FİNANS

Bir Süre Enflasyonu Unutun!

Maalesef yine enflasyon gerilimi yaşıyoruz. Dün gelen çekirdek enflasyon oldukça yüksek. Tabii enflasyon yüksek geldikçe, hemen faizler de gündeme geliyor. Faiz için özellikle siyasilerden gelen sert açıklamalar, faizlerin de döviz kurlarının da olumsuz tepkilerine neden oluyor. Aynı şekilde borsanın da negatif baskı yaşamasına sebep oluyor.

Artık hepiniz görüşümü biliyorsunuz. Çünkü yıllardır bir çok kez görüşlerimi tekrarlayıp duruyorum. Sadece faizleri düşürmek ile enflasyon düşmez. Enflasyonu kalıcı düşürmenin temel yolu üretimden geçer. Eğer ithal ettiğinizden fazlasını üretir ve ihraç ederseniz, ülkenizden çıkan paradan daha çoğu ülkenize girerse, dolayısı ile cari açık değil de cari fazla veriyor olursanız işte o zaman enflasyonda kalıcı düşüş yaşanmaya başlar.

Yoksa, sadece para piyasası araçları ile faizleri zorlama düşürmeye çalışmak, belki kısa vadeli çözüm yaratabilir ama sonrasında her zaman kriz yaşanır. Eskiyi hatırlayın 6-7 yılda bir yüksek faiz ve devalüasyon krizi yaşardık. Bir anda döviz fiyatları patlar, dövizdeki yükselişi durdurmak ve kaçan parayı da yeniden geri döndürmek için yüksek faizler verilirdi. Böylece, yabancı kısa süre içinde dövizini bir kaç misli yüksek değerden bozup, ekstra yükselmiş faize yatırdığı parası ile ülke kaynaklarının yurt dışına transferini sağlardı. Yani yabancıya çalışmaktan başka bir şey yapmazdık. Tabii bu esnada da çok artmış kurlar yüzünden, ithal ekonomisi olduğumuz için, her türlü tüketim ve ara mal girdi maliyetleri artar bu da enflasyonun tavan yapmasına neden olurdu.

Sonra fırlayan yüksek faiz sonrası döviz durulur ve 6-7 yıl faizler ve enflasyon düşmeye başlardı. İktidar ve ekonomiyi yönetenler de, enflasyonu ve faizi başarılı bir şekilde kontrol altına aldık havasını atarlar, ülkenin kaynaklarını sömüren yabancı kurumlar tarafından merkez bankası başkanlarına en başarılı başkan ödülü verilirdi. Ama netice hiç değişmez, ülke kaynakları sömürülmeye devam ederdi.

Enflasyonu Bir Süre Kabullenmek Zorundayız!
Şimdi dün cumhurbaşkanımız yapılan zamlar için nasıl ki, ''yaptım oldu olmaz. Vatandaşa nedenini ve nereye harcanacağını izah edince her türlü zam makul olur'' dediyse, aynısı enflasyon için de yapılmalıdır. Ama, bu iyi polis-kötü polis taktiği ile değil de, gerçekten uygulanmalıdır! Bu sözüm ile, zamlara değinmek istiyorum. Ülkede iktidara ait en büyük belediyelerin başkanlarının ve hatta % 49.5 oyla seçilmiş gözüken başbakanın bile yetkileri kısıtlanıyorsa, belediye meclisi ve MKYK üyeleri başkan ya da başbakan konumundaki kişiye rağmen farklı kararlar alabiliyor ve bu kişiler de istifa etmek zorunda kalıyorlarsa, bana kimse bu uygulamalar, halkın, meclis üyelerinin ya da partinin genel kanaatidir demesin!

