Euro bölgesi liderleri Brüksel'de dün 10 saatten fazla süren görüşmelerin ardından, borç krizinin yayılmasını engellemesini umdukları üç ayaklı bir plan açıkladı.
Sabaha karşı 4'te düzenlenen basın toplantısında konuşan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Yunanistan'ın borçlarının yarısının silineceğini duyurdu.
Alacaklı bankalarla uzlaşmanın son dakikada sağlandığı bildiriliyor.
Oysa bu bankalar bugüne dek %40'tan fazla bir indirimin masraflı sigorta taleplerine yol açabileceği ve sonuç olarak İtalyan ve İspanyol borç piyasalarını da uçuruma sürükleyebileceği görüşünü savunuyordu.
Zirvede üzerinde anlaşılan ikinci nokta ise, gelecekte herhangi bir ülkenin temerrüde gitmesinden kaynaklanabilecek kayıplara karşı bankaların sermayelerini güçlendirmesi kararı oldu.
Buna göre AB bankaları sermaye yeterliliklerini artırmak için Haziran 2012'ye dek 106,4 trilyon euro yeni sermaye bulmak zorunda kalacak.
Bunu öncelikle piyasalardan kendi imkanlarıyla bulmaya çalışacaklar; başarılı olamazlarsa kendi hükümetlerinden, hükümetleri de yardımcı olamazsa Avrupa Mali İstikrar Fonu'ndan yardım isteyecekler.
Buna göre Yunan bankaları 30 milyar euro, İspanyol bankaları 26 milyar euro, İtalyan bankaları 15, Fransız bankaları 9 ve Alman bankaları da 5 milyar euro bulmak durumunda.
Uzlaşma sağlanan üçüncü nokta ise Avrupa Mali İstikrar Fonu'nun 440 milyar eurodan 1 trilyon euro seviyesine, hatta bunun da üzerine çıkarılması.
Ancak bunun için üye ülkelerden ek katkı istenmeyecek, "mali mühendislik" diye adlandırılan ve ayrıntıları Kasım ayına bırakılan yöntemlere başvurulacak.
Fonun nasıl artırılacağı konusunun muğlak bırakılması, planın en zayıf noktalarından biri olarak görülüyor.
Pekçok lider fona katkılarının artmasını siyasi açıdan riskli buluyor, meclislerine ve kamuoylarına kabul ettiremeyeceklerini düşünüyordu.
Fransa fonun gerekirse Avrupa Merkez Bankası'ndan borç alarak desteklenmesini istemiş ancak Almanya bunu engellemişti.
Sonuçta Fransa lideri Sarkozy, Çin gibi gelişmekte olan ülkelere gidilerek fona katkı isteyeceklerini söyledi.
BBC Editörü Robert Peston anlaşmanın yatırımcılara "korktuklarından fazlasını, ama istediklerinden azını" verdiğini belirtiyor.
Peston'a göre yatırımcılar istikrar fonunun 2 trilyon euro'ya çıkarılmasını, Yunanistan'ın borçlarının da %60'ının silinmesini istiyordu.
Ancak editörümüz Peston'a göre zirveden çıkan belki de en önemli karar, gelecekte üye ülkelerin bütçelerinin daha sıkı denetleneceği kararıydı.
Vergilendirmede entegrasyona gidileceği ve euro bölgesinin yönetimi için yepyeni bir çerçeve belirleneceği duyuruldu.
Robert Peston, yönetimde yeni çerçeveden kastın yeni bir liderlik mekanizması olduğunu ve bu mekanizmanın, AB'nin karar mekanizmalarına rakip olabileceğini söylüyor.
Peston "Bundan çıkarılacak sonuç bariz: Euro bölgesi bir süper devlet olmaya daha da yaklaşacak. İngiltere gibi euro'nun dışında kalan ülkelerin, Avrupa'nın ekonomi siyasetinde fazla bir etkisi olamayacak." diyor.
Bu arada AB liderleri, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'nin ülkesinin bütçesini dengeleme ve 1,9 trilyon euroluk borçlarını azaltma amaçlı reformları hayata geçirme sözünü memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi.
Çarşamba gününden beri aralıklı olarak süren ve dün gece de saatlerce süren toplantıların ardından varılan anlaşmayı yorgun bir yüzle basına duyuran Fransa lideri Sarkozy "Tüm dünyanın rahat bir nefes alabileceğine inanıyorum." dedi.
Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, anlaşmanın borçlu ülkesi için "yeni bir çağ" anlamına geldiğini söyledi.
Papandreu "Yunanistan için yeni bir çağ başlamıştır, yalnızca Yunanistan için değil, Avrupa için de." diye konuştu.
Haberin ardından euro, dolar karşısında son yedi haftanın en yüksek seviyesine çıktı.
Asya borsaları da güne artışlarla başladı; Japonya'nın Nikkei endeksi %0,5 arttı.
Avrupa başta Asya olmak üzere pekçok bölge için başlıca ihracat pazarlarından biri.