Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Uysal, Enflasyon Raporu 2020-I Bilgilendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, enflasyonu düşürmeye odaklı, sıkı bir para politikası duruşu ve güçlü politika koordinasyonu altında, enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağının öngörüldüğünü söyledi.
Bu çerçevede, enflasyonun 2020 yıl sonunda yüzde 8,2 olarak gerçekleşeceği, 2021 yıl sonunda yüzde 5,4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağının tahmin edildiğini dile getiren Uysal, "Enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2020 yılı sonunda yüzde 6,2 ile yüzde 10,2 aralığında (orta noktası yüzde 8,2), 2021 yılı sonunda ise yüzde 3 ile yüzde 7,8 aralığında (orta noktası yüzde 5,4) gerçekleşeceği öngörülmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
"Enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlamaya odaklı parasal duruşun ve makro politika koordinasyonunun sürdürüleceği bir çerçeve altında 2020 ve 2021 yıl sonu enflasyon tahminlerinde değişiklik yapmadık. Yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 8,2 olarak koruduk.
Akaryakıt ürünlerindeki eşel mobil uygulamasının da katkısıyla petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlardaki yukarı yönlü güncellemenin yıl sonu enflasyon tahminine etkisinin 0,1 puan ile sınırlı kalacağını öngörüyoruz. Bir önceki rapor tahminlerine göre bir miktar daha yukarıda seyretmesi beklenen çıktı açığındaki güncelleme tüketici enflasyonu tahminini 0,1 puan, birim iş gücü maliyetlerindeki artış ise 0,2 puan yükseltiyor. Diğer taraftan, 2019 yılının son çeyreğine ilişkin gerçekleşmenin ve yıl genelinde enflasyon ana eğiliminde beklenen iyileşmenin yıl sonu enflasyon tahminini düşürücü etkisini 0,2 puan olarak hesaplıyoruz. Ayrıca, son dönemde gerçekleştirilen bazı vergi ayarlamalarının yıl sonu enflasyonuna 0,2 puan aşağı yönlü etki yapacağını tahmin ediyoruz."
Uysal, temkinli parasal duruş ve bekleyişlerdeki iyileşmenin sürmesiyle enflasyondaki düşüş eğiliminin devam edeceğini öngördüklerine dikkati çekerek, "Paylaştığımız bu tahminleri, küresel finansal koşulların ılımlı seyredeceği ve son dönemde ülke risk priminde görülen kademeli iyileşmenin önümüzdeki dönemde devam edeceği bir çerçevede elde ettik. Finansal koşullardaki iyileşme ekonomideki toparlanmayı desteklemekte. Bu çerçevede, toplam talep koşullarının enflasyonist olmayacağı bir görünüm öngörüyoruz." diye konuştu.
"Ana eğilime yönelik takip ettiğimiz çok sayıda gösterge, enflasyonda hedeflenen düşüş patikası ile uyumlu seyre işaret ediyor. Enflasyonun bir süre için mevcut seviyelerde yatay seyrettikten sonra enflasyon beklentilerinde genele yayılan iyileşmenin sürmesi ve temkinli parasal duruşun da etkisiyle yıl sonu tahminimize doğru kademeli olarak gerileyeceğini değerlendiriyoruz. Enflasyon görümündeki iyileşmeyle oluşan manevra alanını temmuz ayından itibaren güçlü faiz indirimleri yaparak kullandık. Bunun ve zorunlu karşılık düzenlemeleri gibi diğer destekleyici politikaların finansal koşullar ve iktisadi faaliyet üzerindeki yansımalarını görmeye başladık. Geldiğimiz noktada, mevcut politika duruşumuzun hedeflenen dezenflasyon patikasıyla uyumlu olduğunu değerlendiriyoruz. Ocak ayı Para Politikası Kurulu karar metninde de ifade ettiğimiz gibi, enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekiyor. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde atabileceğimiz politika adımlarını ve parasal duruşu, ana eğilime dair göstergeleri dikkate alarak, enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirleyeceğiz."
Döviz kurundaki istikrarlı seyrin 2020 yılı içinde de devam etmesini beklediklerini ifade eden Uysal, enflasyon tahminlerinde büyük ölçüde bunun da etkisinin olduğunu söyledi.
Uysal, beklenmedik koşullarda, olası dış şoklarda Merkez Bankası olarak kurdaki istikrarı sağlayıcı tedbirleri alma imkanlarının olduğunu bildirdi.
Para ve kur politikası çerçevesinde yapılan değişiklikle toplam tahvil portföylerini analitik bilançonun yüzde 5'i oranında belirleyeceklerini daha önce açıkladıklarını hatırlaran Uysal, şöyle konuştu:
"Geçmiş yıllarda bu tarz uygulamalar vardı. Merkez Bankasının para politikasındaki operasyonel çerçevede esnekliğini artırabilmek için belli bir tahvil portföyüne ihtiyacı var. Önümüzdeki dönemde de piyasa likiditesinin değişme durumuna karşı elimizde belli miktarda tahvil bulundurmak durumundayız. Halihazırda portföyümüzde tahvil var. İtfa olanların yerine yeni portföylerimizi koymamız gerekiyor. İtfa takvimimize göre alımlarımızı piyasayla iletişim içinde devam ettiriyoruz. Toplamda yıl sonunda 32-33 milyar liralık bir rakama denk geliyor."
