İSTANBUL (AA) - Metro Türkiye Satın Alma Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç, "Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile birlikte coğrafi işaretli ürünleri, meslek liselerinin müfredatına sokmuş bulunuyoruz. Biz Metro Türkiye olarak, gastronomi alanında taşın altına elimizi sokuyoruz, ilk adımımızı atıyoruz." dedi.
Metro Türkiye, Türkiye'deki yerel değerlerin korunması, desteklenmesi ve Türk mutfağının geliştirilmesi adına 2011 yılında başlattığı Coğrafi İşaretli Ürünler Projesi kapsamında önemli bir adımı bugün MEB ile hayata geçirdi.
11. Kalkınma Planı çalışmalarında Metro Türkiye tarafından paylaşılan coğrafi işaretli ürünlerin müfredata alınması önerisi, 2019-2020 eğitim-öğretim yılında hayata geçecek.
Protokole MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Kemal Varın Numanoğlu ve Metro Türkiye Satın Alma Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Alkaç imza attı.
Protokol kapsamında 2019-2020 eğitim-öğretim yılı itibarıyla mesleki ve teknik okullarda gıda teknolojisi ile yiyecek-içecek hizmetleri alanında eğitim gören yaklaşık 65 bin öğrencinin müfredatına coğrafi işaretler girecek ve coğrafi işaretler, "Türk Mutfağı ve Beslenme" ders kitaplarında yer alacak.
Proje kapsamında ayrıca, MEB’e bağlı 50 formatör öğretmen, Gastronometro'da teorik ve pratik eğitim alacak.
- "Tüm bölgelerden gelen eğitmenlerimiz, aldıkları eğitimleri bölgelerinde aktaracak"
Metro Türkiye Satın Alma Direktörü Deniz Alkaç, projenin detaylarının açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada, projenin kendileri için çok heyecan verici olduğunu, Türk mutfağı ve Türk mutfağına hizmet eden gençler için büyük önem taşıdığını kaydetti.
Alkaç, "MEB ile birlikte coğrafi işaretli ürünleri, meslek liselerinin müfredatına sokmuş bulunuyoruz. Almanya'da meslek liselerinin yüzde 80'i özel sektör tarafından destekleniyor. Ülkemizde bu oran yüzde 4 civarında. Türkiye'de bunu artırmamız lazım. Biz Metro Türkiye olarak, gastronomi alanında taşın altına elimizi sokuyoruz, ilk adımımızı atıyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin her tarafından gelecek 50 eğitmene, coğrafi işaretli ürünler üzerine eğitim vereceklerini, bu eğitmenlerin de gittikleri bölgede verecekleri eğitimler ile çarpan etkisi yaratacağını belirten Alkaç, teorinin yanında aynı zamanda pratik eğitimlerin de bulunduğunu kaydetti.
Alkaç, "Kars'tan Antep'e kadar tüm bölgelerden gelen eğitmenlerimiz, aldıkları eğitimleri bölgelerinde aktarıyor olacaklar. Bir yıl içinde 65 bin öğrenciye, 10 yılda 650 bin öğrenciye ulaşmayı hedefliyoruz." dedi.
Bu hamlenin turizme katkısına da değinen Alkaç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin potansiyeline çok inanıyoruz. Güçlü, köklü bir mutfak kültürünün mirasçısı konumundayız. Öncelikle kendimiz potansiyelimizin farkında olmalıyız. Bu potansiyeli farkındalıkla, ekonomik kaldıraç olarak kullanabiliriz. Bugün Barselona'da bir turist kişi başı ortalama bin 150 dolar harcıyor. Bunun yüzde 30'unu gastronomiye yapıyor. Türkiye'de bu rakam 680 dolarlarda. Bunun yüzde 13'ü gastronomiye harcanıyor. Şeflerimizi, doğru ürünlerle, Türk mutfağının kültürü ile beslersek bu rakamları çok daha ileri taşırız."
- "Türkiye'de 400 adet tescilli coğrafi işaretli ürün var, potansiyel 3 bine yakın"
Deniz Alkaç, coğrafi işaretli ürünlerde Türkiye'de 2011 yılında çalışmaya başladıklarını, başladıkları tarihte bu konuda Türkiye'de bilinirliğin olmadığını ifade ederek, gelinen noktada Türkiye'de 400 adet tescilli coğrafi işaretli ürün, 400 de aday ürün bulunduğunu bildirdi.
Alkaç, devamla şunları kaydetti:
"Türkiye'de potansiyel 3 bine yakın ürün olması... Avrupa'da 3 bin 300 tane coğrafi işaretli ürün var. Bizim topraklarımızdaki coğrafi işaretli ürünler potansiyeli, tek başına Avrupa ediyor. Çok büyük bir potansiyelin üstündeyiz. Dünyada coğrafi işaretli ürünler pazarı 200 milyar dolar. Türkiye, bu pazarda pastadan çok büyük pay alabilir. 2011 yılında coğrafi işaretli ürün işine başladığımızda sıfırdan başladık. Bugün satışlarımızın yüzde 4-5 aralığı bu ürünlerden gelmekte. Ciddi bir farkındalık var. 120 restoranın da menüsüne soktuk. Bugün MEB ile imzaladığımız protokol Türk mutfağı için çok önemli bir adım."
