Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Aralık 2021'de açıkladığı ve bir yılını geride bırakan KKM uygulamalarının piyasalara etkilerine ilişkin değerlendirmede bulundu, gelecek yıla ilişkin hedeflerini ve öngörülerini anlattı.
CEVAP: Geçen yılın son aylarında döviz kurlarında piyasa gerçekliğiyle bağdaşmayan sağlıksız fiyat oluşumları ve dalgalanmalar gözlemledik. Finansal istikrarı tehdit eder boyuta ulaşan bu gelişmelerin önüne geçmek amacıyla Aralık 2021'de KKM uygulamasını devreye aldık. Bu uygulamayla tasarruflarını Türk lirası cinsi hesaplarda değerlendiren vatandaşlarımızın döviz kurundaki değişimlerden olumsuz etkilenmelerini önlemek ve finansal sistemimize güvenlerini pekiştirmeyi amaçladık. Küresel ve bölgesel zorlukların önemli ölçüde arttığı 2022 yılında KKM uygulaması, finansal istikrarın güçlendirilmesine, döviz talebinin sınırlandırılmasına ve Türk lirası mevduatın vadesinin uzamasına önemli katkılar sağladı. Uygulama aynı zamanda makroekonomik dengelerimize de olumlu katkı yaptı ve ekonomik aktivitenin sağlam temeller üzerinde büyümesinde önemli rol oynadı.
Başta KKM olmak üzere Aralık 2021'den itibaren devreye aldığımız enstrümanlar ve tedbirler bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde finansal istikrarın sürdürülmesinde etkin bir rol oynadı. Rusya-Ukrayna Savaşı'na ve Fed'in faiz artırımlarına rağmen KKM'nin de katkısıyla döviz talebinin önüne geçildi ve böylece döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduatlardaki payı 21 puan azaldı. Bize geçmişte kolaylıkla dayatılan faiz politikalarına karşı güçlü ve kararlı duruşumuz, sadece ülkemizin makroekonomik göstergelerine olumlu yansımakla kalmıyor, aynı zamanda kronik problemlerin çözülmesine de olanak sağlıyor.
CEVAP: Bu sorunuza yanıt verirken KKM'yi tasarladığımız ve devreye aldığımız dönemdeki ekonomik konjonktürü tekrar hatırlamak yerinde olacaktır. Biz bu enstrümanı, başta finansal istikrarımızı tehdit eder boyuta yükselen döviz kuru oynaklıkları olmak üzere, küresel ekonomide artan belirsizlik ortamı ve salgın sonrası dönemde arz kısıtlarının körüklediği maliyet enflasyonu gibi ekonomimizi tehdit eden birçok faktörün etkili olduğu zorlu bir dönemde uygulamaya aldık. Tüm dünya yükselen enflasyon, faiz ve kur kısır döngüsü neticesinde hızla resesyona doğru sürüklenirken bu uygulamanın da katkısıyla ekonomik açmazın ötesine geçerek enflasyonla mücadelemizi istihdamı artırarak insan odaklı bir yaklaşımla sürdürüyoruz. Bu sene 91,6 milyar lira destek ödemesi gerçekleştirilen KKM'nin maliyetini şeffaflıkla paylaşmaya devam ediyoruz. Sınırlı maliyetine kıyasla öngörülebilirliğin artmasına ve enflasyonda düşüş eğiliminin hızlanmasına destek olan KKM'nin maliyetinin ilerleyen dönemde de sınırlı kalacağını öngörüyoruz.
CEVAP: Türkiye Ekonomi Modeli'miz çerçevesinde enflasyonla mücadelede, üretim kapasitesinin azalması ve istihdam kayıplarının artması gibi risklerin ekonomimiz açısından tehdit oluşturmasına fırsat vermeksizin kalıcı fiyat istikrarını tesis etmeye yönelik politikaları tercih ettik. Faiz artışları olsaydı, yatırımlar ertelenecek, istihdam daralacak, üretim azalacak ve ülkemizin potansiyeli topyekun sınırlanmış olacaktı. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek modelimiz kapsamında ihracatımızın katma değerini ve üretimin bilgi, teknoloji ve inovasyon ağırlığını artıracak yatırımlara hız kesmeden devam ediyor ve istihdamı artıran üretim faaliyetlerini destekliyoruz. Son dönemde model kapsamında uyguladığımız politikaların olumlu sonuçlarını almaya başladık. Kasım ayında enflasyonda tepe noktayı geçerek, düşüş eğilimine girdiğimizi görüyoruz. Bu düşüşte uluslararası emtia fiyatlarındaki gerileme ve küresel koşullardaki sınırlı iyileşme elbette etkili oldu fakat bu gerilemede, proaktif bir yaklaşımla hayata geçirdiğimiz tedbirlerin, model kapsamında uygulamaya aldığımız KKM'nin ve atılan diğer adımlarla Türk liramızda sağladığımız istikrarlı duruşun etkisi çok açık biçimde görülebilmektedir.
Modelin olumlu etkilerini sadece enflasyondaki düşüş trendinin başlamasıyla değil, büyüme verilerinde de görüyoruz. Makine ve teçhizat yatırımlarımız son 12 çeyrektir kesintisiz büyüyor. Toplam 31 milyonu aşan istihdam rakamımız da yine tarihi yüksek seviyelerde. İhracatımız her ay yeni bir rekor kırarken ülkemizin dünya ticaret hacmi içindeki payı yüzde 1’i aştı. Sanayi ve turizm gibi döviz getirici üretken sektörlerimiz Cumhuriyet tarihimizde hiç olmadığı kadar güçlendi. Turizm sektörümüzün dünya turizminden aldığı pay tarihi yüksek seviyelerde seyrediyor. Önümüzdeki dönemde modelimizin katkısıyla "Türkiye Yüzyılı" vizyonumuza yakışır şekilde ülkemizi önde gelen küresel finans, sanayi ve ticaret merkezlerinden biri haline getireceğiz.