Yunan parlementosunda IMF ve AB tarafından şart koşulan kemer sıkma paketinin oylaması sürerken, başkent Atina'nın sokaklarında gergin bir hava hakim.
Atina'da bulunan BBC muhabiri John Sopel, başkentteki bugünkü havanın düne göre daha da gergin olduğunu belirtti.
Dünkü çatışmalara sebep olan küçük grupların öfkesinin, bugün sıradan Yunanlılar tarafından da paylaşıldığını söyleyen Sopel, öğle saatlerine kadar büyük çatışmalar yaşanmamış olsa da oylamanın ardından neler yaşanacağının tahmin edilemeyeceğini belirtti.
Bugün erken saatlerde parlementoya bağlanan yollarda milletvekillerinin meclise ulaşmasına engel olmak amacıyla göstericiler tarafından barikatlar kurulmuş ve polis tarafından dağıtılmıştı.
Bu sırada polisin göz yaşartıcı gazla müdahale ettiği göstericiler taşlarla karşılık verdiler. Yaralanan göstericilerden birinin durumunun ciddi olduğu bildirildi.
Bu arada kesintilerin parlementoda onaylanmaması için Yunanistan çapında dün ilan edilen genel grev ikinci gününde.
Yunanistan'da hükümetin kesinti planlarına direnen binlerce çalışan bu yıl dördüncü kez genel greve gitmiş oldu.
Başbakan Yorgos Papandreu ise 28 milyar euroluk kemer sıkma planının ülke ekonomisini yeniden ayağa kaldırabileceğini savunuyor.
Paketin onaylanmaması durumunda Yunanistan birkaç hafta içinde ciddi bir nakit kaynak sıkıntısı çekebilir.
Kemer sıkma paketi onaylanmazsa AB ve IMF, Yunanistan'a 12 milyar euro'luk kredi dilimini aktarmayacak, bu durumda da ülke büyük olasılıkla borçlarını ödeyemeyecek.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Fransız bankalarının vadesi gelen borçları yerine, yeni 30 yıl vadeli kredi alma olanağı sağlayacağını söyledi.
Sarkozy, alacaklı durumdaki diğer Avrupa ülkelerinin de benzer bir modele yöneleceğini söylüyor. Yunanistan maliyesinin iflasını önlemek için bankaların borçlarının bir kısmını geri almamayı ya da vadeyi uzatmayı kabul ederek başta bekledikleri kazançtan feragat edeceği konuşuluyor.
Alacakların bu şekilde 'kırpılması' yaygın bir beklenti olsa da İngiltere hükümeti bankaları böyle bir formülü benimsemeye zorlamadıklarını söylüyor.