FİNANS

Türkiye Pozitif Ayrışabilir!

Hükümet Riski Kalmadı!
Seçim ve hükümet belirsizliğinden çok ciddi bir güven oyu alarak çıkmış Türkiye'nin önünde ciddi bir fırsatlar vardır. En önemlisi en az 4 yıl daha hükümet konusu gündemde olmayacaktır. Hatta muhalefetteki mevcut liderler ve şartlar korunduğu takdirde bir sonraki seçimler iki muhalefet partisinin mevcut barajın bile altında kalma riskini öne çıkartabilir. Hükümet doğru adımları atar ve başarılı reformları gerçekleştirirse, sonraki seçimde dediğim şartlarla yine seçim riski taşımayacaktır.

Ekonomi Canlanacaktır!
Seçimlerde muhalefet partileri gibi, Ak Parti de bir çok vaatler verdi. Şirket ve sektörler için teşvikler, yeni iş kuracak gençler için hibe krediler ve destekler, 1 Ocak'ta 1.300 TL olacak asgari ücret, yem ve gübreden kdv alınmaması, polisler gibi bazı kamu görevlilerinin maaşlarında artış, emekli maaşında artış gibi daha bir çok konuda ekonomik vaatler verildi. Bunların hesaplanan ekonomik büyüklüğü 22 Milyar TL civarında. Kademe kademe uygulamaya alınması ile ekonomide bir canlanma yaratacaktır.

Seçim belirsizliğinin gündemden düşmesi ile, iş dünyası beklettiği yatırımlarına hız kazandıracaktır. İhracat ve dolayısı ile ithalat rakamlarında artış sinyalleri başlayacaktır. Ancak en kısa zamanda vergi reformu da yapılarak, açıklanan teşvik, destek ve maaş artışlarının mali külfeti, verginin herkes üzerinden ve hakkaniyetle alınması ile dengelenmelidir. Fatura sadece mevcut vergi mükelleflerinin üzerine yıkılmamalıdır. Vergi oranları artmamalı, hatta üretime yönelik faaliyetlerde ve özellikle asgari ücrette düşürülmelidir.

Seçimden güçlü bir tek başına iktidar çıkması ile döviz ve faizde düşüş yaşanacaktır. Belki ilk anda ekonomi kadrolarına kim gelecek belirsizliği nedeniyle Dolar kurunda kısmi yükseliş tepkileri görebiliriz ama, sonrasında ekonominin başına kim gelirse gelsin Dolar kurunun 2,60'a doğru düştüğünü göreceğimizi düşünüyorum. Ancak düşük faiz, gerçekçi kur politikası nedeniyle kurlardaki düşüş çok da fazla istenmeyebilir.

Kamu ve özel sektör seçimler sonrasında hızlı bir canlanma dönemine girebilirse, büyüme oranımız olumlu yönde etkilenecektir. Şahsen 2016 için % 5 büyüme hedefinin üzerinde bir gerçekleşme yaşanmasını bekliyorum.

Enflasyon belki bir kaç ay daha yüksek olabilir. Hatta son rakamların da üstünde gelebilir. Ama bence kur ve faiz düşüşü enflasyonu da olumlu yönde etkileyecektir. En başta, düşen kur sayesinde petrol yani enerji faturaları azalacaktır. Üretim maliyetlerine olumlu etkisi olacaktır.

Rating riski en azından altı ay ortadan kalkacaktır. Rating şirketleri yeni hükümetin reform paketlerinin etkilerini görmek için bekleyeceklerdir.

% 49 üzerinde bir oyla gelen hükümet, bu oyun gücü ile yeni anayasa çalışmalarına hızlı bir giriş yapabilir. Uzlaşma ile yenilenecek bir anayasa iç ve dış dünyada pozitif bir etki yaratacaktır.

Davutoğlu ve Yunanistan başbakanı Çipras arasında hızlı bir iletişim başlayabilir. Aslında bu her iki ülke için de olumlu bir ivme yaratır. Bu sayede AB ile ilişkilerde hızlı bir gelişme görebiliriz. İyi ilişkiler kurulması aslında tüm komşularımız için öncelikli olan bir konudur. Umarım, bu konuda bir gelişme yaşarız.

Reformlarla hızlı bir büyüme gösterecek Türkiye, hala ekonomik canlanması istikrar kazanamamış AB ile, bölgesel çatışma ve savaş riskleri süren Orta Doğu için bir çekim alanı yaratabilir. Özellikle Körfez sermayesinin girişi daha da artabilir. İşte kısmen saydığım bu konular, Türkiye'nin pozitif canlanmasına neden olabilir.

Peki Hiç Mi Risk Kalmadı?
Kalmaz olur mu, bir çok risk halen geçerli. Mesela en başta, hükümet riski kalmadı ama başkanlık riski sürüyor! Eğer tam seçim sonrası rahatladık derken, başkanlık konusu gündeme hızla gelirse, ortam yeniden strese girecektir.

Güçlü bir hükümet kurulacak ama ekonomi kadrolarına kim gelecek belirsizliği henüz netleşmedi. Ekonomi kadrolarına gelecek isimlere göre, faiz politikalarında yaşanacak değişiklikler, bir süre için de olsa kurlar üzerinde yeni baskılar yaratabilir.

Barış sürecinde yaşanacak gelişmeler çok önemli olacaktır. HDP ve Öcalan muhatap alınmayacak diye okuduğum haber doğru ise, terör riski sürecek demektir. Suriye'deki savaşı ve ISİD riskini de göz önünde tutarsak, maalesef terör yine en önemli sıkıntılarımızdan birisi olabilir.

FED riski ortadan kalkmadı. Seçimler nedeniyle bu konuyu unuttuk gibiyiz. Ama ABD muhakkak faiz artışı sürecine geçecektir. Geçmelidir de. Belki birkaç ay daha gecikme yaşanabilir ama FED faiz artışı önümüzdeki en önemli risklerden birisidir. Ancak ben güçlü ve reformist bir hükümet ile FED riskinin olumsuz etkilerinin azalacağına inanıyorum. Nihayetinde FED küçük oranlı ve uzun süreye yayılmış bir faiz atışı politikası izleyecektir. Hızlı ve reformist bir politika izleyecek Türkiye FED'den fazla etkilenmeyebilir. Hatta ABD ekonomisinde büyüme kesinleştiği için faiz arttıracak olan FED sonrası, AB bölgesi de büyüme oranlarını arttıracaktır. Bunlar Türkiye'nin ticaretinin artması demek olur.

Türkiye için en öncelikli konu her alanda katma değerli üretimi arttırabilmesidir. Tarımda, sanayide katma değerli doğrudan yatırımların artması şarttır. Ara mal üretiminin alt yapısı sağlanmalıdır. 4,5 G ihalesinde yerli şirket ve yerli ürün şartı bu kapsamda önemli bir değişikliktir. Aynı şekilde diğer bir çok sektörde benzer destekler yerli üretim için verilmelidir.

BİST Kopup Gider Mi?
Yukarıda yazdıklarımız biraz daha genel ve süreye bağlı gelişmeler. Biz şimdi lafı fazla uzatmadan seçim sonrası % 5'lik sıçrama yapan BIST bundan sonra ne yapar sorusuna cevap arayalım!

NOT: Yazı 3 Kasım Salı, 07:58'de borsaanalizci.com'da yayınlanmıştır!

Saygılarımla

Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı

Twitter: @_Stratejist_

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler