2016 küresel piyasalar için iyi başlamadı. Düşen petrol fiyatları, Çin'de yavaşlayan büyüme ve ABD'nin faiz artırımlarına başlamasıyla küresel anlamda ucuz finansman imkanlarının azalacağı endişeleri tüm piyasaları olumsuz etkiliyor.
Ancak son 2 haftadır uluslararası yatırımcılar özellikle Avrupa bankalarına odaklanmış durumda.
Avrupa merkezli finansal kuruluşlardan oluşan Eurostoxx bankacılık endeksi yıl başından bu yana, yani yaklaşık 1,5 ayda yüzde 24 değer yitirdi.
Avrupa bankaları arasındaysa kıtanın en büyük yatırım bankası olan Deutsche Bank'taki satış baskısı ise daha şiddetli.
Frankfurt Borsası'nda ilem gören Deutsche Bank hisseleri yılbaşından bu yana yüzde 33 değer kaybetmiş durumda. Son günlerdeki kısmi toparlanma öncesinde yıllık değer kaybı yüzde 40'lara kadar çıkmıştı.
Avrupa bankaları üzerindeki baskıyı bu denli artıran en önemli konuysa bankaların varlık kalitesine dair artan şüpheler.
Avrupalı bankaların başta Çin olmak üzere yavaşlayan gelişen piyasa ekonomilerinde yüksek oranda riskli varlık barındırdığına inanan yatırımcılar, küresel ekonominin durgunluğa girmesi halinde bu bankaların güç duruma düşebileceğinden endişe ediyor.
Ay başında Deutsche Bank'ın Nisan vadeli bir tahvilinin faiz geri ödemesini yapamayacağı endişesi piyasada yayılınca satış dalgası da hız kazanmıştı.
Ardından Deutsche Bank'ın eş CEO'su John Cryan, yatırımcıları yatıştırmak için konuşmuş ve bankanın finansal durumunun 'kaya gibi sağlam olduğunu söylemişti.
Sadece açıklamanın yapıldığı gün hissedeki düşüş yüzde 5'e yakındı.
İngiltere'de yayınlanan Financial Times gazetesi Deutsche Bank'ın kendi tahvillerini geri alarak fiyatı destekleyeceği yönünde bir kulis haberi yaptıktan sonra hissede kısmi bir toparlanma olsa da endişeler tamamen yatışmış durumda değil.
Yatırımcıları endişelendiren bir diğer konuysa petrolün varil fiyatı 100 dolar seviyesindeyken yeni yatırımlar için Avrupalı bankalardan kredi alan enerji şirketlerinin borç ödemelerinde yaşadığı sorunldar.
2015'in Haziran ayından bu yana yaklaşık yüzde 70 değer yitiren petrol fiyatları, enerji şirketlerinin gelirlerini de doğrudan etkilemiş durumda.
ABD'li kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, kredi borcunu geri ödeyemez hale gelen petrol üretim şirketlerinin oranının yüzde 12'lere yükseldiğini öngörüyor.
Geri ödenmeyen ve takibe düşen kredilerse bankaların bilançolarına olumsuz yansıyor.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, Aralık 2015'ten bu yana negatif mevduat faizi uyguluyor.
Avrupa bankalar üzerindeki baskının bir diğer nedeni ise giderek daha fazla sayıda ülkede uygulamaya giren negatif faiz dönemi.
Bankaların Avrupa Merkez Bankası'nda (ECB) tuttuğu mevduatlara ödenen faiz Aralık 2015'ten bu yana ekside. Yani bankalar paralarını ECB'de tutmak için üzerine ek ödeme yapıyor.
ECB Başkanı Mario Draghi, negatif faiz kararının piyasaya sağlanan ucuz likiditenin bir tamamlayıcısı olduğunu ifade ediyordu.
Böylece bankalar ellerindeki kaynakları ECB'de park etmek yerine reel ekonomiye kredi kullandırmayı tercih edecekti.
Ancak bu uygulamanın bankaların bilançosu üzerinde de yan etkileri oluyor.
Bankalar ECB'nin negatif mevduat faizi uygulamasını rekabet nedeniyle müşterilerine yansıtamıyor ve oluşan tüm zararı da üstlenmek durumunda kalıyor.
Uluslararası Ödemeler Bankası, negatif faizlerin kısa vadede ekonomiyi canlandırıcı bir etki yaratabileceğini söylese de, orta ve uzun vadede bankaların karlılığını azaltarak sorunlara neden olabileceği uyarısını yapıyor.