FİNANS

TÜRKİYE ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER - SON ( İSTİHDAM VE ÜRETİM ARTIŞI NASIL OLACAK?)

Önceki değerlendirmelere ihtimal versek de, peki bu gelişmeler üretim artışı ve istihdam artışı sağlanmadan nasıl başarılabilecek? Bu kur seviyesi ile bu gelişmeler olabilecek mi?

Sıcak para ile finanse edilen cari açığın önüne nasıl geçilebilecek?

Hemen belirtmek istiyorum ki, emek yoğun tekstil ve otomotiv sanayimiz sizce gerçek bir milli sanayi miydi ? Bence hayır. Biz yıllarca fason sanayi olarak sadece kur avantajı ile ihracat yapmaya çalıştık. Bu iki üretim alanından hangisi kendimize ait bir markayı üretiyordu?

Daha yeni yeni tekstil sktöründe kendi markalarımız ile dünyda söz sahibi olmaya ve ses getirmeye başladık. Peki kendi markasını üreten Türk firmalarının , tekstil sektörünün geleceği için bir korkusu var mı? Bilakis tam tersi gerektiğinde , onlar da üretimlerini başka ülkelere daha uygun şartlarla yaptırıp karlarını maksimize etme imkanlarına sahip olabiliyorlar.

Yaşanan ekonomik krizde Nicolas Sarkozy Fransa'nın büyümesini ve istihdamı düşünerek Renault'a baskı yapınca , yeni modelin üretimi ile ilgili kararlar nasıl değişebiliyor görmediniz mi?

Peki bu baskıya biz Türkiye olarak ya da buradaki üreticilerimiz olarak bir şey diyebildik mi?

Neden peki? Ürettiğimiz markanın bize ait olmamasından. Ya ileriki yıllarda , artık üretimi Türkiye'den filanca ülkeye kaydırma kararı alıyoruz deseler , büyümesi ile övünebileceğimiz kendimize ait bir otomobil sektörümüz var mı?

Yıl geçtikçe, fason sanayi ve ihracatı azalacak, marka üretimi ön plana çıkacak. Tekstil sektöründe de markalaşmayanlar rekabetten geri kalacaklardır.

Otomotiv sektöründe, elektirikli modele geçiş,kendi markamızın yaratılmasında, bu sayede bu sektörün asıl oyuncularından biri olmamızın sağlanmasında önemlidir. Ancak bunu mevcut Türk üreticilerle başarmak kolay değildir. Onların yabancı markaların sözleşme ile üretimini yapan sanayiciler olduğunu düşünürsek, aynı zamanda elektirikli Türk otomotiv markasını yaratmalarına yabancı partnerleri müsade etmeyeceklerdir.

Bu nedenle sektöre büyük yatırım yapmaya kalkması halinde, ciddi devlet desteklerini bir şekilde alabilecek, yeni isimlerin girmesi sağlanmalıdır.

Türkiye gelişmeye ve yatırım çekmeye artarak devam edecek. Bu nedenle TL.uzun vade de değerlenmesini sürdürecektir diye düşünüyorum.

Faizler daha düşmeli , para girişinin her sebepten bu kadar yoğun olduğu ortamda, faizlerin düşürülmesinden korkulmamalı, üretim ve büyüme düşük faiz ile desteklenmelidir.

Döviz yatırımı yapmayı düşünenler ya da yapanlar artık dövizi sadece bir değişim aracı olarak düşünmeleri gerektiğini iyice bilmeleri gerekiyor.

Merkez Bankası'nın döviz alımlarını arttırması rezerv artışı ötesinde, bir döviz yükselişini belki anlık geçici olarak yapabilir ama devamında TL.nin değerlenmesi devam edecektir diye düşünüyorum.

Eğer kur hakkındaki düşüncem doğru çıkarsa, bugün Türk borsasına para yatıran yabancı, yıllar sonra bu yatırdığı paranın kur karşılığını daha da aşağılardan alabileceğini görürse,bu aynı zamanda borsaya girecek yabancı parasının her geçen gün daha da artması demek olacaktır.

Türkiye emek yoğun üretimden, teknoloji yoğun üretime geçisin alt yapısını kuvvetlendirecek kararları almalıdır. Büyük- Arge ve patent yatırımları aynı büyüklükte teşvik ve muafiyetlerle desteklenmelidir.

İnşaat sektörünün kanımca yeni başlayacak bir vizyon ile çok uzun süre sürecek olan büyümesinin istihdama çok büyük katkıları olacaktır.

Hizmet sektörü de de, istihdamda büyük rol oynayacaktır.

Gıda üretimi Türkiye'nin rakip tanımayacağı sektörlerden birisidir.Gıda üretiminin kendimize yeter olmaktan çok öteye, dünyaya üretimin başarılabilmesi bir devlet politikası olmalı ve buna göre gıda üretiminin her türlüsü büyük yatırımlara sahne olacak şekilde desteklenmelidir.

Artan nüfüs dünyanın fiyat rekabeti yapılamayacak en önemli alanının gıda olmasına neden olacaktır. Bu alanda üretim için ülkemizde her türlü imkan vardır.

Havası, güneşi, suyu , bitki örtüsüyle tüm doğası ile doğal bir üretim ülkesi olma imkanımız bizim en büyük şanslarımızdandır.

Yaşanan dünya finans krizinde en çok etkilenen alanlardan birisi Avrupa'dır. Bu nedenle
Avrupa yeniden şekillenecek. Almanya dışındaki Avrupa Türkiye'ye karşı gerileyecek kanaatindeyim.

Türkiye bir çok şehrinde yabancıların yerleşmek için geldiği bir ülke olacaktır.

Bence , rejim değişikliği, bölünme gibi korkular bizi engellememeli. Bunlar bizim yıllardır gelişmemizi engelleyenlerin, farkettiğimiz oyunları nedeniyle halka inandırmak istediği senaryolardır.

Son dönem bu senaryoların işlenmesinde , sekiz yıldır iktidar olan hükümetin de, bir takım hataları olduğunu görmesi ve bunlarla ilgili korkuların giderilmesi için , üstüne düşen görevleri yapmayı bilmesi lazımdır.

Bunlar yapılmadığı, kendi vatandaşlarının korkuları giderilmediği takdirde, sandık hiç bir zaman, açıldığında içinden ne çıkacağı kesin olan bir kutu değildir !
Nihayet ''Türkiye Üzerine Değerlendirmeler '' yazı serimi tamamlıyorum.

Şimdi sesli düşünerek yaptığım bu değerlendirmelerim için soruyorum !
Düşüncelerim gerçekleşmeye başlarsa, Türkiye ve İMKB sizce nasıl bir görüntü çizer?

İşte bunları durmadan düşünüyorum. Boşu doluya, doluyu boşa koyuyorum ve Türkiye çok güzel günlere gidecek diyorum. Hem de uzun yıllar sürebilecek bir iyileşme ve büyüme sürecinin daha başındayız diye tahmin ediyorum.

Aydın Eroğlu

YORUMLARI GÖR ( 0 )
Mynet’te En Çok Takip Edilen Hisseler
Hisse

En Çok Aranan Haberler