Cumhurbaşkanımız akşam teog da neymiş, bu konuyu başbakan ile görüşeceğim dediği günün sonrası sabah olmadan TEOG kalkabiliyorsa, üniversite sınavları bir günde değişebiliyorsa, tüm bunlar bir tek kişinin iradesi ile bunların yapıldığını gösterir. O yüzden bu denli yüksek güçlü bir siyasi iradenin olduğu bir parti ve iktidarda, öyle maliye bakanı kendi kafasına göre % 40 MTV zammı yaptım diyeceğini sanmam. Bu zamların açıklanması bakanlara kalmış, ama tepkiler üzerine iyileştirmesi de cumhurbaşkanımız sayesinde yapılıyor havası yaratılmıştır. Önümüzdeki başkanlık seçimi öncesi, toplumun sorunlarına bu denli duyarlı bir cumhurbaşkanımız ve başkan adayımız olduğunu görmüş oluyoruz!

Konumuz bu değil, ama bir vatandaş ve seçmen olarak da, bu yaşananların komikliğine değinmeden de geçemedim.

Üretim, Üretim, Üretim!
Neyse, dediğim gibi, enflasyonu düşürmek için üretim şarttır. Katma değerli, yüksek teknolojili ve her türlü gıda dahil üretimi yapabilmek ve bu alanda doğrudan yatırımları ülkeye çekebilmek için faizlerin düşük olması şarttır. Ya da bu yatırımları yapacak olanlara düşük faizli kaynak-kredi imkanı yaratmak şarttır.

İşte sorun burada yatıyor. Siz zorlama ile faizleri düşürmeye çalışırsanız, teşvikler ve düşük faizli krediler dağıtırsanız, karşılığında ekonomik göstergeler bir süre için bozulur. Bu bozulmayı ters algı yaratmak isteyenler olumsuz anlatacağı ve ratingçiler de olumsuz uyarılar yapacağı için, döviz artışları görülür. Döviz artıyor diye siz de faizleri yükseltirseniz bunun yansıması yüksek enflasyon olarak karşınıza çıkar.

Önemli olan bu kısır döngüye kapılıp, enflasyon artıyor o zaman bunu düşürmek için faziler düşmeli derseniz yanlışa düşmüş olursunuz. Tam tersi, hükümet edenler en başta halka çıkıp; her türlü üretimi Türkiye'de yapmak için düşük faizli yatırım kredileri verilmesinin şart olduğunu, bir takım teşvik ve muafiyetlerin yapılması gerektiğini anlatmalı, ama bu süreç esnasında artabilecek kurlar nedeniyle faiz silahını çekmenin yanlış olacağını izah etmelidir. Sonuçta bu tedbir ve uygulamalar belki de 2-5 yıl arası ülkenin yüksek enflasyon yaşamasına neden olacaktır. Ama sonrasında başarılan üretim artışı sayesinde dış alım yerini üretim alacak ve her alanda yapılan ekstra üretimin rekabeti nedeniyle de enflasyon kalıcı düşebilecektir.

Ülkemizin cari açık nedenleri incelenmelidir. Aslında fazla bir incelemeye de gerek yok. Çünkü neredeyse savunma sanayi dışında her alanda fason sanayi olan bir ekonomi-üretim yapımız var. Demek ki her alanda doğrudan yatırımların ülkemizde yapılmasını sağlamak esas amaç olmalıdır. En büyük ihracat alanımız otomobil sektöründe de montaj sanayiinden öteye bir durumumuz yok. Bu nedenle kurlar arttıkça ara mal fiyatları da arttığı için, bu durum hep enflasyonu arttırmaktadır.

Cari açığın en büyük nedeni petro kimya ürünleri, enerji amaçlı petrol ve türevleri, ilaç sektörü, gıda ve cep telefonları-tabletler-laptoplar gibi yüksek teknoloji ürünleri ilk hedefimiz olan alanlar olmalıdır. Bu alanlarda her türlü üretim teşfik edimeli. Her türlü muafiyet, istisna devreye alınmalı ve yatırımcılara gerekirse kamu kaynakları ile düşük faizli yatırım kredileri verilmelidir. Ama son yaptığımız KGF gibi, harcama yerleri kontrol edilmeyen bir kredi dağıtımı yarardan çok zarar verir. Çünkü bu paralar ev, arsa, araba alımları için harcanırsa, bırakın üretim artışı ile enflasyonu düşürmeyi, tam tersi tüketim ve ithalat artışı ile enflasyon ve faizleri yükseltici etki yaratır. Ki, gördüğünüz gibi de aynı böyle olmuştur.

