gibi büyüyerek ABD’den Avrupa’ya kadar etkili olduğunu belirterek, dünyada tüm varlığa dayalı menkul kıymet piyasasının, risk sermayesi işlemlerinin durduğunu, gelişmiş piyasalardaki kredi sorununun arttığını ve en büyük riskin ABD ekonomisinde olası resesyon olarak görüldüğünü söyledi. Bunun Avrupa’ya sıçrayabileceğini, göreceli olarak bundan gelişmekte olan piyasaların da etkilenebileceği değerlendirmesi yapan Aras, gelişmekte olan piyasaların subprime riski olmamasından dolayı kredibilitelerinin arttığını, bunun şans olarak değerlendirilebileceğini ifade etti. Dünyada zenginlik dengesinde ciddi değişiklikler yaşandığını, Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerde ortaya çıkan zengin şirketlerin Batı’dan aktif satın almak istediğini, bunun ise politik bir yanının da bulunduğunu dile getiren Aras, gelişim sermayesi ve hedge fonların dünyada emeklilik ve sigorta fonlarından daha hızlı büyüdüğünü söyledi. Aras, paranın daha çok esnek fonlara aktığını, dolayısıyla finans gücünün de şekil değiştirdiğini anlattı. Aras, “Önümüzdeki dönem için gelişmiş piyasalar için çok iyimser bir tablo çizmek pek mümkün görünmüyor. Bu durum, piyasaların kredi riskiyle karşı karşıya kalması nedeniyle uzun soluklu olabilir" dedi.

DÖNEM BİRLEŞME DÖNEMİ

Ömer Aras, Türkiye’de mali disiplinin devam edeceğini, yüzde 5’in üzerinde büyüme beklediklerini, enflasyonun hedeflenen düzeyde kontrol altında götürülebileceğini belirterek, dalgalı kurda ise değişiklik beklemediklerini söyledi. Türkiye’nin ucuz işçilikten çok kaliteli ve katma değerli ürünlerle rekabetçi ekonomik yapıya kavuşturulması gerektiğine dikkat çeken Aras, bunların sonucunda bankacılık sektöründe rekabetin, ürün ve hizmet
çeşitliliğinin artacağını belirtti. Aras, “Başarılı olanlar devam edecek, başarılı olamayanlar ise belki de satıp çıkacaktır. Ancak Türkiye’de sektörde satın alma dönemi bitti gibi, bundan sonra birleşmeler olabilir. Yurt dışı uzantılı birleşmeler de gündeme gelebilir” öngörüsünde bulundu.

HEDEFLERİN GERÇEKLEŞMESİ TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNE BAĞLI
Ömer Aras, banka olarak her konuda yüzde 10’un üzerinde pazar payı hedeflediklerini, önümüzdeki 2 yılın sonunda bireysel bankacılıkta yüzde 10’un üzerinde, mortgage kredilerinde yüzde 14, KOBİ bankacılığında yüzde 15, kredi kartlarında yüzde 11 pazar payına ulaşmayı hedeflediklerini kaydetti. Bu hedefleri gerçekleştirmenin Türkiye’nin büyümesine bağlı olduğunu dile getiren Aras, “Türkiye yüzde 5’in üzerinde büyürse biz de bu rakamları yaparız diye düşünüyoruz. Her şey makro ekonomideki büyümeye bağlı. Türkiye’de büyümede bir duraklama olursa bizim bu rakamları gerçekleştirmemiz söz konusu olamaz” diye konuştu.

DİKİZ AYNASINA BAKARAK ARABA KULLANILMAZ, ÖNÜMÜZE BAKALIM”
Aras, dünyadaki olumsuzluğun ağırlıklı olarak gelişmiş piyasalardaki kredi riskiyle ilgili olduğunu, bunun gelişmekte olan piyasalar için avantaj olarak değerlendirilebileceğini belirtti. “Ancak bunun da bir dozu var. Dünyada likidite sıkışıklığı olursa bu gelişmekte olan piyasalara da yansıyabilir. Dünyanın büyümesinde, motorunda değişiklikler oluyor” değerlendirmesi yapan Aras, “Bu tempoda giderse Çin’in, 2035’te ABD ekonomisini geçeceği tahmin ediliyor. Dolayısıyla geriye bakarak ‘Geçmişte böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak’ demek yanlış. Dikiz aynasına bakarak araba kullanamayız. Önümüze bakmamız lazım” dedi.

