Peugeot Başkanı'ndan Türkiye yorumu
**Peugeot Başkanı Vincent Rambaud, "Türkiye’nin bu yıl Avrupa’da en çok büyüme gösteren pazarlardan biri olacağını düşünüyoruz" dedi.
**
Vincent Rambaud, 3. Uluslararası İstanbul Otomotiv Kongresi’nde video sunum ile yaptığı konuşmada, Çin’de ve Latin Amerika’da gittikçe büyüyen yeni pazarların ortaya çıkmasıyla, sektörde öncelikle coğrafi değişikliklerin yaşandığını belirterek, ayrıca, çevrenin daha iyi korunması hedefiyle, başta hibrit ve elektrik motorlu araçlar olmak üzere, alternatif enerjilerin ortaya çıkışıyla da teknolojik değişimler yaşandığını kaydetti.
Kongrenin teması olan "Otomotivde Enerji Dönüşümü ve Emisyon"un kendilerinin öncelikli hedeflerinden biriyle tam olarak çakıştığına işaret eden Rambaud, "Çevreye bıraktığımız izi ve fosil enerjilere bağımlılığımızı azaltmak amacıyla, sürüş keyfinden ödün vermeden ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için, Peugeot çok sayıda teknolojiye yatırım yapıyor" dedi.
Rambaud, Türkiye’yi uzun zamandan beri çok iyi tanıdığını dile getirerek, Türkiye’nin, büyüme potansiyeli ve ayrıca bu coğrafi bölgede sahip olduğu stratejik konumu nedeniyle, yabancı yatırımcıların gözünde büyük öneme sahip olduğunu kaydetti.
Vincent Rambaud, şunları söyledi: "Satışlarının yüzde 42’sini Avrupa dışında gerçekleştiren Peugeot’nun dünya stratejisinde Türkiye, yüksek büyüme potansiyeli sunan ülkelerden biridir.
Bugün pazarın 2010 yılı sonunda 700 binden fazla satışa doğru gelişmesi bunun bir teyididir, Türkiye’nin bu yıl Avrupa’da en çok büyüme gösteren pazarlardan biri olacağını düşünüyoruz.
Peugeot, 3 yıldan bu yana Türk pazarında büyük bir ilerleme gösterdi.
2007’de yüzde 3,3 olan pazar payımız 2010’da yüzde 6’ya ulaşmış olacak. Türk pazarına uyarlanmış ürün gamımız, yeni ticari politikalarımız ve bayi stratejimiz sayesinde bu ilerlemeyi gösterebildik." Peugeot’nun cazip ürünleriyle ve çevre koruma bakımından yüksek performans sunan termik, elektrik ve hibrit gibi modern teknolojileriyle, Türk otomotiv pazarı gelişiminin önemli bir parçası olmak istediğine değinen Rambaud, Türkiye’de bu araçlarla ilgili olarak vergi mevzuatında yeni düzenlemelerin hazırlanmasının, bu ulaşım araçlarının yaygınlaştırılması için öncelikli ve vazgeçilmez bir hedef olması gerektiğini kaydetti.
HİBRİT OTOMOBİLLER
Rambaud, Peugeot, karbondioksit emisyonlarının azaltılmasında da öncü bir marka olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Bizim stratejimiz bu hedefe ulaşma yönünde bir tek çözüm olmadığı, müşterilerin kullanımlarına uyarlanmış çok sayıda cevap olduğu yönündeki inancımıza dayanmaktadır. Bu nedenle Peugeot, 2020 ufkunda pazar payı yüzde 15 mertebesinde olması beklenen dizel hibrit ve elektrik motorlu araçlar gibi yeni ürün ve teknolojileri sunuyor.
Geçtiğimiz haziran ayında tanıttığımız ve 2011’de ürün gamımızda geniş ölçüde yer alacak olan e-HDi motor da yine önemli hibrit uygulamalarımızdan bir diğerini oluşturacaktır. Bu motoru öncelikle 508’de, ardından 308’de kullanacağız." Peugeot’nun, Avrupa pazarında mevcut yeni nesil, 4 kapılı, 4 koltuklu, sıfır emisyonlu ilk elektrikli otomobil iOn’u ticarileştirdiğine değinen Rambaud, bu aracın, 1990’lı yıllarda bu pazarın başlıca oyuncularından biri olan Peugeot’nun elektrikli araç pazarına geri dönüşüne damgasını vurduğunu, Peugeot 106’nın bugün dahi dünyada en çok satılan sıfır emisyonlu otomobil olduğunu dile getirdi.
Rambaud, Peugeot’nun bu teknolojileri müşterileri için somutlaştırıp, ilk harekete geçen marka olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Hibrit ve elektrikli araçlardan sonra, çevre hedefine ulaşmak için bir başka eksen daha var. Tahminlerimize göre, 2020 ufkunda optimize edilmiş termik motorların hala pazarın yüzde 85’ini oluşturacağını hatırlatırım. Biz şimdiden son derece başarılı ve performanslı benzinli ve dizel motorlara sahibiz.
Çevre atağımızı karbondioksit emisyonlarının yeniden azaltılmasına olanak verecek 1 litrelik 3 silindirli yeni benzinli motorumuz ile sürdüreceğiz.
Gördüğünüz gibi, birçok çözüm mevcut, fakat kesin olan bir tek şey var: Çevre hedefine ulaşmak her şeyden önce performansa ve etkinliğe dönük pragmatik bir yaklaşım gerektiriyor."
Haber Gönder