Savunma sanayiinde, ve kimya sektöründe çok önemli yatırımlar yapılıyor. Yenilebilir enerji ve kömür rezervlerimizin kullanımı alnında da çok doğru ve hızlı bir yatırım-üretim artışı sağlanıyor. Aselsan, Nurol, Otokar, BMC, Eregl, Tüpraş, Petkm, Alkım, DowAksa'nın üretimleri, Kardemir'in güçlendirilmiş hızlı tren rayı üretmesi, Netas gibi teknoloji şirketlerinin milli yazılım, milli baz istasyonu, milli siber güvenlik yazılımları çok önemli yatırımlardır. Belki hemen etkisini görmüyoruz ama zaman içinde cari açığa çok önemli katkılarının olduğunu göreceğiz. Yerli otomobil de benim için doğru bir yatırım alanıdır. Her alanda kullanılan ara malların yerli üretimi öncelikli olmalıdır. Bu alanlar tespit edilip, üretim teşvikleri ile ithalatın yerli üretim sayesinde önlenmesi gerekir. Ancak, hükümet aldığı kararların da arkasında durma dirayetini göstermelidir. Yaklaşık 2 yıl evvel yapılan GSM ihalelerinde, alt yapısında kullanılan ara mal üretiminde yerlilik şartları ile ihaleler yapılmıştı. GSM firmaları yatırımlarında ilk yıl için % 30 olarak başlayıp, sanırım 3'ncü yılda % 45 oranına çıkması gereken yerli ürün kullanımı ve yerli üreticilerle ortaklık şartlarına rağmen, bu oranda % 3'e bile ulaşılamadığı açıklamalarını görüyoruz. İşte şartnameye uyulmama halinde cezai müeyyilerin de uygulanması çok önemlidir. Uygulanan cezalar da aynı alanlarda üreticilerin desteklenmesi için kaynak olarak kullanılabilir. Yüksek teknoloji alanındaki her türlü üretim tüm imkanlarla desteklenmelidir.

Özellikle gıda üretiminin artması çok önemlidir. Ama bir o kadar da, gıda sektöründe üreticiden tüketiciye giden süreçteki fiyatlamanın kontrol altına alınması da önemlidir. Bu alandaki fahiş karlara neden olan pazarlama-dağıtım şekline son verilmelidir.Üretmeden ve üreticiden çok daha fazlasını rantiye satıcıların kazandığı bir sistem ile hiç bir şey ÇÖZÜLEMEZZZ!

Yapılan şeyler var tabii, ama daha yapılması gereken yapılanlardan çok daha fazladır. Bunlar tutarlı, dürüstçe izah edilirse, bu halk her türlü vergi ve zamma olur verir. Ama bu kaynaklar belli kişilerin rantına rant katmaya harcanacak olursa, bu işin sonu iktidarların değişimi ve ülkenin yeni ara ekonomik ve finansal krizler yaşaması olur. Umarım artık bu hassasiyetler ön planda tutulur.

2009 başından beri tüm dünyanın çok iyi kullandığı yok faizli bol likidite dönemini iyi kullanabilsek, belki bu sorunları şimdi konuşmuyor olurduk. Maalesef kullanamadık. Umarım bundan sonra daha doğru şekilde kullanırız. Dediğim gibi, yapılan çok şey var ama yapılmayanlar daha çok olduğu için, halen yüksek faiz, yüksek kur, işsizlik ve enflasyon sorunlarını konuşmaya devam ediyoruz!!!

Borsalar Rekor Kırıyor!
Dünya borsaları çok ciddi yükselişler yaşıyor. BİST ise malum bize özel nedenler yüzünden yeterince bu yükselişe katılamadı. BİST bugün güne dış dünya desteğinin de etkisi sayesinde artış ile başlayabilir. Ama dün başlıklı beklenti yazımda yazdığım ....

NOT: Yazı, 4 Ekim 09:26'da borsaanalizci.com'da yayınlanmıştır!

Saygılarımla

Aydın Eroğlu Stratejist Finans Yazarı Twitter: [@\_Stratejist\_](https://twitter.com/_Stratejist_)

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler