85 Yıllık Türk Borçlar Kanunu değişti ve artık evsahibi - kiracı ilişkilerinde yepyeni bir dönem başlıyor.
Meclis Genel Kurulu bir rekora imza attı ve 85 yıllık borçlar kanunu değişti.
649 maddeden oluşan Türk Borçlar Kanun tasarısı, iktidar ve muhalefetin mutabakatı ile yaklaşık 2 buçuk saatte yasalaştı.
Borçlar Kanunuyla evsahibi balkonda mangal yakan kiracısını tahliye etme hakkına kavuştu, depozitolar üç aylık kira miktarıyla sınırlandırıldı, bundan böyle kefillikte eşin de rızası aranacak; işte kanunla gelen yenilikler:
— Evsahipleri babası, torunu hatta dedesinin taşınacağı gerekçesiyle bile kiracının tahliyesini isteyebilecek.
— Kira bedellerinde yapılacak artış, bir önceki yılın üretici fiyat endeksini geçmeyecek.
— Konut ve işyerlerindeki depozito miktarı da üç aylık kira ile sınırlandırılacak.
— Aile konutu kiralayan, eşinin rızası olmadan sözleşmeyi feshedemeyecek.
— Yeni kanun, işyerlerine yönelik düzenlemeler de getiriyor. Mobbing olarak adlandırılan işyerindeki çalışanların psikolojik ve cinsel tacizinden bundan böyle işveren de sorumlu olacak.
— Kefillikte artık eşin de rızası aranacak.
— Borçlular olağanüstü faizlere karşı korunacak. Yıllık faiz oranı, mevzuata göre geçerli faizin yüzde 50'sini aşamayacak.
— Tüketiciyi banka, sigorta ve seyahat şirketlerince ‘tek yanlı’ hazırlanan sözleşmelere karşı koruyacak olan kanun, 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe girecek.
YASAYLA GELEN YENİLİKLER
Kanuna göre, borç ilişkilerini düzenleyen bireysel sözleşmeler, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacak.
Ismarlanmayan bir şeyi posta kutusunda veya kapısının önünde bulan ya da başka bir yolla alan kişi, söz konusu şeyi geri göndermek veya saklamakla yükümlü olmayacak. Ismarlanmamış bir şeyin ''yanlışlıkla'' gönderildiği açıkça anlaşılırsa, onu alan kişi, uygun bir sürede gönderene haber verecek.
Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlü olacak.
GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE AÇIĞA ATILAN İMZA
Sözleşmelerde, güvenli elektronik imza kullanılabilecek. Güvenli elektronik imza, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğuracak.
Açığa atılan imzanın üzerine sonradan yazılan metnin, imza atanın iradesine uygun olduğu kabul edilecek. Durumun özelliği aksini göstermedikçe, yazılan metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükü, açığa imza atan kişiye ait olacak.
Okur yazar olmayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilecek.
KİTLE SÖZLEŞMELERİNE KARŞI BİREYE KORUMA
Bankalar, sigorta, seyahat ve taşıma işletmeleri gibi şirketler tarafından önceden hazırlanan soyut ve tek yanlı sözleşmelere karşı bireyleri koruyan hükümler, borçlar hukukuna ilk kez girecek. ''Kitle Sözleşmesi'', ''Katılmalı Sözleşme'', ''Tip Sözleşme'' denilen sözleşmeler için belirlenen ''Genel İşlem Koşulları'' ile bireyin korunması sağlanacak.
Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olacak. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılacak.
Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini koruyacak.
TEK YANLI SÖZLEŞMEYİ DEĞİŞTİREMEYECEK
Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanacak.
Genel işlem koşullarının belirleyicileri, ''tek yanlı, dilediği gibi sözleşmeyi değiştirme ya da yeni düzenleme yapma'' yetkisine sahip olmayacak. Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi içeren kayıtlar yazılmamış sayılacak.
Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacak.
