Güney Afrika'nın kuzey batısındaki Marikana platin madenlerinde çıkan çatışmalarda öldürülen çoğu madenci 44 kişi bugün ülkenin dört bir yanında düzenlenen törenlerle anıldı.
Madende yapılan törene kilise liderleri, politikacılar ve binlerce Güney Afrikalı katıldı, ama muhabirimiz Navdip Dariwal polisin pek görünmemeye gayret ettiğini bildiriyor.
Johannesburg, Cape Town ve doğudaki Mthatha'da da anma törenleri yapılıyor. İngiliz şirketi Lonmin tarafından işletilen madende ölen işçilerin çoğu başka bölgelerden iş için gelmişlerdi.
Bundan bir hafta önce işçilerin ücret artışı talebiyle grevde olduğu madende polisin açtığı ateşle 34 madenci ölmüştü. Bu olaydan önce yaşanan gerginliklerde de ikisi polis 10 kişi daha hayatını kaybetmişti.
Maden olaylardan bu yana kapalı.
Aynı sıralarda miningweb.com internet sitesi, en az iki madende daha işçilerin ücret artışı talebiyle ayağa kalktığını duyurdu.
Dünyanın en büyük platin üreticisi Anglo American Platinum şirketi Güney Afrikalı işçilerin kendilerine uzun bir talep listesi ilettiğini duyurdu.
Bu arada olayların yaşandığı madenin yakınlarındaki Royal Bafokeng Platin Madeni'nde çalışan 500 kadar işçinin de ücret artışı talebiyle iş bıraktıkları ve maden girişine grev hattı kurdukları bildiriliyor.
Dünyadaki platin talebinin yüzde 75'ini Güney Afrika sağlıyor. Yeni grev haberleri ardından platin fiyatı Mayıs ayından bu yana en yüksek düzeyine fırladı.
Marikana madeninde de durum belirsizliğini koruyor. Madeni işleten İngiliz Lonmin şirketi işe dönmeyen işçilerin işten atılacağı tehdidinden vazgeçti. Zaten tehdit etkili olmamış, madencilerin çoğu işe dönmemekte direnmişti. Şirket grevin yasadışı olduğunda ısrar ediyor.
Şirket ile işçiler arasındaki kilitlenmeyi aşmak için dini liderler arabuluculuk yapıyor.
Şirket temsilcileriyle görüşmeleri sürdüren 5 işçi temsilcisinden biri olan Zolisa Bodlain "sendikalar bize ihanet etti" diyerek pazarlığı doğrudan kendilerinin yürüttüğünü söyledi.
Şu anda ayda 484 dolar ile 605 dolar arasında maaş alan madenciler ücretlerinin ayda 1512 dolara yükseltilmesini talep ediyor.
Platin madenlerinde yaşanan anlaşmazlıkların perde gerisinde biraz da iki sendika, eski ve köklü bir sendika olan, Afrika Ulusal Kongresi çizgisindeki Ulusal Maden İşçileri Sendikası (NUM) ile daha radikal bir çizgideki yeni sendika Madenciler ve İnşaat İşçileri Sendikası (AMCU) arasındaki rekabet rol oynuyor.
Cumhurbaşkanı Jacob Zuma bir yandan yatırımcıları yatıştırmaya çalışarak durumun kontrol altında olduğu mesajını verirken diğer yandan da 34 işçinin öldürüldüğü Marikana madeninde çalışanların bazı taleplerine hak verdiğini söyledi.
Dün madeni ziyaret eden Cumhurbaşkanı Zuma, maden şirketlerinin ücretleri artırabileceklerini belirtti ve madenlerde çalışma koşullarını düzeltmeyen şirketleri arama ruhsatlarını iptal etmekle tehdit etti.
Cumhurbaşkanı madencilerin acılarını anladığını söyledi ve olaylarla ilgili ayrıntılı bir soruşturma yürütüleceğine söz verdi.
Madencilik Güney Afrika'yı kıtanın en büyük ekonomisi haline getirdi.
Ancak bir çok siyah Güney Afrikalı için sosyal adaletsizlik eşitsizliği eski ırk ayrımına dayalı sistemi, apartheid'ı hatırlatıyor.
Madencilerin çok büyük bir kısmı siyah ve çok zor koşullarda yaşıyorlar. Buna karşılık madencilik endüstrisinde daha yüksek görevlerde çalışan beyaz ve siyah Afrikalılar lüks hayatlar sürüyorlar.
Dünya Bankası Güney Afrika'yı dünyanın gelir uçurumları en büyük ülkelerinden biri olarak tanımlıyor.
Bazıları 1994 yılında beyazların üstünlüğüne dayanan sistemin terk edilmesinin ardından ekonomik eşitsizliğin daha da arttığı görüşünde.
Güney Afrikalı politikacı Julius Malema, yaşanan çatışmaların sadece madencilerle polis arasında değil sömürülen işçilerle kapitalistler arasında olduğunu söyledi.
Güney Afrika'nın Nobel Barış Ödülü sahibi başpiskoposu Desmond Tutu ise yaşananların kendisine apartheid günlerini hatırlattığını söyledi.
Business Report adlı gazeteye yazan Tutu ''Biz apartheid tarihe karıştı, artık askerlerimiz, polisimiz insanlarımızı katletmeyecek sanıyorduk, yanılmışız'' ifadesini kullandı.
Ancak Tutu kendisini de işçilerin yanına koyan bir dille, eylemcilerin de hataları olduğunu söyleyerek, ''Biz eyleme geçtiğimizde talep ediyoruz, yok ediyoruz, zarar veriyoruz ve yağmalıyoruz. Durup, taleplerimizin gerçekçi olup olmadığına bakmıyoruz, ya da yaptıklarımızın sonuçlarının neler olabileceğini düşünmüyoruz'' dedi.