Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, GE'nin bankada bulunan yüzde 20.85'lik payının satışı konusunda işin renginin üç hafta içinde belli olacağını söyledi. Özen, katıldığı bir toplantıda gazetecilerin konuya ilişkin soruları üzerine, "İşin rengi 3 hafta içinde belli olur, bunun olması işin bitmesi anlamına gelmiyor, bu benim kişisel görüşüm" dedi. Garanti Bankası'ndan KAP'a yapılan açıklamada da, "GE'nin elinde bulunan hisselerin satışına ilişkin süreç devam etmekte olup bu aşamada kamuoyu ile paylaşılacak ilave bir gelişme bulunmamaktadır" denildi.
Dün Reuters'a bilgi veren konuya yakın bir kaynak, finans alanındaki ağırlığını azaltma kararı alan GE'nin Garanti Bankası'ndaki yüzde 20.85 hissesinin satışı için bağlayıcı olmayan tekliflerin alındığını ancak teklif sahiplerinin henüz due diligence aşamasına geçmediklerini kaydetmişti.
Aynı kaynak, due diligence aşamasının en az 2 hafta süreceğini, bu sürecin 5-7 haftaya kadar çıkabileceğini ve satışın Haziran ya da Temmuz ayından önce tamamlanmayacağını söylemişti.
BANKALARIN TAHVİL İHRACINA İHTİYACI OLACAK
Özen, bankaların mevduatta büyüyebildiğini ancak gün geldiğinde bankaların pasiflerinin kalitesini artırmak için tahvil ihraçlarına ihtiyaç duyacağını söyledi. Özen, BDDK'nın bankalara tahvil ihracına izin vermemesi ile ilgili olarak "Bu iş için karşılıklı oturmamız lazım. Mevduatta büyüyebiliyoruz ama gün gelecek ki pasiflerin kalitesini artırmak için bizim tahvil ihracına ihtiyacımız olacak. Bizim önceliğimiz sıralı olarak mevduat, seküritizasyon ve tahvil ihracı" dedi. Özen, bu konunun ilk gündem maddelerinden biri olacağını belirterek, Türkiye Bankalar Birliği toplantısında ve kendi gündem maddelerinde de ilk konulardan biri olacağını belirtti.
Bankaların, son dönemde hareketlenen sermaye piyasasından borçlanmanın önemli aktörlerinden biri olması bekleniyordu ancak BDDK'nın son kararı bankaların bu yolla borçlanmasının yolunu şimdilik kapatmış görünüyor. Bankaların pasifini çeşitlendirmek için seküritizasyonların olabileceğini ifade eden Özen, önümüzdeki günlerde varlığa dayalı menkul kıymet çıkarılabileceğini, mortgage alacaklarının seküritizasyonu gibi uygulamaların olabileceğini söyledi. Bankacılık sektörünün mevduatta büyüdüğünü belirten Özen, bankaların pasif tarafını zenginleştirmek için varlığa dayalı menkul kıymetleri ikinci öncelik olarak, özel sektör tahvil ihracını da üçüncü öncelik olarak gördüğünü ifade etti.
Özen, varlığa dayalı menkul kıymet ihracında Körfez bölgesini hedef alıp almayacakları ile ilgili bir soru üzerine de, "O pazardaki ilgiyi biliyorum. Ama bu demek değil ki sadece o pazara yöneleceğiz. Avrupa'da da müşterimiz çıkabilir, Amerikan yatırımcısı da çıkabilir, Türkiye'de yerli de olabilir" dedi.
Bankaların tahvil ihracının özel sektörün finansmanının önünü kapatması gibi bir şeyin olmadığını belirten Özen, "Özel sektörün bugün krediye ulaşma imkanları elverişli. Bankalar kredi veriyor. Ama özel sektör tahvillerinin önemini de kesinlikle yadsımıyorum. Özel sektörün de çeşitlendirmesi lazım. Burada bir rekabetin anlaşılmaması lazım" diye konuştu.
Özen, mevduat faizleri ile ilgili bir soru üzerine ise şunları söyledi: "Mevduatla kredi faizini beraber konuşmak doğru olur. Ya mevduatta ya kredi faizinde yanlış yapıyoruz diye düşünüyorum. Bankacılık sektörü krediye uyguladığı faizlerden daha yüksek faizde mevduat toplayamaz. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bunun bir an evvel düzelmesi lazım diye düşünüyorum."