AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığını da yürüten milletvekili Selman Özboyacı'nın öncülüğünde TBMM'ye sunulan Türkiye Çevre Ajansı'nın kurulması ve Çevre Kanunu'nda değişiklikler yapılmasına dair kanun teklifinin, bazı maddeleri Meclis'te görüşüldü. Kanun teklifini değerlendiren Özboyacı, kanun teklifiyle amaçlarının ülke kaynaklarının en verimli ve en doğru şekilde kullanıp gelecek nesillere daha yaşanabilir çevre bırakmak olduğunu kaydetti. Çevrenin siyaset üstü olduğunu ifade eden Özboyacı, şunları söyledi:
''Bugün dünya büyük küresel çevre sorunlarıyla karşı karşıya, bununla toplumlar da, bireyler de mücadele etmek için çeşitli formüller arıyorlar. Bizim de bu kanun teklifini hazırlarken çabamız, ülkemizin kaynaklarını en verimli, en doğru bir şekilde kullanıp, gelecek nesillere çok daha yaşanabilir, çok daha temiz bir çevre bırakmaktır. Çünkü çevre, siyaset üstü bir konudur. Hepimizin geleceğini ilgilendiren bir konu. Bugün verilere baktığımızda dünyada şehirleşme yüzde 54 oranına çıkmış. 30 yıl içinde 2050'lerde yüzde 70'lere çıkacağı öngörülüyor. Bu korkunç bir tüketim demek. Nitekim enerji tüketimi üç katına, hammadde tüketimi iki katına çıkmış durumda. Bu sebeplerle çevreye dair yaptıklarımız geleceğe dair yaptıklarımız ve bunları da kesinlikle ortaklaşa, bir bütün halinde, iş birliği yaparak hareket etmek lazım. Çünkü çevre hepimizin ortak değeridir. Çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız en önemli miraslardan bir tanesidir."
Kurulması planlanan Türkiye Çevre Ajansı'nın amaç ve faaliyetlerini anlatan Özboyacı, ''Türkiye Çevre Ajansı'nın amaç ve faaliyetlerine baktığımızda; çevrenin iyileştirilmesi, korunması, yeşil alanların korunması, geliştirilmesi, sıfır atık projesinin yaygınlaştırılması, laboratuvarlar kurulmak, müzeler kurmak, bilimsel çalışmalar yapmak. Araştırma uygulama merkezleri kurmak. Bütün basın yayın işlemlerini, tanıtıcı faaliyetlerinde bulunmak. Yurt içi ve yurt dışında özel ve kamu herkesle iş birliği yapabilmek. Kısacası çevreyi içeren bütün konularda alabilecek yapıya büründürülüyor. Ama bizim en çok önemsediğimiz, ajansında ilk iş olarak en çok odaklanması gerekir diye düşündüğümüz depozito yönetim sistemidir'' dedi.
Özboyacı, depozito yönetim sistemi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın İstanbul Teknik Üniversitesiyle birlikte 2019 Temmuz ayından itibaren çalışma yaptığını ve kendisinin de 11 aydır bu projenin içinde olduğunu söyledi.
Özboyacı, ''Türkiye'nin geri dönüşüm noktasında attığı büyük adımlar var; ama geri dönüştürülebilir atıkları kendi arasında ayrı toplamadığımız, karışık topladığımız için aslında buradan verimsiz bir ürün elde edilebiliyor. Halbuki biz plastik, cam ve metal şişeleri ayrı ayrı toplayabilsek, inanın bunlar doğrudan hammadde kullanılabilme özelliğine sahip. Depozito yönetim sistemi aslında şunu önceliyor; bugün sektörde baktığımızda plastik şişenin üretimi için yurt dışından granül ithal edildiğini görüyoruz. Cam şişenin üretimi için kuvars dediğimiz, kum dediğimiz materyallerin ithal edildiğini görüyoruz. Hem bunun ithalat masrafı var. Bunun yanında cam şişeyi cam kırığından geri dönüştürmekle, kumdan cam şişe üretmek arasında 5 kat enerji farkı var. Hem ithalata masraf etmek zorunda kalıyoruz hem de ciddi bir enerji üretim kaybı yaşıyoruz her şişenin üretiminde. Depozito yönetim sistemiyle beraber biz, bütün bu içecek ambalajları atık haline gelmeden, kendi aralarında ayrı ayrı toplanarak temiz hammadde halinde yeniden o şişenin döndürülmesini sağlayacağız. Bu sayede ithalatta ve enerjide ciddi bir tasarruf edilmiş olacak'' diye konuştu.
2022 yılında içecek ambalajında depozito uygulamasının başlayacağını belirten Özboyacı, 1 liraya satılan bir şişe suyun üzerine depozito ücreti konularak satılacağını, tüketildikten sonra da geri verildiğinde depozito ücretinin tüketiciye iade edileceğini söyledi. Özboyacı, ''2022 yılının başından itibaren içecek ambalajların girişini zorunlu hale getiriyoruz. Böylece piyasa ürün sürenler, piyasaya sürdükleri ürünlerin depozito bedellerini en başta ajansa yatıracaklar. Daha sonra bunu satacaklar. Satış noktalarından depozito bedeli üzerine konularak paralarını alacaklar. Satış noktaları da, üzerine depozito ücretini koyarak vatandaşa satacak. Bir şu şişesini, meşrubat şişesini alan bir vatandaşımızda, normalde aldığından bir miktar fazlaya aldı, bunu tüketti, geri bu şişeyi otomata atabilir, markete geri verebilir ve bunu yaptığı anda, şişesini geri verdiğinde o fazla ödediği kısmı geri alacak ve aynı ücreti ödemiş olacak. Biz bunu atığın, atık haline gelmeden hammaddeye dönüşmesini sağlamış olacağız. Bu konuda duyarsızlık yapıp, o atığı çöpe atarlarsa kendi depozito bedellerini yakmış olacaklar'' dedi.
Depozito yönetim sisteminin ülke ekonomisine yıllık 2 milyar TL kaktı sağlayacağını ifade eden Özboyacı, ''Almanya'da, İsveç'te, Hollanda'da, Danimarka'da bu sistem yüzde 92'lerin üzerinde bir başarıyla gerçekleşiyor. Biz de 2022 yılında yüzde 70, 2023 yılında yüzde 80 ve 2024'ten sonra en az yüzde 90 olmak üzere bu içecek ambalajlarının geri dönüşümünü sağlamayı hedefliyoruz. Bu sayede yapılan hesaplara göre yılda 2 milyar lira yıllık ülke ekonomisini katkı sağlanacak. Gayrı safi yurt içi hasılaya ve cari açığa yarım milyar lira azalma öngörüyoruz'' dedi.
Meclis'e sundukları kanun teklifinde atık motor yağı hakkında da maddenin bulunduğunu belirten Özboyacı, Türkiye'de yılda 200 bin ton atık motor yağının ortaya çıktığını belirtti. Bu atığın sadece 20 bin tonunun geri dönüştürülebildiğini belirten Özboyacı, şöyle konuştu:
''180 bin ton atık motor yağı ya yakılıyor ya da çevreye karışıyor. Halbuki bu yağdan biz baz yağı elde edebiliyoruz. Kalıp yağı ya da gres yağı olarak kullanabiliyoruz. Bugün sektöre baktığımızda yurt dışından atık motor yağından dönüştürülmüş baz yağlarını ithal edildiğini görüyoruz. Halbuki hiç gerek yok. Bizim 180 bin ton atık motor yağımız çevreye karışıyor. Bu maddemizle atık motor yağının çevreye karışmasını önleyip, tamamen geri dönüştürülebilir şekilde izlenmesine, toplanmasına ön ayak oluyoruz. Bundan sonra yetkisi ve lisansı olmayan bir yerde motor yağı değişimi yapılamayacak. O iş yerine denilecek ki; bakın yetki ya da lisans almanız lazım. 60 gün içinde almazsa 10 bin lira ceza uygulanacak. Bu lisans ve belgeyi almak zor değil. Sadece şu iki bilgiyi istiyor bakanlık; 'Sen ne kadar atık yağ toplayacaksın? Bu topladığın atık yağları ne yapacaksın? Bu iki cevabı verebildikten sonra bütün esnafımız motor yağ değişimini yapabilecek. Yeter ki biz bu motor yağlarını nereye gittiğini izleyebilelim. Buradaki amaç da budur.''
Özboyacı, ''Çevre ve izin lisanlı almayanlar bütün faaliyetler, süresiz durdurulur diye bir hüküm getiriyoruz. Caydırıcılığı artırmak anlamında idari para cezaları da artırılıyor. Türkiye'nin neresinde olursa olsun herhangi bir atığı yere atanlarla çevreyi kirletenlere bin lira ceza öngörülüyor'' dedi.
Özboyacı, getirilmesi planlanan çevre etiket sistemiyle de bütün ürünlerin üretiminden, tüketim ve atık haline gelinceye kadarki bütün hikayesinin anlatılacağını söyledi.
Özboyacı, alışverişlerde plastik poşetlerde alınan ücret uygulaması sayesinde poşet alımının azaldığını hatırlattı. Özboyacı, ''Türkiye'de kişi başına yılda 440 tane plastik poşet tüketiliyordu. Bu rakam 90'a düşmüş durumda ve yüzde 80 oranında azalmış'' dedi.
Kaynak: DHA