Katy Watson
BBC muhabiri
Yüz yıldan kısa bir sürede, Körfez ülkeleri tanınmayacak kadar değişti.
Petrolün keşfi öncesinde, bölgedeki geniş çöller Bedevi kabileleri ve develerine ev sahipliği yapıyordu. Çöl hala insanların kalbinde önemli bir yer tutuyor ancak aynı Bedevilerin torunları kumların üzerinde develere değil jiplere biniyor. Petrolün yarattığı zenginlik bölgenin gelişmesine yardımcı oldu ancak hükümetler şimdi ekomilerini petrolün biteceği günler için hazırlamaları gerektiğini fark ediyor. Dünyaya büyük bir petrol rezervinden fazlası olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri, bölgedenin en çok harcama yapan ülkelerinden. Başkent Abu Dabi'nin hemen dışındaki Masdor projesi karbonsuz, sürdürülebilir bir şehir yaratmak amacıyla başlatıldı. Deneysel güneş panelli çiftlikler, bir araştırma enstitüsü ve elektrikli arabalar içeren projenin tamamlanması 16 milyar dolara malolacak. Çok az hükümetin böyle bir proje için bütçesi var ve bir yeşil kentin petrol ihraç eden ülkeler için en büyük gösteriş olduğu söylenebilir. Bu varsayım çok da yanlış olmayabilir. Yenilik adına yapılan yüksek miktarda harcamalar ve yeni projelere rağmen ortada çok bir sonuç yok.
INSEAD'in Küresel Yenilik Endeksine göre, Arap Emirlikleri 125 ülke arasında 34. oldu, ilk 40'a giren diğer tek Arap ülkesi ise Katar. Arap ülkeleri dünyanın en zenginleri olmasına rağmen, bu kadar parayla elde edilebilecek sonuçları sağlamayı başarabilmiş değiller. Ama başarı öyküleri de yok değil.
Dubai'den arabayla 20 dakika uzaklıktaki Pacific Controls adlı teknoloji şirketine ait cam kaplı binanın görünüşte diğer binalardan bir farkı yok. Çölün ortasında olması dışında. Kablosuz teknoloji aracılığıyla buradan 60 bin bina yangın tehlikesi, enerji kullanımı ve diğer teknik sorunlara karşı gözetim altında tutuluyor. Şirketin müşterilerinin sayısı her geçen gün artıyor. Her Körfez kentinde bir "teknopark", "bilim ve araştırma şehri" ya da "bilgi köyü" var. Bunun gibi birçok sözcük dillere dolanmış durumda ve bölgenin, yaratıcılığı öne çıkaran bir araştırma merkezine dönüşmesini sağlamak için çok para akıtılıyor. Ama uzmanlar, hükümetlerin çarpıcı projelere mali destek sağlamanın ötesine geçmesi gerektiğine dikkat çekerek asıl ihtiyaç duyulan şeyin, yaratıcılık için gerekli olan sürdürülebilir bir eko-sistem olduğunu söylüyor. Bu da zaman alıyor ve zaman para demek. Özellikle de yeni işletme kuranlar için. 26 yaşındaki May Habib, dünyanın en büyük Arap dijital yayımcısı olmak için çaba harcıyor. Birleşik Arap Emirlikleri'ne para kazanmak için geldiğini söylüyor. Ama zorlukların da bilincinde.
Habib, "Bölgedeki hızlı büyümeye, çokuluslu şirketler öncülük ediyor. Sınırlı bütçeleri olan yeni küçük işletmelere uygun bir yapı yok. Sıfırdan başlayan işletmelerin işi çok zor" diyor. Ama uzmanlar sabır telkin ediyor. Buradaki ekonomiler çok genç ve hükümetlerin kendi yaratıcı projelerini hayata geçirebilmeleri için zamana ihtiyaç var. "Küresel Yenilik Endeksi"ni hazırlayan uzmanlardan Kerim Sabbağ, "Bu bölge, sosyal ve ekonomik kalkınma gündemine çok geç dahil oldu. Gelişmiş pazarlarda, 30-40 yılda yapılanlar burada 10 yılda başarıldı. Bölge üç-beş yıl içinde daha yukarı basamaklara çıkacak." diyor. Dubai'nin burada büyük şirketlerden bağımsız iş kurmak isteyen kişilere "girişimcilik vizesi" vermeye hazırlandığı söyleniyor. Abu Dabi'deki Teknoloji Kalkınma Komisyonu, teknoloji alanındaki şirketlere destek sağlamak amacıyla kuruldu. Birçoklarına göre bunlar önemli gelişmeler. Ama biraz geç kalmış adımlar.