Türkiye'de ve dünyada yaşanan finans gelişmeleri yaşanmaya devam ediliyor. Peki, altından, ABD ve Rusya gelişmelerine kadar dünyada neler yaşanıyor? İşte detaylar...
☑ Altın piyasasında alışılmış kurallar bozuldu. Reel faizler yükselse de altın değer kazanmaya devam ediyor, merkez bankaları agresif alımlar yapıyor.
☑ ABD ve Rusya’nın barış müzakereleri Avrupa’da rahatsızlık yarattı. Avrupa liderleri Paris’te bir araya gelerek sürecin dışında kalmamak için strateji geliştiriyor.
☑ TCMB Başkanı Karahan, gelişen piyasalar için risklere dikkat çekti. Faiz politikalarında temkinli olunması gerektiğini belirterek, gerekli durumda harekete geçmeye hazır olduklarını söyledi.
☑ Çin borsalarına büyük sermaye akışı yaşanıyor. Pekin’in ekonomik teşvikleri ve teknoloji rallisi, yatırımcıları Çin’e yöneltiyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, geçen yılın 4. çeyreğine ilişkin ticari gayrimenkul fiyat endeksini duyuracak.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, devlet tahvili ihalesi düzenleyecek.
Tüpraş, Ford Otosan ve Aygaz’ın finansal tablolarını açıklaması bekleniyor.
Altın piyasasında son yıllarda ezber bozan gelişmeler yaşanıyor. Genellikle altın fiyatını belirleyen en önemli faktörler reel faiz oranları ve doların seyri olurdu. Reel faizlerin yükselmesi, altın tutmanın fırsat maliyetini artırarak fiyatları baskılarken, doların güçlenmesi de altın üzerinde negatif etki yaratırdı. Ancak son dönemde bu klasik dinamikler tersine döndü. Reel faizler artmasına rağmen altın yükseldi, dolar güçlenmesine rağmen altın fiyatları baskı görmedi. Şimdi ise tam tersi bir senaryoya geçiyoruz: Reel faizler geriliyor, dolar zayıflıyor ve merkez bankalarının talebi hızla artıyor. Özellikle Çin Merkez Bankası, Ocak ayında üst üste üçüncü kez rezervlerine altın ekledi. Dünya Altın Konseyi’ne göre, altın destekli ETF’lere 3 milyar dolarlık giriş olurken, Avrupa’daki altın fonları 3,4 milyar dolarla son üç yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Çin’in dolar bağımlılığını azaltma stratejisi ve Avrupa’nın ABD’nin olası gümrük vergileri karşısında kendini güvenceye alma çabası, bu talebi destekleyen en önemli unsurlar arasında.
Öte yandan, 2024 yılında en büyük altın alıcısı olan Polonya 80 tondan fazla altın alırken, Türkiye, Hindistan, Azerbaycan ve Çin de agresif alımlar yaptı. Küresel merkez bankalarının toplam altın alımı 1.000 tonu aşarak üst üste üçüncü yılda bu seviyeyi korudu. Altın artık sadece bir değer saklama aracı olarak görülmüyor; yaptırımlara karşı rezervleri korumanın en güvenilir yolu olarak öne çıkıyor. ABD tarafında ise altına yönelik yeni hamleler dikkat çekiyor. ABD Hazinesi’nin altının resmi değerini 42 dolardan 2.800 dolara çıkarması gündemde. Bu olası değerleme, hükümetin borçlanma ihtiyacını azaltarak muhasebe açısından avantaj sağlayabilir. Diğer yandan, fiziksel altın hareketlerinde büyük bir değişim yaşanıyor. Londra’dan New York’a altın akışında sert bir artış görülüyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri, Trump’ın emtia ithalatına yeni vergiler getirme ihtimali. Yatırımcılar, belirsizlik ortamında önceden altın stoklamaya başladı.
ABD ve Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı sonlandırmak için müzakerelere başlaması, Avrupa liderlerinin tepkisine sebep oldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya ile doğrudan barış görüşmelerine girişmesi, Avrupa liderlerini kendilerini dışarıda buldukları bir sürece karşı pozisyon almak zorunda bıraktı. Bu gelişme üzerine İngiltere, Almanya, Fransa, Polonya ve diğer Avrupa ülkelerinin liderleri, Ukrayna’nın geleceği ve kıtanın savunma stratejisi hakkında acil bir toplantı düzenlemek üzere Paris’te bir araya geliyor. Trump’ın üst düzey diplomatlarından Marco Rubio’nun Suudi Arabistan’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile yapacağı görüşme, Trump’ın Putin ile doğrudan müzakerelere zemin hazırlama çabasının bir parçası olarak görülüyor. Ancak Avrupa başkentlerinde en büyük kaygı, kıtanın güvenliğini şekillendirebilecek bu tarihi müzakerelerde Avrupalı liderlerin dışarıda bırakılması. Avrupa, kendisine dayatılan bir anlaşmayı kabul etmek yerine sürecin bir parçası olmayı hedefliyor.
