Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'ne Marmara Denizi açıklarında bulunan toplamda 95 bin hektarlık üç farklı alanda petrol arama ruhsatı verilmesine tepki gösterdi. Açıklamada, olası bir sızıntıda Marmara Denizi’ndeki yaşamın biteceğine dikkat çekildi.
Resmi Gazete’e dün (22 Mart) yayımlanan karar göre, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'na (TPAO), Marmara Denizi'ndeki 3 ayrı bölge için petrol arama ruhsatı verildi. Bakanlığın bu kararı tepkilere neden oldu.
İstanbul ÇMO Şubesi’nden yapılan açıklamada, "Marmara Denizi, 04.11.2021 tarih ve 4758 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile zengin flora ve faunası, Karadeniz ve Akdeniz’in biyolojik çeşitliliği için büyük önem taşıyan biyolojik koridor olma özelliği ve doğal yapısı nedeniyle korunması gereken nadir alanlarımızdan olması gerekçesiyle, bu alandaki yaşamın devamlılığı ve ekosistem istikrarının sağlanabilmesi için Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir" denildi.
Marmara’nın kirlilik tehdidi altında olduğu belirtilen açıklamada, "Üzerindeki kirlilik baskısı nedeniyle oksijen miktarı giderek azalan ve ortalama sıcaklığı olması gerekenden 3°C yüksek olan Marmara, son yıllarda yoğun plankton artışı ve müsilaj sorunlarıyla can çekişiyorken petrol arama ve sondaj çalışmaları denizel biyolojik çeşitliliğe ve deniz ekosistemine ciddi zararlar verecektir. Olası bir petrol sızıntısı ise kapalı bir deniz olan ve Marmara Denizi’nde yaşamın sonu demektir" ifadeleri yer aldı.
İklim kriziyle mücadelede fosil yakıtların terk edilmesi
gerektiği hatırlatılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye, Paris Anlaşması uyarınca küresel
ısınmayı 2°C’nin altında sınırlamayı taahhüt etmiştir. Bunun için iklim
krizinin en büyük nedeni olan fosil yakıtları terk etmesi ve temiz enerjiye
yönelmesi gerekirken petrol ve kömür gibi fosil yakıtlara yatırım yapmayı sürdürmektedir.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak Marmara Denizi için rehabilitasyon çalışmaları yapılması gerekirken, denizin üzerindeki kirlilik yükünü artıracak proje ve faaliyetlerden vazgeçilmesi gerektiğini vurguluyor, yaşamın tüm canlılar için sürdürülebilir olması için iklim krizine neden olan fosil yakıtların terk edilmesi gerektiğini tekrar hatırlatıyoruz."