“FİNANSBANK EFEKTİF OLARAK HALKA KAPANDI”

Ömer Aras, halka açıklık oranındaki düşüş konusunda da Türkiye’de halka açılmanın yasal düzenlemesi varken, halka kapanmanın regülasyonu olmadığını, "az halka açıklık"la ilgili düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. Finansbank’ın şu andaki halka açıklık oranının yüzde 1’in altında bulunduğunu dile getiren Aras, Banka'nın, efektif olarak halka kapandığını kaydetti. Aras, “Ancak hala Borsada duruyor. Bununla ilgili Sermaye Piyasası Kurulu ile temaslar oldu. Regülasyon çıkacak diye bekliyoruz” dedi. Aras, ikinci bir halka arz düşünmediklerini, yüzde 1 gibi Borsada işlem gören hissenin yatırımcı açısından aslında tehlikeli olduğunu, bunu bilmeyenin gidip hisse satın alabileceğine de işaret etti. Aras, şu anda bankada yüzde 84.70 oranında hissedar olan NBG’nin yönetimde bir değişiklik yapmadığına de dikkat çekerek, yerel yönetime ağırlık veren bankalar ve şirketlerin daha başarılı olduğunun görüldüğünü belirtti.

"KURUN BU DÜZEYE İNECEĞİNİ BEKLEMİYORDUK"
Ömer Aras, kurun bu düzeye kadar düşmesini kimsenin beklemediğini, Banka olarak daha yüksek tahminler yaptıklarını belirterek, “İhracatçıların Merkez Bankasına faiz baskısını haklı buluyor musunuz?” sorusu da “Kendi açılarından haklılar. Yavaş yükselen bir kur ihracatçı için daha uygun bir ortam sağlar, ancak düşüş onlar için olumsuzluk yaratır. Haklı olarak kendi lobilerini yapacaklardır” dedi.

“KUR İNMİŞ ÇIKMIŞ, BANKALARIN UMURUNDA DEĞİL”
Genel Müdür Sinan Şahinbaş ise dolar kurunun şu anda geldiği düzeyin reel sektördeki karlılığı olumsuz etkilediğini, ancak bankalarda firmaların rahatlıkla gelip finansal riskleri elimine edeceği ürünler bulunduğunu söyledi. Şahinbaş, Türkiye’de herkesin her şeyden para kazanmaya çalıştığını, bu dönemin geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kur inmiş, çıkmış bankaların çok umurlarında değil. Çünkü açık pozisyon taşımıyor. Ancak reel sektörde böyle bir pozisyon taşınıyor. Bu pozisyonun da bankalar kredi verirken elimine edilmesi, zorlanması lazım. Firmalara ‘sen sadece kendi işinden para kazan’ denilmesi lazım. Biz elimizden geldiğince bunu yapıyoruz. Bilançosunda dengesizlikler olan şirketlere ‘şunları yapın’ diyoruz” dedi.
Merkez Bankasından 0.50 ile 0.75 puan daha indirim beklediklerini, önümüzdeki yıl toplam 1.5-2 puanlık inişle faizlerin 13.5-14 seviyelerine ineceğini tahmin ettiklerini belirten Şahinbaş, faizlerin bu seviyeye inmesi halinde de konut kredisi faiz oranlarının da düşeceği öngörüsünde bulundu.
NBG ile birleşme sonrasında da bankanın büyümeye devam ettiğini, pazar paylarının hızla arttığını, bilançodaki yıllık yüzde 34 civarındaki reel büyümenin bundan sonra da devam etmesini beklediklerini vurguladı.

Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler