Finans ve ekonomi alanına yepyeni bir soluk getiren YouTube kanalı Finanszone'daki Açık Açık programı 26. bölümüyle izleyiciyle buluştu. Açık Açık’ın 26. bölümünde, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refet Gürkaynak ile Türkiye ekonomisinin en temel kırılma noktaları, enflasyonla mücadele, ücret politikaları, faiz tartışmaları ve sermaye piyasalarındaki son durum detaylarıyla ele alındı.
AÇIK AÇIK'IN 26. BÖLÜMÜNÜ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Program, ekonomi yönetiminin açıkladığı enflasyon hedeflerinin ne kadar gerçekçi olduğu sorusuyla başlıyor. Prof. Dr. Gürkaynak, mevcut tabloda özellikle maliye politikasının enflasyonu düşürmekle değil, tam tersine yükseltmekle uyumlu olduğuna dikkat çekerek, para politikası üzerindeki yükün neden tek başına sonuç üretmekte zorlandığını net bir dille anlattı. Bu çerçevede ekonomi yönetiminde olası kadro değişikliklerinin piyasalara ve beklentilere nasıl yansıyabileceği değerlendirildi.

Bölümün devamında, gelecek yıla dair faiz beklentileri, Türkiye’de reel faizin neden bu kadar yüksek olmasına rağmen enflasyonun düşmediği ve ülkenin yarattığı risk algısının faiz-enflasyon ilişkisini nasıl bozduğu tartışıldı. Parasal sıkılaşmaya rağmen tüketici kredileri ve kredi kartı harcamalarındaki güçlü artışın ardındaki sosyoekonomik nedenler ele alınırken, asgari ücretin geldiği seviye üzerinden hane halkının neden borçlanmak zorunda kaldığı çarpıcı örneklerle açıklandı.
Gürkaynak yeni asgari ücretle ilgili çarpıcı bir çıkış yaparak şu ifadeleri kullandı;
Burada bakmamız gereken şey 28 bin lira. Asgari ücret belirleme komisyonunda yer alan herhangi bir tanesinin, aileyi falan kastetmiyorum, kira vermeyerek bir ayda 28 bin lirayla bir ay geçinebileceklerini zannetmiyorum. Asgari ücretin düzeyi, Türkiye'de olabilecek bir düzey değil. Siz de görüyorsunuz neyin kaça satıldığını. Bir ay çalışacaksın, eline 28 bin lira geçecek, bozdur bozdur harca... İş mi bu?

(Asgari ücretle çalışan yok iddiaları) Bu deli saçması bir şey. Bizde asgari ücret normal ücrete gelmiş bir durumda. Bu apayrı bir sorun.
Sohbetin önemli başlıklarından biri de, resesyona girmeden enflasyonu düşürmenin mümkün olup olmadığı sorusu oluyor. Prof. Dr. Gürkaynak, yerli yatırımcıların dahi yatırım yapmadığı bir ekonomide yabancı yatırımcıdan beklentiye girmenin ne kadar gerçekçi olduğu sorusunu gündeme getirerek, güven ve öngörülebilirliğin altını çizdi. Asgari ücretin alım gücü, gelir adaletsizliği ve ücret belirleme süreçlerinin toplumsal gerçeklikten ne kadar koptuğu da bu bağlamda değerlendirildi.
Programın ilerleyen bölümünde, asgari ücretin işverene olan maliyetinin bazı sektörlerde istihdam üzerindeki etkileri, açlık sınırının altında kalan ücretlerin geçmişte olduğu gibi bir ekonomik kriz göstergesi sayılıp sayılamayacağı ve bütçe açığının milli gelire oranla iyileşmesine rağmen bunun neden vatandaşa yansımadığı konuşuldu.

Bölümün son kısmında ise, 2026 yılına girerken sermaye piyasalarına odaklanıldı. Başta borsa olmak üzere finansal varlıklarda beklentiler, mevduat ve tahvil gibi borçlanma araçlarının cazibesi ve Türk lirası cinsinden getirilerin özellikle 2026’nın ilk yarısında nasıl bir performans sergileyebileceğine dair değerlendirmelerle sohbet noktalandı.
Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını, politika tercihlerini ve önümüzdeki döneme dair riskleri açık ve net bir perspektifle ele alan bu bölüm, Açık Açık’ın en çarpıcı ve düşündürücü sohbetlerinden biri olarak öne çıktı.
Okuyucu Yorumları 0 yorum