Murat Uysal, avro tahvillerde yabancı yatırımcının payının düşük olmasına ilişkin soru üzerine, "Bu bizde bir kırılganlık yaratmadı. Tam tersi, portföy girişlerine bir alanımız olduğuna işaret ediyor. Son dönemde risk primindeki iyileşmeyi görüyoruz. Avro tahvillerin getirilerinde ciddi bir aşağı geliş gördük. Aslında bu Türkiye'de risk priminin aşağıya geldiğini gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası rezervlerinin durumunun sorulması üzerine de Uysal, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Merkez Bankası olarak rezervlerimizi piyasa koşulları el verdiği ölçüde artırma stratejimiz devam ediyor. Mevcut duruma baktığımızda rezervlerimiz 104-105 milyar dolar seviyesinde seyrediyor. Şu an rahat hissettiğimiz bir konumdayız ama bu bizim için yeterli değil. Rezervlerimizi artırma adımlarımız devam edecek. Kamu bankalarının işlemlerine baktığımızda, diğer bankalarda olduğu gibi BDDK'nin belirlediği pozisyon limitleri çerçevesinde işlemlerini yapıyor. Bunu bir döviz pozisyon yönetimi kapsamında yapıyorlar. Zaman zaman kamu bankalarının pozisyon almalarında ciddi değişimler görüyoruz. Sadece kamu bankalarında değil, özel bankalarda da görüyoruz. Kamu bankaları bazı dönemlerde daha aktif gözüküyorlar. Bu durum 2020 yılı içinde de devam edebilir. Tamamen kendi döviz pozisyon yönetimi kapsamındadır. Döviz kuru istikrarı, iktisadi temellerden belirgin bir sapma olmaması, aşırı oynaklık yaşanmaması ve aşırı oynaklığa izin verilmemesi bizim için önemlidir. Aksi takdirde bunun enflasyon üzerinde kalıcı etkileri olabilir. Diğer taraftan finansal istikrarı tehdit edebilir. Biz bunları gözetiyoruz. Gerektiğinde Merkez Bankası elindeki araçları kullanabilir. Rezervler ve likidite yönetimi konusunda diğer merkez bankalarının uygulamalarını dikkate aldığımızda yeterince şeffaf ve bilgilendirici olduğumuzu söyleyebilirim."
Merkez Bankasının bağımsızlığı ve faiz kararlarının alınması süreçlerine ilişkin soru üzerine Uysal, geçen yılın temmuz ayından bu yana yaptıkları iletişimde, para politikası duruşunu, enflasyondaki görünümü ve veri odaklı bir yaklaşımı esas alarak hareket ettiklerini bildirdi.
2019 yılı içindeki uygulamalarının da bunu gösterdiğini vurgulayan Uysal, "2020 yılındaki adımlarımızın zamanı ve boyutu da aynı şekilde gelen verilere ve enflasyon görünümündeki gelişmelere göre belirlenecektir. Kararlarımızı verilere ve enflasyondaki gelişmelere göre alıyoruz. Yıl sonu enflasyon hedefimize odaklanmış durumdayız. Bunu gerçekleştirmek için elimizdeki tüm araçları kullanacağız." diye konuştu.
Son dönemde yapılan vergi ayarlamalarına yönelik soru üzerine Uysal, şöyle konuştu:
"Alkol ve tütün ürünlerindeki otomatik vergi ayarlanmasının ertelenmesi, mobilya ürünlerinde bir miktar KDV düşüşü ve akaryakıt ürünlerindeki eşel mobil uygulaması enflasyon görünümünü olumlu yönde etkiledi. Yeni Ekonomik Program ile uyumlu biçimde bunlar gerçekleşti. 2020 tahminlerimiz mali ve para politikası koordinasyonunun güçlü şekilde devam etmesidir. Önceki yıllarla kıyaslanınca enflasyon üzerinde 2019'da bir miktar daha yüksek etki vardı ama 2020 için enflasyon tahminlerimizin sıralı da olsa bir miktar daha aşağıya yönlü gerçekleşmesini bekliyoruz."
Uysal, enflasyon görünümündeki iyileşme, döviz kurundaki istikrarlı seyir, ithalat ve işlenmemiş gıda fiyatlarının 2019 yılında manevra alanı oluşturduğuna işaret ederek, "Şu an finansal koşullar kredileri ve iktisadi faaliyetleri destekleyici konumda. Politika duruşumuz da hedeflenen dezenflasyon politikasıyla uyumlu. Bundan sonraki adımlarımız tabii ki verilere ve enflasyon görünümündeki gelişmelere dayalı olacak. Temkinli duruşumuzu koruyoruz. Yıl sonu enflasyon görünümüne odaklı bir şekilde bundan sonraki adımlar ve para politikası duruşu belirlenecek." değerlendirmesinde bulundu.
