Hüseyin Koyuncuoğlu
www.twitter.com/hkoyuncuoglu
Aslında bu sorular ikinci sınıf iktisat öğrencisinin, düzenli gazete okuyan, gündemi takip eden hemen herkesin cevabını öyle ya da böyle bildiği bir soru... Ama cevabını bilseniz de açıklaması kompleks bir durum var ortada. Ülkemiz ve birçok dünya ülkesinde duymaya alıştığımız haliyle enflasyonun yüksek olması kötü bir şeydir ve bir an önce düşürülmelidir. Ama çok güncel bir gelişmeden örnek verecek olursak, enflasyon 33 aydır negatif olduğu Yunanistan, bu aylarda tarihlerindeki gelmiş geçmiş en büyük krizlerden birini yaşadılar. 2015 yılının Aralık ayında, 33 ay sonra artı çıkan enflasyon ise ülkede ekonomi çevrelerinde bayram havası yarattı.
İşte size bir soru daha; neden biz Edirne'de enflasyonu düşürmek için yıllardır çalışırken 50 km ötesinde enflasyon yükselsin diye uğraşılıyor?
MAAŞIMIZA ENFLASYON ORANI KADAR ZAM İSTEYEN BİZLER...
Şimdi gelin sorduğumuz bütün soruları açıklayalım... Bir kere enflasyonun artması o ülkede fiyatların artması anlamına gelir. Biz ülke olarak enflasyon kelimesini en çok maaşlarımıza zam dönemi geldiğinde önemseriz. Haklı bir talep olmakla beraber "Enflasyon artış oranında zam istiyorum" deriz...
Yani aslında biz şunu söylemek istiyoruz;
Benim mutfağımdaki domatesin, ekmeğin, pirincin, arabamdaki benzinin, yazın tatile gittiğim otellerin fiyatları yüzde 8 arttı. Bana da o kadar zam yapılsın ki ben de en azındangeçen yıl aldığım yiyecekleri yine alabileyim, gittiğim otellere yine gidebileyim. Yoksa geçen yıl yaşadıklarımdan kesinti yapmam gerekecek.
-ENFLASYON ARTARSA ALIM GÜCÜMÜZ DÜŞER
-ALIM GÜCÜ MÜ O DA NE?
Daha fazla matematik kullanarak açıklayalım; Günlük 45 lira kazanan birisini düşünelim ki bu ülkemizdeki bir asgari ücretlinin günlük kazancıdır. Ekmeğin tanesi 1 lira iken sadece ekmek alsa günde 45 ekmek alabilir. Enflasyon yüzde 50 olur ve ekmeğin fiyatı 1,5 lira yükselecektir. Ve günde 45 lira kazanan bir kişinin maaşı artmaz ise 1,5 lira ile günde 30 ekmek alacağı anlamına gelir. İşte bu duruma paranızın alım gücünün düşmesi denir. Enflasyon artar ise alım gücünüz düşer ve en az enflasyon oranında geliriniz artmazsa ekmek örneğindeki gibi bu kez aynı para ile alabilecekleriniz azalır.
Yani günlük 45 lira kazanan birisi ekmek fiyatı 1,5 lira olduğunda yine 45 ekmek alabilmesi için maaşının da yüzde 50 artırılarak, yüzde 67,5 olması gerekir.
ÇOĞU ZARAR; AMA AZI DA ZARAR
Peki gelelim yazının başındaki Yunanistan konusuna enflasyonun düşmesi ve bu düşüşlerin nasıl kriz doğurduğuna... Genellikle tüketicilerin taleplerinin düştüğü durumlarda fiyatlar da düşer. Fiyatlar düştükçe, üreticilerin üretip sattıkları malların değerleri azalacak, haliyle de daha az kar edecekler. Ve böyle bir ortamda iş adamları ve fabrikalar yatırım yapamayacak hatta belki de kapanacaklar. İş yerleri kapandıkça da işsizlik artar ve süre gelen bir sarmal içerisinde, Yunanistan örneğinde olduğu gibi, ülkelerin ekonomileri çok uzun yıllar sürecek hasarlar alırlar.
ÖZETLE; EKONOMİ DEMEK DENGE DEMEKTİR
Enflasyon artışlarında o ülkedeki insanların gelirlerinin yükseltilmesi gerekir ki alım gücü düşmesin. Tahmin edebileceğiniz gibi gelirlerde artış bir noktaya kadar yapılabilir. O nedenle enflasyon dengede tutulmalı, aksi halde ücret artışlarına yetişebilmesi için Merkez Bankaları sürekli para basmak zorunda kalır. Fazla basılan para da o ülkenin para birimini diğer ülkelerin para birimine göre değersizleştirir. Bu süreci uzatsak etkilerini sayfalarca yazabiliriz. Ama emin olun her etki olumsuz olacaktır.
Fiyatların sürekli düşmesi durumunda ise negatif enflasyon yani deflasyon görülür. Deflasyonist ekonomilerde ise en sık görülen etki işsizliğin artmasıdır. İki durum için de en kötü tablo ise ortaya çıkacak tüm etkilerin var olan olumsuz ortamı pekiştirecek veriler doğurması ve krizleri daha da derinleştirmesidir.