BEDENSEL ZARARLARDA TAZMİNAT
Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, Borçlar Kanunu hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek, zarar veya tazminattan indirilmeyecek.
Hakim, hesaplanan tazminat miktarını, hakkaniyet düşüncesiyle arttıramayacak veya azaltamayacak. Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine veya kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin talep ve davalarda da bu hüküm uygulanacak.
NİŞANLIYA, SEVGİLİYE TAZMİNAT İSTEME HAKKI
Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek. ''Zarar gören veya ölenin ailesi'' ile sınırlı olan haksız fiilden doğan manevi tazminatın kapsamını genişleten yasaya göre, ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilecek. Yargıtay içtihatlarının bulunduğu bu konunun kanuna girmesiyle, beraber olup aralarında resmi nikah olmayanların, nişanlı ve sevgililerin tazminat istemleri, yasal dayanağa kavuşmuş olacak.
ZARAR TEHLİKESİNİ ÖNLEME
İntifa ve oturma hakkı sahipleri, binanın bakımındaki eksiklerden doğan zararlardan malikle birlikte müteselsilen sorumlu tutulacak.
Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilecek.
Tehlike sorumluluğunun, genel ilkeleri belirlenen yasaya göre, önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumlu olacak. Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler gözönünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli bulunduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu kabul edilecek. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arz eden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arz eden işletme sayılacak.
Önemli ölçüde tehlike arz eden işletmenin faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilecek.
HAKSIZ FİİLDE ZAMAN AŞIMI
Haksız fiilden doğan tazminat isteminde, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 1 yıl olan kısa zaman aşımı süresi, 2 yıla çıkarılacak.
Nükleer kaza, deprem, hatalı tıbbi müdahale gibi olaylara da uygulanan uzun zaman aşımı süresi ise 10 yıl olacak.
SOSYAL GÜVENCESİ OLMAYANLARA GEÇİCİ ÖDEME
Hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda olan, uğradığı zararın giderilmesi için acil parasal desteğe ihtiyaç duyanlara, ''geçici ödeme'' yapılabilecek.
Buna göre, hakim, zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde, istem üzerine davalının, zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilecek. Zarar görenin açtığı davanın kısmen veya tamamen kabulüne karar verilirse, zarar verenin (davalı) yaptığı geçici ödemeler, tazminattan indirilecek.
Davanın reddine karar verilmesi durumunda ise hakim, ret kararında, zarar görenin (davacı) aldığı geçici ödemeleri, yasal faiziyle birlikte geri vermesine hükmedebilecek.
Böylece kusurlu sürücü, yaralanmasına neden olduğu hiçbir sosyal güvencesi olmayan kişiye, tazminat davası devam ederken, tedavi giderleri için ''geçici ödeme'' yapmakla yükümlü tutulabilecek.
Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen herhangi bir şey, geri istenemeyecek. Bu konuda bir dava açılmışsa, davanın reddine karar veren hakim, söz konusu şeyin devlete mal edilmesine karar verebilecek.
FAİZE SINIR
Olağanüstü faiz oranları karşısında borçlu korunacak. Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek.
Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50 fazlasını aşamayacak.
Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı ise sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede belirlenen oranın yüzde yüz fazlasını aşamayacak.
SÖZLEŞMELERE EKONOMİK KRİZ AYARI
Ekonomik kriz dönemleri gibi olağanüstü durumlarda, sözleşmeler değişen koşullara göre uyarlanabilecek.
Buna göre, sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçlenmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlu, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması isteyebilecek.
Borçlu, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahip olabilecek. Borçlu, sürekli edimli sözleşmelerde ise fesih hakkını kullanacak. Bu düzenleme yabancı para borçlarında da uygulanacak. Borca katılma durumunda, katılan da borçlu ile birlikte aynı borçtan alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olacak.
Sözleşme devri anlaşması ile devir konusu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlar üçüncü kişiye devredilebilecek.