"Merkez Bankasının kar hedefi yok"
Swap işlemleri kanalıyla farklı becerilere sahip olduklarına dikkati çeken Uysal, şunları söyledi:
"Döviz-Türk lirası, altın-Türk lirası, döviz-altın swap işlemleri ve döviz altın ihalelerimiz var. Bunlar günlük veri yayınlama kanalıyla piyasaya açık şekilde ilan ediliyor. Borsa İstanbul üzerinden gerçekleştirdiğimiz swaplar var, ortalama vadesi 2 hafta. Buradaki yaptığımız işlemlerin vade, maliyet ve getirilerinin para politikaları seviyemizde uyumlu bir şekilde gerçekleştiğini söylemiştik. Son durum itibarıyla uluslararası rezervler ve dövize baktığımızda, diğer merkez bankalarıyla yaptığımız swap işlemlerini hariç tutarsak o tabloda görünen ihale yoluyla yaptığımız swap işlemleri ve Borsa İstanbul üzerinden yaptığımız işlemler görünüyor."
Murat Uysal, değerleme hesabının işleyişine ilişkin de "Merkez Bankasının aktifindeki hatta pasifindeki döviz cinsi varlıklar veya efektifler ya da altın cinsi farklıkların değerlemesinden piyasadaki fiyat değişiminden kaynaklanan değişimler gerçekleşiyor. Bu hesap içinde aslında biz döviz rezervi tutuyoruz, bunun kompozisyonu farklı döviz cinslerinden veya değerli metal altın cinslerinden. Buradaki fiyat değişimleri değerleme hesabında dinamik şekilde değişimlere neden oluyor." dedi.
Merkez Bankasının herhangi bir kar hedefinin bulunmadığını belirten Uysal, şunları kaydetti:
"Değerleme hesabından yapılan piyasa işlemleri rezerv yönetimine yönelik işlemler. Bizim normal piyasalarda yaptığımız swap işlemleri ve diğer işlemler ile bunlardan oluşan gerçekleşmelerden bir sonuç ortaya çıkıyor. Yoksa hedeflenen bir şekilde değil. Değerleme hesabının akışıyla ilgili olağanüstü durum yok."
TCMB Başkanı Uysal, mevcut para politikalarının görülecek değişikliklere karşı gerekli esnekliği sağlayan bir yapıda oluşturulduğuna dikkati çekti.
Merkez Bankasını taşınma konusunun uzun zamandır gündemlerinde olduğunu anlatan Uysal, "İstanbul Finans Merkezi kapsamında yerimiz var, bina çalışmaları da başladı. Bu bir süreç. Bazı birimlerimizi önden İstanbul'daki bir binaya taşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Kısa vadeli faizlerin dalgalanmasıyla Türk Lirası Gecelik Referans Faiz Oranı'nda (TLREF) değişimler görülebildiğine değinen Uysal, "Bu durumun zaten para politikası çerçevesinde olağan bir şey olduğunu yatırımcılar ve piyasa katılımcıları biliyor. Biz TLREF'e endeksli ürünlere bir negatif bakış olacağını düşünmüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Uysal, önümüzdeki dönemde TLREF'e endeksli ihraçların ve diğer enstrümanların yaygınlaşarak artacağını, piyasalardaki derinliğe katkı sağlayacağını düşündüklerini aktardı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) son yaptığı düzenlemeyle bir haftanın altındaki vadede Türk lirası satım işlemlerini sınırlandırdığı anımsatan Uysal, finansal istikrar açısından bunu olumlu bulduklarını dile getirdi. Uysal, "Bankalarımızın likidite yönetimindeki ihtiyacını karşılamak üzere swap ihaleleri açtık. Gerektiğinde bu işlemleri tekrar açabilme imkanımız var." diye konuştu.
Uysal, son dönemde yabancı para zorunlu karşılık oranlarında kademeli olarak atışa gittiklerini, bankaların döviz likiditelerinin de buna elverişli olduğunu ifade ederek bu adımların dolarizasyonun cazibesini azaltma amaçlı olduğunu vurguladı.
Belirli şartları sağlamaları durumunda bankaların uygulamaya koydukları zorunlu karşılık teşviklerinden yararlanabileceklerine dikkati çeken Uysal, "Bu kapsamda yaklaşık 6 banka teşviklerden yararlandı. Gelecek dönemde baz etkisiyle de banka sayısında artış öngörüyoruz. Bu alanda ihtiyaç gördüğümüzde ek adımlar atabilme imkanımız var." dedi.
TCMB Başkanı Uysal, bir soru üzerine "Elazığ depreminin ekonomi üzerindeki etkilerinin sınırlı ve bölgesel olmasını bekliyoruz." diye konuştu.
KAYNAK:AA