- "Ezine peynirimizin de rokfor kadar değerli olduğunu anladığımızda bu işi başarmış olacağız"
Metro Türkiye Satın Alma Direktörü Alkaç, yerel değerlerin korunması ve ürüne değer kazandırılmasının tüm dünyada üzerinde titizlikle durulan bir konu olduğunu vurgulayarak, "Söz gelimi Fransa'nın rokfor peyniri bin 400 yılından beri korunuyor. Bugün Rokfor (Roquefort) köyündeki üretimin değeri yılda 400 milyon avro. Baktığınızda, Ezine peyniri de en az rokfor kadar lezzetli ve değerli bir peynir. İşte biz ne zaman bu değeri daha iyi tanıtır, yurt dışından Ezine'ye turlar düzenlenmesini sağlarsak o zaman gerçekten bu alanda kendimizi başarıya ulaşmış sayarız. Ezine peynirimizin de rokfor kadar değerli olduğunu anladığımız gün, yurt dışından Ezine'yi ziyaret eden turistler yarattığımız gün bu işi başarmış olacağız." ifadelerini kullandı.
- "Tüm bu başarı hikayesini çok daha ileri noktalara taşımak zorundayız"
MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Kemal Varın Numanoğlu da "coğrafya kaderdir" sözüne atıfta bulunarak, bu sözün içeriğindeki avantajların doğru kullanılması gerektiğini vurguladı.
Coğrafi işaretli ürünlerdeki çeşitlilikte Türkiye'nin barındırdığı avantajın anlatılması adına protokolün çok önemli olduğuna işaret eden Numanoğlu, şunları kaydetti:
"Önemli bir proje başlatıyoruz. Bu proje kapsamında yaklaşık 65 bin öğrencinin eğitim aldığı müfredatın içine ilk defa MEB olarak coğrafi işaretli ürün kavramını yerleştiriyoruz. Böylece gerçek anlamda geleceğin aşçılarını, beslenme alanının öncülerine bu bilinci aşılayarak yetiştiriyoruz. Coğrafi işaret kavramı çok önemli. Bütün toplum tarafından anlaşılması lazım.
Yaklaşık 35 milyar dolar civarında yıllık turizm gelirine ulaştık. Yaklaşık 180 milyar dolar civarında ihracat gelirimiz var. Tüm bu başarı hikayesini çok daha ileri noktalara taşımak zorundayız. Coğrafyamızın bize yüklediği kaderin olumsuzluklarını avantajlara çevirerek daha üst noktalara çıkabiliriz."
- "65 bin öğrencinin müfredatına coğrafi işaretler girecek"
Kemal Varın Numanoğlu, bugün yiyecek-içecek temininin çok daha karmaşık ve komplike süreçler içerdiğini, bu sektörün insan ve toplum sağlığı açısından bakıldığında önemli bir hizmet alanı olduğunu söyledi.
Numanoğlu, şöyle devam etti:
"Bu nedenle bu sektörün organizasyonu çok iyi şekilde düzenlenmeli. Nitelikli, iyi eğitim görmüş ve yeterli tecrübeye sahip insan gücü kaynağı ile desteklenmelidir. İmzalanan bu protokol ile 2019-2020 eğitim-öğretim yılı itibarıyla mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında gıda teknolojisi ile yiyecek-içecek hizmetleri alanında eğitim gören yaklaşık 65 bin öğrencinin müfredatına coğrafi işaretler girecek. Bunun yanı sıra ülke sathında alan öğretmenlerimize bu konuda mesleki eğitim imkanı sağlanmış olacak. Metro Türkiye ile iş birliğimizi çok değerli buluyoruz. Coğrafi işaret, tüketiciler için ürünün kaynağını, karakteristik özelliklerini ve ürünün söz konusu karakteristik özellikleri ile coğrafi alan arasındaki bağlantıyı gösteren ve garanti eden kalite işaretidir. Coğrafi işaretli ürün kavramının anlaşılması, farkı ve ünü yöresinden kaynaklanan, kalitesi denetimle korunan, benzersiz ve özgün ürünlerimizin tanıtımları açısından çok önemli."
- "Bu ürünler, ekonomik açıdan da katma değer oluşturuyor"
MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Numanoğlu, coğrafi işaret tescili ile kalitesi, gelenekselliği, yöreden elde edilen ham maddesi ile yerel niteliklere bağlı olarak belli bir üne kavuşmuş ürünlerin korunmasının sağlandığını vurguladı.
Ayrıca bu ürünlerin, ekonomik açıdan da katma değer oluşturduğuna işaret eden Numanoğlu, şunları kaydetti:
"Bunun yanı sıra ihracatımızı geliştirmek için bu ürünlerin yurt dışında da tescil edilmesi de büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede halen ne yazık ki sadece Antep baklavası, Aydın inciri ve Malatya kayısısı AB'de tescil sağlamış durumdadır. Gerçekleştirdiğimiz protokol kapsamında sağlanan müfredat güncellemeleri ve alan öğretmenlerinin eğitimlerinin yol açacağı kitlesel farkındalığın bu şekilde tescil alan ürün sayısının artışında önemli bir rol oynayacağını umuyoruz. Bu açılardan bakıldığında, sektöre iş gücü yetiştiren kurum konumunda olan Milli Eğitim Bakanlığı ile ülkemizin çok önemli yiyecek içecek tedarikçilerinden biri olan Metro Türkiye arasında yapılan bu iş birliğini çok değerli buluyoruz."