Toplantının gündeminde Avrupa’nın Ukrayna’ya birlik gönderme olasılığı da bulunuyor. Üç farklı kaynağa göre, Avrupalı liderler, Ukrayna’daki olası bir ateşkes hattının gerisinde görev yapacak “güvence gücü” birliklerinin konuşlandırılmasını değerlendirecek. Ancak bu fikre özellikle Almanya’nın temkinli yaklaştığı bildiriliyor. Avrupa’nın askeri varlığının nasıl bir çerçevede şekilleneceği ve NATO ile ABD’nin bu sürece nasıl dahil olacağı büyük bir soru işareti olarak duruyor. İngiltere, gerekirse Ukrayna’ya asker gönderebileceğini açıklarken, Avrupa’nın sürecin dışında kalmaması için nasıl bir strateji izlemesi gerektiği tartışılıyor. Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb, “Avrupa’nın tektonik plakaları kayıyor. Paris’ten çıkacak sonuçların Amerikalılar için cazip olmasını umuyoruz, böylece sürece daha fazla dahil olabiliriz.” dedi.
Enflasyon düzeltmesi uygulamasına ilişkin yeni bir düzenleme haberi aldık. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan 582 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Mevcut mevzuata göre, bilanço esasına göre kazançlarını tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri, öngörülen şartların oluştuğu dönemlerde enflasyon düzeltmesi yapmak zorundaydı. Ancak Bakanlık, 2025 hesap döneminin ilk üç geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi yapılmayacağını duyurdu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Suudi Arabistan’da düzenlenen gelişmekte olan piyasa ekonomileri konferansında konuştu. Mevcut faiz indirim sürecinde ortaya çıkabilecek risklere karşı TCMB’nin harekete geçmeye hazır olduğunu belirten Karahan, aralık ve ocak aylarında politika faizini toplamda 500 baz puan düşürdüklerini hatırlattı. Karahan, gelişmiş ekonomilerdeki para politikası belirsizliklerinin gelişen piyasalar için risk oluşturduğuna dikkat çekerek, “Bu da merkez bankalarının çok dikkatli hareket etmesi gerektiği anlamına geliyor. Riskler pek çok nedenden ötürü var ve biz harekete geçmeye hazırız” dedi.
DeepSeek’in öncülük ettiği teknoloji rallisi ve Pekin’in ekonomik teşvik sinyalleri, hedge fonları son aylarda en hızlı şekilde Çin hisse senetlerine çekmeye başladı. Buna karşılık, Hindistan hisse piyasası yüksek değerlemeler, yavaşlayan kurumsal kâr büyümesi ve makro endişeler nedeniyle rekor seviyede fon çıkışı yaşıyor. Bu sermaye kayması, MSCI Çin Endeksi’nin Hindistanlı rakibini üst üste üç ay geride bırakmasına neden olurken, Çin borsaları geçen ay piyasa değerine 1,3 trilyon dolar ekledi. Aynı dönemde Hindistan piyasası 720 milyar dolarlık bir daralma yaşadı. Alibaba, Tencent ve diğer büyük teknoloji firmalarının piyasa değerlerinde keskin artışlar gözlemlenirken, hükümetin tüketimi teşvik edecek yeni politikalar geliştirmesi bekleniyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupa’nın savunma harcamalarını artırması gerektiğini vurguladı. Von der Leyen, AB ülkelerinin savunmaya yaptığı harcamaların Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 2’sinin altında kaldığını hatırlatarak, bunun yükseltilmesi gerektiğini belirtti. Rusya-Ukrayna Savaşı öncesinde yılda yaklaşık 200 milyar euro olan savunma bütçesi, 2023’te 320 milyar euronun üzerine çıktı, ancak von der Leyen’e göre bu miktar hala yetersiz. Savunma harcamalarının GSYH’nin yüzde 3’ünün üzerine çıkarılması gerektiğini belirten von der Leyen, bunun her yıl yüzlerce milyar euroluk ek yatırım anlamına geleceğini söyledi.
Kaynak: Fintables
Okuyucu Yorumları 0 yorum